Öncel nedir, Öncel ne demek

Felsefi anlamı:

(Lat. antecedens = önde giden) : (Mantıkta) Sonucun çıkarıldığı önerme ya da önermeler. (Ör. tasımda: büyük ve küçük önerme.) // Her içermede içeren terim önceldir, içerilmiş olan -> ardıldır. Varsayımsal bir yargıda koşulu bildiren önermeye (A doğru ise) öncel, koşullanmış önermeye de (B de doğrudur) ardıl denir. bk. ardıl

Hukuki terim anlamı:

selef.

Öncel isminin anlamı, Öncel ne demek:

Erkek ismi olarak; Birine göre kendinden önce yerini tutmuş olan kimse. Bizden önce yaşamış olanlar. Kız ismi olarak; Birine göre kendinden önce yerini tutmuş olan kimse. Bizden önce yaşamış olanlar.

İngilizce'de Öncel ne demek? Öncel ingilizcesi nedir?:

antecedent

Öncel anlamı, tanımı:

Öncel belirleme : Tanrı'nın her şeyi önceden bildiği dogmasına dayanılarak her şeyin önceden Tanrı tarafından düzenlenmiş olduğunu anlatan terim.

Öncel düzen : Ruhla beden arasındaki ilişkinin Tanrı tarafından önceden düzenlendiğini ileri süren öğreti.

Önceleme : Öncelemek işi, lanse.

Öncelemek : Tanıtmak, yönlendirmek amacıyla överek öne çıkarmak, lanse etmek. Bir şeyi önceden yapmak, geri bırakmamak, öne almak, takdim etmek.

 

Önceleri : Önceki zamanda, başlangıçta.

Öncelik : Bir şeyin öbüründen önce olması durumu, takaddüm.

Öncelikle : Öne alınarak, daha önce olarak.

Öncelikli : Önceliği olan.

Geçiş önceliği : Geçiş üstünlüğü.

Görev : Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş. Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi. Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş. İşlev. Resmî iş, vazife. Bir organ veya hücrenin yaptığı iş. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı iş, misyon.

Meslek : Uğraş. Dizge. Öğreti. Çığır, okul, ekol. Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş.

Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.

Selef : Bir görevde, bir makamda kendinden önce bulunmuş olan kimse, öncel, halef karşıtı.

Eslaf : Bizden öncekiler, geçmişler, ahlaf karşıtı.

Ardıl : Birinin ardından gelip onun yerine geçen kimse, arda, halef, öncel karşıtı. Bir çıkarımda varılan sonuç.

Karşıt : Nitelik ve durumları birbirine büsbütün aykırı olan, zıt, kontrast.

Önceden : Başlarken, başlangıçta, daha önce, evvelce.

Önerme : Kabul edilmesi için öne sürülen düşünce, teklif. Önermek işi. Bir savı öne süren veya bir durumu dile getiren cümle, belli bir yorumda belli bir doğruluk değeri kazanan düzgün deyim, kaziye.

Veya : Olacağı sanılan, seçime bırakılan şeyler ikiden çok olduğunda kullanılan bir söz. Ayrı olmakla birlikte aynı değerde tutulan iki şeyi anlatan kelimelerden ikincisinin önüne getirilen söz, yahut.

 

Öncel yarma koyak : Bir dağ yükselirken, yatağını kazmakta olan bir akarsuyun, yükselme süresince ilkel doğrultudan sapmamaksızın, yükselmeye ayak uydurarak, yatağını derinleştirmesiyle oluşturduğu, dağı yaran boğaz biçimli koyak.

Önceleme filmi : Bilimin günümüzdeki verilerine dayanarak insanların ilerideki yıllarda gerçekleştirebileceklerini düşlemek, kestirmek, önceden bilmek yoluyla çevrilen film.

Önceleme-sonralama : Söze anlam, ses gibi değerler katma. koşuklarda ölçü ve uyağı sağlamak için sözcüklerin yerlerini değiştirme.

Önceleyen değişken : Aralarında bağıntı olduğu gözlenen iki değişkenden, nedensel sıra düzeni içinde ötekinden önce gelen ya da bağımsız durumda olan değişken, bk. aracı değişken.

Önceleyin : İlk önce, daha önce.

Öncelik hakkı : Cezada tutuklu olan sanığa ilişkin duruşmanın, ötekilerden daha çabuk ve ivedili olarak yürütülmesi; özel türede ise bir alacağın ötekilerden daha önce alınabilmesi hakkı. Bir oyunu ilk kez sahneye çıkartma hakkı. Hisse senedi sahiplerine yeni çıkarılan hisse senetlerini mevcut paylarıyla orantılı biçimde satın almak için tanınan hak. Hisseli mülklerin satışında, öncelikle pay sahibi olan kişilere tanınan satınalma hakkı.  Başkalarından daha üstün tutulma hakkı kazanmış olan. Öncelik oynatımını sağlayan hak. Bir oyunu ilk kez sahneye koyma hakkı.

Öncelik hakkı isteme süresi : Öncelik hakkı istemek için verilen bir yıllık süre.

Öncelik hakkı iyesi : Daha önce başvurduğu için, öncelik hakkı kazanan kişi.

Öncelik hakkı piyasası : Borsada işlem gören şirketlerin nakit sermaye artışı yapmak üzere belirledikleri öncelik hakkını kullanma süresi içinde sözkonusu hisse senedi üzerinde bulunan yeni pay alma kuponunun alınıp satılabilmesi için açılan piyasa.

Öncelik hakkının düşmesi : Yasalarda ve Birlik Anlaşması'ndaki belirtilen süre içinde, öncelik hakkının kullanılmaması ve böylece hakkın düşmesi.

Öncel ile ilgili Cümleler

  • Önceleri iş, Tom'a iyi göründü fakat daha sonra iş yorucu oldu.
  • Bizim önceliklerimiz hatalı.
  • Şimdiki öncelik bu.
  • Önceleri, Hintliler cana yakındı.
  • Farklı önceliklerimiz var.
  • Açıkçası, bizim farklı önceliklerimiz var.
  • Ağrı yönetimi önceliktir.
  • Önceleri eğleniyordum.
  • Tom'un öncelikleri farklı.
  • Önceliğin ne olması gerektiğine karar verememek en büyük sorundur.
  • Önceleri onu sevmezdim fakat şimdi seviyorum.
  • Tom'un öncelikleri nelerdir?
  • Önceleri domatesin zehirli olduğu düşünülmüş.
  • Önceleri rock müziği sevmezdim, fakat gittikçe daha çok beğendim.

Diğer dillerde Öncel anlamı nedir?

İngilizce'de Öncel ne demek? : n. predecessor

Fransızca'da Öncel : devancier/ère [le][la], prédécesseur [le]

Almanca'da Öncel : n. Vorgänger

Rusça'da Öncel : n. предшественник (M)