Prudences türkçesi Prudences nedir

Prudences ingilizcede ne demek, Prudences nerede nasıl kullanılır?

Prudence : İhtiyatlılık. Tedbirlilik. Sakınım. Sağgörü. Basiret. Akıl. Öngörü. İhtiyat. Sağduyu. Mantıklı düşünüş.

Doctor of jurisprudence : Üniversite hukuk derecesi. Üniversitede hukuk programı tamamlandıktan sonra verilen derece (ayrıca hukuki doktor). Hukuk bilimi doktoru.

Imprudence : İhtiyatsızlık. Tedbirsizlik. Akılsızlık. Düşüncesizlik. Mantıksızlık.

Jurisprudence : İçtihat. Kazai içtihat. Hukuk bilimi. Mahkeme içtihatları. Hukuk felsefesi. Hukuk ilmi. İlmi içtihat. İçtihat bilimi. Hukuk. Hukuk sistemi.

Medical jurisprudence : Adli tıp.

Prudent reserves : İhtiyat karşılıkları. Finansal kurumların beklenmedik durumlar için bulundurduğu para.

Prudentially : Basiretle. Basiretli bir şekilde.

Prudency : Basiret.

Imprudent : Tedbirsiz. Basiretsiz. İhtiyatsız. Akılsız. Düşüncesiz. Mantıksız.

Prudential : Sağduyulu. Basiretli. İhtiyatlı. Tutumlu. İleriye dönük. Geleceğe yönelik. Öngörülü. Sağgörülü. Tedbirli.

İngilizce Prudences Türkçe anlamı, Prudences eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Prudences ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Horse sense : Akıl fikir. Aklı selim. Makul düşünce.

Grey matter : Kafa veya beyin. Bozmadde. (beynin merkezini oluşturan) gri madde. Beyin. Zeka. Beynin merkezi deki gri madde. Sinir hücrelerinin gövedeleri, gliya hücreleri ve sinir tellerinden meydana gelen, beyin ve beyincikte dış tarafa, omurilikte iç tarafa yerleşmiş bölge. Boz madde.

Bacon rind : Gözleri görmeyen (doğu londra argosu). Domuz pastırması kabuğu. Kör. Beyin.

Consciousness : Anlayış. Şuur. Zihin. İnsanın çalışma süreci içinde, eş deyişle toplumsal ilişkiler süreci içinde nesnel çevresini ve kişisel varoluşunu anlamasını sağlayan düşünsel süreçlerin toplamı. Algıları ansal düzeyde bilgiye dönüştüren süreç. bk. an, anlak. His. Uyanık olma. Bilinçlilik. İnsanın amaçlı bir etkinliği, toplumsal gelişmenin bilinen nesnel yasalarına uygun olarak gerçekleştirmesi durumu.

Foresightedness : Geleceği önceden haber verebilirlik. İhtiyat. Gelecek için dikkatli planlama. Önceden görebilme. Önceden görmüşlük.

Perception : Nesnel dünyanın başta görme örgeni olmak üzere insanın duyu örgenlerini etkilemesi ve böylece nesnelerin bilinçte yansıması. Anlayış. İdrak. Tahsil (para). Algılama. Anlama. Biyoloji, fizik, sosyoloji, uluslararası ilişkiler alanlarında kullanılır. Kavrama. Dış dünyanın uyarısı ile meydana gelen fiziksel duygunun zihinsel yorumu. Sezme.

Prediction : Önceden haber verme. Öndeyi. Kestirim. Bir olay, bir deney ya da hesaplama sonucunu önceden kabaca bilme. Kestiri. Genellik ve yasalara dayanılarak yapılan geleceğe yönelik çıkarım ya da öngörülen nedensel ilişkinin gerçekleşeceğine ilişkin beklenti, kestirim. Kehanet. Beklenti. Tahmin.

 

Prevision : Önceden görme. Önsezi. Önbiliş. Öngörüş.

Cageyness : Cin fikirlilik. Gizlilik. Cin gibilik. Açıkgözlülük. Uyanıklık.

Anticipation : Sezme. Belli çıkarım işlemleriyle bir olay ya da sürece ilişkin önkestirim. bk. kestirim, öngörü, öntanı. Bekleyiş. Tahmin etme. Bekleni. Bekleme. Önceden yapma. Beklenti. Önceden tahmin edip ona göre davranma.

Prudences synonyms : frugalness, natural virtue, discreetness, precaution, prescience, sagacity, fettle, frugality, telesis, circumspection, chariness, gumptions, comprehension, brain, conservations, lucid, sagaciousness, vigilantness, chumps, discernment, watchfulness, fettles, calculations, judgment, deliberativeness, advices, judiciousness, acumen, acumens, commonsense, brains, discretion, common sense.

Prudences zıt anlamlı kelimeler, Prudences kelime anlamı

Improvidence : İhtiyatsızlık. Basiretsizlik. Savurganlık. Tutumsuzluk. İsraf. Tedbirsizlik.

Imprudence : Akılsızlık. Tedbirsizlik. Düşüncesizlik. Mantıksızlık. İhtiyatsızlık.