Outgoing türkçesi Outgoing nedir

  • Çıkış.
  • Giden.
  • Üstün gelme.
  • Açık yürekli.
  • Ayrılan.
  • Canayakın.
  • Dışarı giden.
  • Bilgisayar alanında kullanılır.
  • Kalkan.
  • Dışa dönük.
  • Cana yakın.
  • Sempatik.
  • Çıkan.
  • Gidiş.
  • Akıp giden.
  • İçi dışı bir.

Outgoing ile ilgili cümleler

English: Ali and Mary are very friendly and outgoing.
Turkish: Ali ve Mary çok arkadaş canlısı ve açık yüreklidirler.

English: Ali is extremely outgoing, isn't he?
Turkish: Ali son derece cana yakın, değil mi?

English: Ali is an outgoing person.
Turkish: Ali cana yakın bir kişi.

English: Tom has an outgoing personality.
Turkish: Tom'un sempatik bir kişiliği var.

English: Ali is a very outgoing person.
Turkish: Ali çok sempatik bir kişidir.

Outgoing ingilizcede ne demek, Outgoing nerede nasıl kullanılır?

Outgoing calls : Giden aramalar. Giden çağrılar.

Outgoing calls barred : Giden aramalara kapalı.

Outgoing line circuit : Çıkış hat devresi.

Outgoing message : Giden ileti. Gidecek mesaj.

Outgoing traffic : Çıkış trafiği.

Outgoings : Ufak tefek harcamalar. Masraf. Gider (mali). Harcamalar. Giderler. Gider. Zorunlu masraflar. Masraflar.

Outgo : Sarfiyat. Yenmek. Aşmak. Üstün gelmek. Gider. Masraf. Geçmek. Harcama.

Outgrow : -den vazgeçmek (büyüyünce). Geçmek. Elbiselere sığmamak. İçin fazla büyümüş olmak. ...için fazla büyümüş olmak. Bırakmak (alışkanlık). Sığmamak. Küçük gelmek. Elbiseye sığmamak. Büyümek.

 

Outgrew : -den daha çabuk büyümek. Elbiseye sığmamak. Daha çabuk büyümek. Elbiselere sığmamak. Bırakmak (alışkanlık). İçin fazla büyümüş olmak. Sığmamak. Küçük gelmek. Geçmek. Büyümek.

Outgeneral : Düşmandan daha iyi manevra yapmak.

İngilizce Outgoing Türkçe anlamı, Outgoing eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Outgoing ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Resultant : Sonuçlandıran. Bileşke. Sonuç. -den çıkan. Bir noktaya etkiyen, büyüklük ve yönleri ayrı, çeşitli kuvvetlerin net etkisini gösteren, belli yön ve büyüklükteki yöney. Sonuç olarak çıkan. -in sonucu olan. Meydana gelen. -den doğan.

Affable : Hatırşinas. Dostça ve sokulgan. Dost canlısı. Sokulgan. Rahat. Hoş. Tatlı. Arkadaş canlısı. İçten.

Companionable : Arkadaş canlısı. Samimi. İlgili. Yalpak. Candan. Girişken. Sıcakkanlı. Munis. Sokulgan.

Sociable : Girişken. İki kişilik üç tekerlekli bisiklet. Sosyal. Nazik. Tatlı. Hoşsohbet. Sokulgan. Divan. Toplumcul. Girgin.

Past : Dilb.geçmiş. Geçmişte kalan. -siz. Bitmiş. Geçmiş zaman. Dün. Ötesinde. -sız. Yanından geçerek. Sabık.

Conduct : İletmek. Eğitim, sosyoloji alanlarında kullanılır. Yönetmek. Rehberlik etmek. Geçirmek. Kişinin özellikle ahlak bakımından gösterdiği davranım. bir kimsenin içinde bulunduğu toplumsal, ekonomik ve kültürel koşullar dolayısıyle geliştirdiği ve onu aynı durumdaki kimselere yaklaştıran davranımların tümüne verilen ad. 3-bir kimse ya da bir olay karşısında alınan durum. Elektriği iletmek. Sesi iletmek. Davranım.

 

Parted : Kopmak. Elden çıkarmak. Ayrılmak. Ayırmak. Bölünmüş. Tarakla ayırmak. Parçalanmış. Ayrılmış.

Egression : Dışarı çıkma. Çıkma.

Emanating : Doğmak. Sızan. Yayılmak. Doğan. Akan. Fışkıran. Sızmak. Çıkmak. Yayılan.

Guard plate : Koruma levhası. Siper. Muhafaza plakası.

Outgoing synonyms : outward bound, gaiting, gracious, simpatico, outbounds, turbot, conversable, excitation, likeable, lovable, homeliest, emergents, access control entry, accent bar, exiting, abstract syntax tree, overcoming, gable, egresses, appealing, genuine, communicative, outbound, outward, sincerer, sincere, buckler, extroversive, agoing, escaper, ac adapter, frankest, ascent.

Outgoing zıt anlamlı kelimeler, Outgoing kelime anlamı

Future : İleriki. İlerki. Gelecek zaman kipi. Vadeli. Yarın. Ati. Filin anlattığı işin şimdiki zamandan sonraki bir zamana ait olduğunu gösteren kip. türkçede bir oluş ve kılışın gelecekte kesin olarak gerçekleşeceğini gösteren ek, -acak ekidir: dik-ecek, anlat-acak, sar-acak gibi. bu ek şahıs ekleri ile genişletilerek çekimli fiil olur. insanlara yalnız onlardan aldığımı vereceğim (t. buğra, yalnızlar, s. 102). yarın ben de onu bana gönderen makamın huzuruna çıkarak neşredilme imkanları aramakta olan dört kitabımdan söz açacağım… bakalım, beni nereye gönderecek (a. n. asya, ayın aynası, s. 71). meçhul yerlere doğru gideceğim, oradan kendimi en meçhule atacağım (peyami safa, bir tereddüdün romanı, s. 184). biraz sonra o, belki hepiniz bana nasihat vermeğe kalkacaksınız (a. h. tanpınar, huzur, s. 255). fakat, evvela cibalı’ya kadar yürüyeceğiz orada bir arkadaşa haber vereceğim (p. safa, mahşer, s. 292). vb. karşıtı geçmiş zaman’dır. bk. bildirme kipleri. İstikbal. Gelecek. İlerideki.

Incoming : Yeni (hükümet veya yıl). Giren. Gelen. Ele geçen. Girme. Yeni başlayan. Yeni gelen. Yeni. Gelmekte olan.

Present : Vermek. Sahnede göstermek. Şimdiki. Hukuk, gramer, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Tanıtmak. Hediye. Temsil etmek. Takdim etmek. Mevcut. Armağan.

Outgoing antonyms : unsociable.

Outgoing ingilizce tanımı, definition of Outgoing

Outgoing kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : As, the outgoing administration. An outgoing steamer. Departing. Going out. The act or the state of going out.