Ridges türkçesi Ridges nedir

Ridges ile ilgili cümleler

English: If you quit your job, you'll be burning your bridges.
Turkish: Eğer işinizi bırakırsanız, geriye dönüşünüz olmayacak.

English: Don't burn your bridges.
Turkish: Köprülerini yakma.

English: Don't burn your bridges behind you.
Turkish: Arkandaki köprüleri yakma.

English: Modern bridges are similar in shape.
Turkish: Modern köprüler şekil olarak benzer.

English: The association between trolls and bridges has a long history which marches on to this day in English pop culture.
Turkish: İngiliz popüler kültüründeki trol-köprü ilişkisinin günümüze kadar ulaşan uzun bir tarihi vardır.

Ridges ingilizcede ne demek, Ridges nerede nasıl kullanılır?

Abridges : Tenkis etmek. Kesmek. Kısaltmak (yazılı bir eseri). Kısmak. Mahrum etmek. Özetlemek. Kısaltmak. Azaltmak.

Bridges : Köprüler. Briç. Köprü.

Burnt his bridges : Köprüleri yıkma. Geri dönmeyi imkansız hale getirme. Geldiği yoldan geri dönemeyecek şekilde yapma.

Cambridgeshire : İngiltere'de bölge. İngiltere'de bir kontluk.

Cartridges : Kutu. Kartuş. Hartuç. Fişek. Film kutusu (fotoğrafçılık terim). Zarf. Pikap.

 

Partridges : Çilkeklik. Kansas eyaletinde şehir. Yakalı keklik. Çil. Yakalı ormantavuğu. Keklik.

Drawbridges : Açılabilir köprü. Baskül köprü. Asma köprü. Kaldırma köprü. İner kalkar köprü. Açılıp kapanan köprü. Açılır kapanır köprü. Açılır köprü. Açılır asma köprü. Kalkma köprü.

The open bridges policy : Ürdün nehri üzerine iki köprü inşa etmek suretiyle yaratılan ürdün israil ve batı şeria arasındaki bağlantı konusundaki politika. Açık köprüler politikası.

Fridges : Frijider. Buzdolabı. Dolap.

The open bridges : Ürdün nehri üzerine iki köprü inşa etmek suretiyle yaratılan ürdün israil ve batı şeria arasındaki bağlantı. Açık köprüler.

İngilizce Ridges Türkçe anlamı, Ridges eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Ridges ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Crests : Dağ sırtı. Mitokondrilerin iç zarının iç kompartımanına doğru olan ve üzerinde atp sentetaz enzimi taşıyan uzantıları. çeşitli organizmaların çeşitli organlarında bulunan hücrelerin mitokondri krista uzunlukları ve düzenlenmeleri farklılık gösterir. Sorguç biçiminde yapmak. Doruk. Dalga tepesi. Krista. Sorguç. Zirveye varmak. Üstten aşmak. Kret.

Chain of mountains : Sıradağlar. Sıra dağlar. Sıradağ.

Thumb : Başparmak (el). Otostop çekmek. Yıpratmak (kitap). Başparmak (eldivende). Baş parmak. El başparmağı. Başparmak. Parmağıyla çevirmek (sayfa).

Dorsa : Geri. Arka.

Dorsum : Arka. Sığır gövde etinin sırt kısmından elde edilen, 3-4 kg ağırlığında, dikdörtgen biçiminde pastırmalık et parçası veya bu parçadan yapılan pastırma. dorsum. Dilardı. Geri. Dorsum.

 

Cab : Operatör yeri. Taksi. Kabin. Kiralık araba. Tek atlı binek arabası. Makinist yeri. Fayton. Aracı kullanan kişinin yeri. Kasa. Lokomotif veya kamyon sürücüsünün oturduğu kapalı bölüm.

Extend : Daha uzun ya da büyük bir hale getirmek. Germek. Büyütmek. Uzanmak. Sağlamak. Erişmek. Sunmak (taziye veya kutlama). Avcı hattına yayılmak. Genişlemek.

Practical : Uygulamalı. Yalnız düşünce alanında kalmayıp eyleme dönüşen, uygulanabilen. Sahne üzerinde değişik düzey elde etmek için çeşitli yükseklikte yapılan düzey. Denence(li). İş içinde ya da uygulamada eylemli olarak edinilen deneyim, bilgi ve beceri. Kılgısal. Eğitim, iktisat alanlarında kullanılır. Yalnız düşünce alanında kalmayıp işe dönüşen, tatbiki, pratik, ameli.

Tool : Götürmek (arabada). Arabada gitmek. Bir toplumun üyesi olan bireyin, amacını gerçekleştirmek için kullandığı doğal ya da yapay nesne. bk. halk sanatı, sanat. krş. kültür, halk kültürü. Bir işin yapılmasında, bir makinenin, bir motorun sökülmesi, takılması, ayarı ya da işletilmesinde kullanılan aletlerden her biri. Oyuncak. Başkasına alet olan kimse. Bilgi üretmek üzere seçilen yordamların öngördüğü işlemleri yerine getirmeye yarayan kullanak ya da olanak. Kukla. (arabayı) sürmek. Maşa.

Prance : Kasıla kasıla yürümek. Hoplamak. (at) zıplayıp oynamak. Zıplayarak oynamak. Zıplamak. Havalı yürümek. Zıplayarak oynama. Sıçratıp oynatmak (atı).

Ridges synonyms : ride herd, locomote, tool around, ride horseback, end piece, bench mark, dorsal, override, snowmobile, brow, eaves, joyride, canter, eminencies, eminentia, train, dorsi, rostrum, outride, cordillera, motorbike, wheel, cordilleras, hillsides, gallop, motorcycle, crest, eminency, coigns, bicycle, capes, chariot, back.

Ridges zıt anlamlı kelimeler, Ridges kelime anlamı

Stay in place : Yerinde kalmak.

Walk : Dolaşmak. Eşlik etmek. Adımlamak. Gezinti. Yürüyüş biçimi. Yürüme. Yürüterek yormak. Yürüyerek gitmek. Gezdirmek. Yürüyüş yeri.