Patla nedir, Patla ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Kuru ve taze fasulye.

Patla ile ilgili Cümleler

  • Patlayıcılar bir çöp kutusunun içine saklanmıştı.
  • Birkaç dakika içinde bombayı patlatacağız.
  • Patlama her şeyi tahrip etti.
  • “Babamın Üsküp'ü terk etmek ve Selanik'e gidip yerleşmek hakkında verdiği karar ailemiz arasında bir bomba gibi patladı.”
  • “Kulakları patlatan bir ses bütün ormanı, bütün kuşları, bütün dünyayı susturdu.”
  • “Her akşam gazete başına kırk para kazanmak için şehrin dört bir köşesinden buraya kadar taban tepmek...”
  • Patlamaya neyin neden olduğunu bilmek istiyorum.
  • “Sen sabahtan akşama kadar rahat rahat oturuyorsun, ben kafa patlatıyorum.”
  • Patlamış mısır en sevdiğim aperatiflerden biri.
  • “Komşu konaklarda vur patlasın çal oynasın saz âlemleri devam ediyor, uzak yakın piyano sesleri işitiliyordu.”
  • “Bu eğlenti bize biraz tuzluya mal oldu.”
  • “İnsanın vuzuhsuzluk içinde her an bir hadisenin patlak vermesini beklemesi kadar fena bir şey tasavvur edilemez.”
  • Boru hattında çıkan patlamadan dolayı bütün alan sular altında kaldı.
  • “Softalar arasında kızıl bir kavga kopmuştu.”
  • “Kendi yarın cehennem olur gider, kabak bizim başımıza patlar.”
  • Davetiye patlamış mısır ve meşrubat hizmeti verileceğini söylüyordu.
  • Üç tane patlama duydum.
  • Patlamış mısır en sevdiğim aperatif.
  • Patlak lastik ne olacak?
  • “Fırtına kopmadan epey önce köpek balıkları açık denizlere kaçarlar.”
  • “Hava patlamışken, dalgalarla yumruk yumruğa boğuşan bir adamın yazgısını paylaştın mı?”
  • “Bu haberi patlatacak olan gazete en az bir hafta gündemi belirlemiş olacak.”
  • Bombalar nasıl patlatıldı?
  • “Bir tecrübe geçirmek, sana müthiş pahalıya mal oldu.”
  • “Sağ avucumun bir şamar patlatmak için nasıl kaşındığını hâlâ unutmuyorum.”
  • Ali bisikletinin patlak tekeri olduğundan bugün okula yürümek zorundaydı.
  • “Benim at sineği ile hamam böceğinden ödüm kopar.”
  • Bu bize pahalıya patladı.
 

Patla ile ilgili Atasözü veya Deyim

afyonu patlamak : ayılmak, kendine gelmek.

(birinin) afyonunu patlatmak : kendi keyfine dalmış olan birini öfkelendirmek.

bomba gibi patlamak : öfkelenerek birdenbire ve yüksek sesle bağırıp çağırmak bir olay birdenbire ortaya çıkarak herkesi şaşırtmak.

çatlasa da (veya çatlasa da patlasa da) : “elinden gelen her çareye başvursa da” anlamında kullanılan bir söz.

çömlek patlatmak : çocuk oyunlarında ebeyi yanıltmak.

elinde patlamak : bir şey satılamayıp sahibinde kalmak haber vb.ni uygun zamanda kullanamayıp fırsatı kaçırmak.

espri patlatmak : konuşma sırasında, beklenilmedik anda, ortama uygun hoş, nükteli veya ilginç söz söylemek.

fırtına kopmak (veya patlamak) : şiddetli fırtına çıkmak Mecaz anlamı bir yerde kavga ve gürültü çıkmak.

freni patlamak (veya tutmamak) : fren, görevini yapmamak Mecaz anlamı bir iş denetimden çıkmak.

göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar : “yapılması geciken iyilikler, bekleyenleri sıkıntı içinde bırakır” anlamında kullanılan bir söz.

 

haber patlatmak : çok önemli bir haberi ilk kez açıklamak.

hava patlamak : fırtına çıkmak.

kabak (birinin) başına (veya başında) patlamak : birçok kimsenin ilgili olduğu bir olaydan, yalnızca bir kimse zarar veya ceza görmek.

kaça patlamak : ne kadara mal olmak, fiyatı ne olmak?.

kafa patlatmak : bir konu üzerinde pek çok düşünmek.

kavga kopmak (veya patlamak) : dövüş başlamak.

kulakları patlatmak : Gürültüyle rahatsız etmek.

mısır patlatmak : cin mısırını kalburda ve ateş üzerine tutarak patlamasını sağlamak.

ödü kopmak (veya patlamak) : çok korkmak.

pahalıya patlamak (veya mal olmak veya oturmak) : çok para, özveri, emek gerektirmek, kolay elde edilememek veya zarara, sıkıntıya yol açmak.

patlak vermek : gizli kalması istenen veya beklenmedik bir olay, ansızın ortaya çıkmak.

silah patlamak : silah ateş almak Mecaz anlamı savaş başlamak.

şamar patlatmak : aniden güçlü bir tokat atmak.

taban tepmek (veya patlatmak) : uzun yol yürümek.

tabanları patlamak : çok yürümekten, çok ayakta durmaktan aşırı yorulmak.

tokat atmak (veya patlatmak) : el içi ile vurmak dolandırmak.

top gibi patlamak : birden gelen şaşırtıcı ve ürkütücü haber duyulmak.

tuzluya mal olmak (veya oturmak veya patlamak) : çok para vererek satın almak, çok pahalı gelmek.

vur patlasın, çal oynasın : aşırı zevk ve eğlenceyi anlatan bir söz.

Patla anlamı, kısaca tanımı

Coşku patlaması : Genellikle önemsiz ve ufak olaylar yüzünden birikmiş coşkunun birdenbire açığa çıkması

Götü patlamak : Bütün kuvvetini harcamak.

Hamur patlatma : Vücutta meydana gelen “civerme” denilen hastalığın iyileşeceği inancıyla, yedi evden toplanan undan yapılan ekmek, yedi parçaya ayrılıp kurutularak köpeklere verilme.

İç patlama : İçeriye doğru patlama, iç vakum altında kabın duvarlarının çökmesi.

İçe patlama : Kapantılı bir abanık çıkarılırken ergenlerin kapanma durumu alması, ki boğumlamanın birinci evresinden ibarettir.

İçe patlar : Ses yolunun büsbütün kapanmasıyla sanki içe doğru bir patlama olur gibi meydana gelen kapantılı sesler için kullanılır.

Kabak patlatmak : Saklambaç oyununda ebeyi aldatıp yeniden ebe olmasını sağlamak.

Patlah : Olmamış incir. Parlak, iri (çoğunlukla göz için). Hamurdan yapılan bir tür börek.

Patlah gözlü : Göz kapakları şişkin, gözleri dışarı fırlamış gibi olan kimse.

Patlak aşısı : Ağaç köklerinden çıkan sürgünlere aşı yapılarak yetiştirilen meyve ağacı.

Patlak mısır : Mısır darısı.

Patlakçiçeği : Noel ağacı.

Patlama büyüklüğü : Bir hücreden serbest bırakılan yeni sentezlenmiş bakteriyofaj sayısı.

Patlama etmeni : Sahnede patlama sesi veren düzen.

Patlama kutusu : Patlama sesleri sağlayan aygıt. bk. bomba kutusu. Patlama sesleri sağlayan düzen.

Patlama zamanı : Bir hücreye bakteriyofajın girmesinden serbestleşmesine kadar geçen zaman.

Patlamah : Sıkılmak.

Patlamalı abanık : Ses "borusu kapatılıp hemen bir patlama sesiyle birdenbire açılarak çıkarılan abanıklar ki bir anda olup bittikleri için bunlara BİRANDALIK. Momentanée) de denir. bk. Yarı kapantılı.

Patlamalı motor : Hava-yakıt karışımının hızla yanmasıyla beslenen motor.

Patlamasız motor : Yakıtın yanma odası içine sıkıştırılmış havaya püskürtülerek ateşlenmesi sonucu çalışan motor.

Patlamasız motorlu çeker : Patlamasız motorlu, yağyakıtla çalışan çeker.

Patlamasız motorlu yüklet : Patlamasız motorla devinen yüklet.

Patlangaz : Mısır darısı.

Patlangeç : Patlangaç.

Patlangıç : Mürver ağacı. Çamurdan yapılan ve patlatılan bir çeşit oyuncak. [Bakınız: patlangaç]. İçi boş dallarından mekik yapılan, küçük yapraklı bir ağaç. Çalı, funda. Kırmızı ve beyaz çiçekli bir çeşit gelincik. Tane tutmamış nohut kapçığı. Tüfek. Çok ses çıkararak şaklayan kırbaç.

Patlangoç : Tabanca gibi ses çıkartan bir çocuk oyuncağı, patlangıç.

Patlangoz : Tabanca gibi ses çıkartan bir çocuk oyuncağı, patlangıç.

Patlanguç : Tabanca gibi ses çıkartan bir çocuk oyuncağı, patlangıç.

Patlankuç : Mürver ağacı. İçi boş dallarından mekik yapılan, küçük yapraklı bir ağaç. [Bakınız: patlangaç]. [Bakınız: patlangıç]. İçi boş dallarından mekik yapılan küçük yapraklı bir ağaç.

Patlarlı ısıölçer : Belirli oylumda sağlam kapalı bir kap içinde, özdeğin tutuşturulup patlatılmasıyla yanma ısısının ölçülmesini sağlayan aygıt.

Patlaşmak : Kesmez duruma gelmek, körleşmek : Çakının ağzı patlaşmış.

Patlatabilme : Patlatabilmek işi.

Patlatabilmek : Patlatma imkânı veya olasılığı bulunmak.

Patlataç : Kimi bombaların ucuna takılan ve çarpma etkisiyle patlayarak ya da başka bir etki ile asıl patlayıcıdaki tepkimeyi başlatan düzenek.

Patlatılma : Patlatılmak işi.

Patlatılmak : Patlatma işi yapılmak.

Patlayabilme : Patlayabilmek işi.

Patlayabilmek : Patlama olasılığı bulunmak.

Patlayıcı gırtlak ünsüzü : Boğumlanma noktası gırtlak olan tonlu patlayıcı g ünsüzü. Ağızlarda görülür. gaygı < kaygı, gamçı < kamçı, gaynata < kaynata, goyun < koyun, gol < kol vb.

Patlayıcı plastik : Nitrogliserin içinde %5’lik trinitro selülöz çözeltisi olan oldukça patlayıcı bir plastik.

Patlayıcılarla avcılık : Dinamit, bomba, torpil, kapsül, mayın, karpit ve benzerleri patlayıcı maddeler kullanılarak özellikle sığ sularda ve akarsularda yapılan su ürünleri avcılığı.

Patlayıcılık : Patlayıcı olma durumu.

Patlayık : Mürver ağacı. Ova ve dağlık yerlerde yetişen bir bitki. [Bakınız: patlangaç].

Patlayıverme : Patlayıvermek işi.

Patlayıvermek : Aniden patlamak.

Şeytanı patlatmak : Soğukkanlı, geniş davranmak, dövüşe girmemek.

Termonükleer patlama : Kontrolsüz çekirdek füzyonu sonucu oluşan patlama.

Tuluat patlatmak : (Argo) Doğaçtan oynamak. Tulûat yapmak; doğmaca oynamak.

Nüfus patlaması : Nüfusun çeşitli nedenlerle öngörülenden fazla artması.

Patlak : Patlayarak açılmış, yırtık, yarık. Patlamış yer.

Patlak göz : Dışarıya doğru biraz fırlamış göz, lokma göz. Gözleri iri ve dışarı fırlamış (kimse), lokma gözlü, patlak gözlü.

Patlak gözlü : Patlak göz.

Patlakça : Patlak gibi, patlağa benzer.

Patlama : Patlamak işi. Birdenbire gelişme, çoğalma.

Patlamak : Nesneler, iç basıncın etkisiyle ve çoğunlukla büyük ses çıkararak dağılmak, infilak etmek. Herhangi bir durum veya bir değerin yitirilmesine yol açmak, mal olmak. Görünür duruma gelmek, ortaya çıkmak, yeşermek. Yarılmak. Çok sıkılmak, sıkıntı ve sabırsızlığını belli etmek. Top, taşıt lastiği vb. şeyler değişik nedenlerle havası inmek. Yırtılıp açılmak. Aşırı tepki göstermek. Ansızın tehlikeli bir şey meydana gelmek. Ansızın bir gürültü duyulmak.

Patlamalı : Hava etkisiyle benzinin, petrolün, alkolün hızlı yanmasıyla çalışan (motor).

Patlangaç : Kamış veya ağaç dalından yapılıp tabanca gibi ses veren pistonlu çocuk oyuncağı. Yere vurulmak yoluyla patlatılarak eğlenilen bir tür şenlik fişeği.

Patlatma : Patlatmak işi.

Patlatmak : Patlama işine yol açmak. Bir insanın sabrını tüketmek. Tokat atmak. Bir silahı veya patlayıcı bir maddeyi ateşlemek.

Patlayıcı : Patlama özelliği olan (madde).

Patlayıcı ünsüz : Ciğerlerden gelen havanın, ses yolundaki herhangi bir engele çarpmasıyla oluşan ünsüz: b, p, c, ç, d, t, g, k.

Patlayış : Patlama işi.

Yanardağ patlaması : Yanardağın püskürmeye başlaması.

Diğer dillerde Patinkin etkisi anlamı nedir?

İngilizce'de Patinkin etkisi ne demek ? : patinkin effect