Solicitor türkçesi Solicitor nedir
- Dava vekili.
- Acenta.
- Savcı.
- İstekli.
- Hukuk danışmanı.
- Hukuk müşaviri.
- Avukat.
- Talip.
- Aracı.
- Reklam ajansı.
- Hukuk görevlisi.
- Acente.
Solicitor ile ilgili cümleler
English: I asked the solicitor to make out my will.
Turkish: Avukattan vasiyetimi yazmasını rica ettim.
English: I'll let you know my decision after I have consulted my solicitor.
Turkish: Ben, benim avukatıma danıştıktan sonra, kararımı bildireceğim.
Solicitor ingilizcede ne demek, Solicitor nerede nasıl kullanılır?
Solicitor general : Danıştay başkanı. Kraliyet hukuk görevlisi (ing.). Başsavcı yardımcısı. Başsavcı.
Instruct a solicitor : Avukat tutmak.
Solicitors : Hukuk görevlisi. Savcı. Reklam ajansı. Acenta. Avukat. Hukuk görevlileri.
Solicitorship : Hukuk müşavirliği. Bir avukatın bürosu veya görevleri. Dava vekilliği. Avukatlık.
Solicitous : Endişeli. Arzulu. Dikkatli. Kaygılı. İstekli. Sabırsız. Meraklı. Tedirgin. Vesveseli. Özen gösteren.
Solicit : Fahişelik yapmak. Askıntı olmak. Dilemek. Kışkırtmak. Tahrik etmek. Davetkar konuşmak (fahişe). Israrla istemek. Israrla rica etmek. Baştan çıkarmaya çalışmak. Asılmak (erkeğe).
Be solicitous for : -yi arzulamak. -e hevesli. -e istekli olmak. -e meraklı olmak. İle ilgili olmak.
Be solicitous to make friends : Yeni arkadaşlıklar kurmaya istekli olmak. Arkadaş edinmeye hevesli olmak.
Solicitousness : Dikkat etme durumu. İsteklilik. Dikkat kesilme durumu. Kaygılılık. Büyük özen gösterme durumu. Heveslilik. Dalgınlık. Endişelilik. Düşüncelilik. Aşırı özen.
Solicitous of : -e istekli.
İngilizce Solicitor Türkçe anlamı, Solicitor eş anlamlısı
Sözcükler, direkt olarak Solicitor ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Advocate : Desteklemek. Savunmak. Korumak. Savunucu. Yandaş. Müdafi. Müdafaa etmek. Taraftar.
Representatives : Temsilciler. Örnek. Mümessil. Vekiller. Vekil. Temsilci. Vükela. Milletvekili. Tipik örnek.
Bureau : Çekmeceli dolap. Ofis. Yazıhane. Çalışma masası. Çekmeceli yazı masası. Yazı masası. İşyeri. Daire. Büro.
Intermediaries : Arabulucu.
Bouncy : Canlı. Hevesli. Yaşam dolu. Canli. Zıpır. Yerinde duramayan.
Courters : Kur yapan kimse. Aşık.
Petitioner : Ricada bulunan. Müracaatçı. Dilekçi. İstida veren. Müstedi. Dilekçe veren. Ricada bulunan kimse. Talep eden kimse. Dilekçe sahibi.
Agencies : Vasıta. Aracılık. Ajans. Acenteler. Organ.
Solicitor synonyms : law agent, barrister at law, case lawyer, commission agent, flacks, anxious, seeking, legal expert, canvasser, agent, forwarding agents, proctor, counselor at law, supplicant, cheerful, pretenders, brief, avid, intercessor, intermediary, proctoring, athirst, proctored, gobetween, solicitors, applicants, finder, intermediate, arraigner, ballyhoo man, intermediate host, district attorney, pleaders.
Solicitor ingilizce tanımı, definition of Solicitor
Solicitor kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : One who solicits.
Bu kısımda Solicitor kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Solicitor ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Solicitor anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Solicitor ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.