Wardenship türkçesi Wardenship nedir

Wardenship ingilizcede ne demek, Wardenship nerede nasıl kullanılır?

Wardens : Hapishane müdürü. Hapishane müdürü (amerikan ingilizcesi). Reis. Gardiyan. Gardiyan (ingiliz ingilizcesi). Muhaliz. Rektör (ingiliz ingilizcesi). Başkan. Muhafız. Bekçi.

Churchwardens : Kilise idarecisi. Kilise idame amiri. Kilise mütevellisi. Kilise onursal görevlisi.

Warden of the mint : Darphane müdürü (ingiliz ingilizcesi).

Air raid warden : Hava alarm polisi. Hava akını gözcüsü. Pasif korunma amiri. Hava saldırısı önlemleri amiri.

Animal warden : Hayvan koruyucusu. Hayvan suiistimalini önlemek için görevlendirilmiş olan kimse.

Anti litter warden : Çevreyi kirletmeyi engelleme içe yükümlü olan kişi. Çöp karşıtı bekçisi.

Firewarden : Yangın koruma görevlisi. Yangın amiri. Yangın bekçisi.

Warden : Cezaevi müdürü. Gardiyan. Rektör (ingiliz ingilizcesi). Hapishane müdürü (amerikan ingilizcesi). Gardiyan (ingiliz ingilizcesi). Bekçi. Reis. Hapishane müdürü. Müdür. Başkan.

Fire warden : Korucu. Orman bekçisi. Orman muhafızı. Bir ormanı korumaktan ve idare etmekten sorumlu muhafız. Yangın bekçisi. Orman yangın savaşçısı. Yangın gözcüsü.

Forest warden : Korucu.

İngilizce Wardenship Türkçe anlamı, Wardenship eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Wardenship ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Guardianship : Himaye. Velayet. Vesayet. Vasilik. Koruma. Vekillik. Velilik. Koruyuculuk.

Guardianships : Vasilik. Himaye. Vekillik. Velilik. Vesayet. Koruma. Koruyuculuk. Velayet.

Directorship : Yönetim. Müdürlük makamı. İdare. Müdüriyet. Direktörlük. Amirlik.

Headship : Okul müdürlüğü. Başkanlık.

Leadership : Başkanlık. Bir toplumsal kümede üyelerce gönüllü olarak izlenen bir kişinin ünü, gücü ya da toplumsal yeri dolayısıyla öncülük etmesi, toplumsal davranış başlatabilmesi, başkalarının çabalarını yönetmesi, örgütlemesi, denetlemesi durumu ya da süreci. Önde gelenler. Liderlik. Önderlik. Öncülük. Liderler. Lidere yakışan vasıflar.

Spot : Seçmek. Peşin işlem. Lekelenmek. Tiyatroda kullanılan, mercekli ve aynalı, parlak ışıklı, yüksek dirençli ışıklama aygıtı. ışıldaklarla sert ya da yumuşak yöresel ışık sağlanabilir. Benek yapmak. Bir parlak yüzeyde (ay tekeri, güneş tekeri) görülen kara benek. Benek benek olmak. Değerlendirmek. Leke. Nokta.

Billet : Yerleştirmek. Konaklatmak (askeri terim). Vazife. Konak yeri. Kışla. Konaklatmak. Ödev. Baraka. Kütük. Not.

Wardship : Vasilik. Vesayet. Koruyuculuk.

Position : Yerleştirmek. Pozisyon. Mevki. Statü. Vücudun, herhangi bir bölümü üzerinde, alıştırma için aldığı biçim. Görev. İş. Hayvanlardan radyolojik görüntü alınırken belirli bir organ ve bacaklar için istenen duruş biçimi. vaziyet. Bir nesnenin seçilen bir başvuru noktasına, eksenine ya da eksenlerine göre yeri. Bilgisayar, bilişim, fizik, kimya, jimnastik, voleybol, veterinerlik alanlarında kullanılır.

Wardenship synonyms : principalship, directorates, wardership, curatorship, direction, chairship, leaderships, managements, berth, presidencies, situation, wardships, post, place, directorate, office, captaincy, presidency, management, directorships.