Yılı nedir, Yılı ne demek

Teknik terim anlamı:

Yılkı, davar.

Yılı ile ilgili Cümleler

  • Yılın farklı zamanlarında gökyüzünde farklı takım yıldızları görülebilir.
  • Yılın hangi zamanında sefere çıkmak istediğini düşündün mü?
  • Onlar 1997 mali yılı için bütçe üzerinde çalıştılar.
  • Bu kitap ilk olarak 1877 yılında yayınlandı.
  • Ali karısını öldürdüğü için 2013 yılında suçlu bulunmuştu.
  • Yılın bu zamanında ne Roma'ya girebilirsin ne de terk edebilirsin.
  • Biz Kolomb'un 1492 yılında Amerika'yı ziyaret ettiğini biliyorduk.
  • Yılın hangi zamanında Boston'u ziyaret etmek istediğini düşündün mü?
  • Yılın bu zamanında yalnız olmaktan nefret ediyorum.
  • Tom'a 2013 yılında akut miyeloid lösemi tanısı kondu.
  • Ali 2013 yılında mahkum edilmişti.
  • Ali 30 yılı aşkın süredir Boston'da şartlı tahliye memurluğu yapıyor.
  • Yılın en güzel zamanı bu.

Yılı ile ilgili Atasözü veya Deyim

ar yılı değil, kar yılı : birinin sıkılmayı bir yana bırakarak yalnız çıkarına baktığı anlatılırken söylenen bir söz.

ay var yılı besler, yıl var ayı beslemez : “öyle zaman olur ki bir aylık kazanç insanı bir yıl geçindirir, öyle zaman da olur ki bir yıllık kazanç bir ay geçindirmeye yetmez” anlamında kullanılan bir söz.

gün olur yılı besler, yıl olur günü beslemez : “ticarette kazanç, günü gününe uymaz” anlamında kullanılan bir söz.

 

harmanda dirgen yiyen sıpa, yılına kadar acısını unutmaz : “uygunsuz davranışlarından dolayı cezalandırılanlar uzun süre aynı davranışı göstermezler” anlamında kullanılan bir söz.

(herhangi bir yılın) kurası olmak : o yıl askerlik çağına girenlerden olmak.

onmadık yılın yağmuru harman vakti yağar : “zamanında olduğunda büyük yarar sağlayacak bir durum, zamanı geçtikten sonra gerçekleşirse zarar bile verebilir” anlamında kullanılan bir söz.

Yılı anlamı, kısaca tanımı

Birinci kalkınma on yılı : Az gelişmiş ülkelere uygun koşullarda kredi olanağı yaratmak, bu ülkelerin dışsatım malları fiyatlarında istikrar sağlayıcı önlemler almak, hammadde kaynaklarından az gelişmiş ülkelerin daha büyük bir gelir payı almalarını sağlamak amacıyla 1960’lı yıllarda, az gelişmiş ülkelerin baskıları sonucunda, Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından ilan edilen dönem. karşılığı ikinci kalkınma on yılı

Devlet sayışım yılı : Devlet sayışımlarına ilişkin dönem. Yıllık ödeneklikler uygulamalarını kapsayan 12 aylık süre.

Gün yılımı : Güneşin ikindiye doğru inmek üzere olan durumu.

Hesap yılı : İşletme ve kurumların bir yıllık gelir ve giderlerini içeren hesap dönemi.

İkinci kalkınma on yılı : Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından, 1970’li yıllarda sanayileşmiş ülkelerin gayrisafi milli hasılalarının binde yedisini az gelişmiş ülkelere yardım olarak vermelerinin öngörüldüğü dönem. karşılığı birinci kalkınma on yılı.

İş yılı : [Bakınız: mali yıl]. İşçinin işyerine giriş gününden başlayarak bir yılı dolduran ve işçi ile yetimlerine bağlanacak yaşlılık ya da yetim aylıklarına dayanak olan yıllık dönem.

 

Jülyen yılı : Jülyen takviminin kabul ettiği yıl süresi; 365.25 gün.

Kene yılı : Soğuk, yem kıtlığı ve başka bakım yetersizliklerinin de katılmasıyle, koyun sürülerinde kenelerden ileri gelen ölüm oranının çok yükseldiği yağışlı yıl.

Ödenek yılı : Devlet ödenekleri ve vergiler için kabul edilen yıl.

Ödeneklik yılı : Ödeneklikte uygulama süresini saptayan ve bunu başı ve sonu ile sınırlandıran on iki aylık dönem.

Sinema yılı : Sinema mevsiminin başlangıcı temel alınarak hesaplanan yıl. (Genellikle 1 eylülden başlayıp ertesi yılın 31 ağustosuna değin sürer).

Süt yılı : Ekinin ve sütün bol olduğu yıl.

Yılık vermek : İşi aksatmak, ara vermek.

Yılıkdırmak : Eğmek, meylettirmek.

Yılıkkan : Aşınmış, kaypaklaşmış, kavrama, tutma yeteneği kalmamış. Büyük ve çirkin ağızlı.

Yılıkmak : Şımarmak, yaramazlık yapmak. Gürleşip güçlenmek (ekin için). Eğilmek, kaymak, meyletmek, inhiraf etmek.

Yılıkman : Eğri, çarpık. Aşınmış, kaypaklaşmış, kavrama, tutma yeteneği kalmamış.

Yılım : Dik yamaç, uçurum.

Yılına düşmek : Bereketli, yağmuru bol bir yıla denk gelmek.

Yılıntı : Yılgınlık, korku.

Yılıp yılıp : Tez tez.

Yılış : Eğri, çarpık.

Yılışgan : Dalkavuk.

Yılıtmak : Çarpıtmak, eğriltmek.

Ay gün yılı : Hem Ay evreleri değişimi hem de Güneş'in gökyüzündeki görünen hareketi göz önüne alınarak düzenlenmiş olan takvim yılı.

Ay yılı : Ay'ın Dünya çevresinde on iki kez dolanmasıyla geçen 354 gün 8 saatlik süre, kamerî yıl.

Bütçe yılı : Bir bütçenin uygulanmaya başladığı günden ertesi yıl aynı güne kadar geçen süre.

Gezegen yılı : Bir gezegenin Güneş çevresindeki dolanım süresi.

Güneş yılı : Güneş'in görünürdeki yıllık hareketine göre tanımlanan yıl.

Işık yılı : Işığın bir yılda aldığı yol.

Öğretim yılı : İlk ve ortaokul ile üniversitelerde öğretimin başladığı ve sona erdiği gün arasında geçen süre.

Var yılı : Bir tarım ürününden bol verim alındığı yıl.

Yasama yılı : Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Ekim'de başlayıp 30 Eylül'de biten çalışma dönemi.

Yıldız yılı : Dünya'nın bir yıldız ile yeniden aynı doğrultuya gelmesi için geçen süre.

Yılık : Çarpık, eğri (ağız). Şaşı (göz).

Yılışık : Yapmacık davranışlarla hoş görünmeye çalışan.

Yılışıkça : Yılışık bir biçimde.

Yılışıklık : Yılışık olma durumu.

Yılışkan : Hoşa gitmek düşüncesiyle sürekli olarak ve yapmacıklı bir biçimde gülen (kimse).

Yılışkanlık : Yılışkan olma durumu. Yılışıkça davranış.

Yılışma : Yılışmak işi.

Yılışmak : Yapmacık davranışlarla hoş görünmeye çalışmak.

Yıllar yılı : Uzun yıllardan beri.

Yok yılı : Bir tarım ürününden az verim alınan yıl.

Diğer dillerde Yılhalkası anlamı nedir?

Osmanlıca Yılhalkası : senelik halka