Balloon türkçesi Balloon nedir

Balloon ile ilgili cümleler

English: The balloon deflated quickly.
Turkish: Balon çabucak söndü.

English: A balloon was floating in the air.
Turkish: Balon havada süzülüyordu.

English: Our hot-air balloon rose into the sky.
Turkish: Sıcak hava balonumuz gökyüzüne yükseldi

English: Have you ever inflated a balloon as big as this one?
Turkish: Sen hiç bunun kadar büyük bir balon şişirdin mi?

English: My balloon popped!
Turkish: Balonum patladı!

Balloon ingilizcede ne demek, Balloon nerede nasıl kullanılır?

Balloon fabric : Sıcak hava balonu yapmak için kullanılan madde. Balon kumaşı.

Balloon framing : Balon çerçeve. Ahşap direklerin yapının boylu boyunca uzandığı ve yatay çatı kirişlerini birleştirdiği inşa metodu.

Balloon glass : Konyak bardağı. Balon bardak.

Balloon help : Balon yardım. Yardım balonu. Macintosh bilgisayarlarda kullanıcıların imleci belirli bir öğenin üzerine götürdüklerinde küçük baloncuklar şeklinde yardım mesajlarının belirdiği destek özelliği (bilgisayar).

Balloon observation : Balon gözetlemesi.

Balloon tipped : Balon uçlu.

Balloon tire : Balon lastik.

 

Balloon sleeves : Karpuz kol.

Balloon payment : Bir borcun son bölümü olarak yapılan büyük ödeme miktarı. Defaten ödeme. Balon ödeme.

Balloon payment bullet loan : Başlangıçta düşük bir seviyede geri ödenen ve sonrasında büyük bir miktar olarak ödenen kredi. Tek balon ödemeli kredi.

İngilizce Balloon Türkçe anlamı, Balloon eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Balloon ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Come it too strong : Aşırıya kaçmak.

Bulk : Esas kısım. Hacim. Genellikle evrelerin sınır yüzeylerinden uzakta olan bölgelerini nitelemek için kullanılan, görece geniş oyluma dağılmış özdek kümesi. Bilgisayar, kimya, madencilik, veterinerlik alanlarında kullanılır. Büyütmek. Dolgu maddesince zengin yemler. Büyümek. Esas kısmı. Çoğunluk.

Up prices : Fiyatları yükseltmek. Fiyatları arttırmak.

Belly : Biyoloji, jimnastik alanlarında kullanılır. Karın. Göbek. Telli çalgının ön kısmı. İştah. Omurgalı hayvanlarda vücudun sindirim organını içine alan, memelilerde göğüsten bir diyafram ile ayrılmış bölgesi. eklem bacaklı hayvanlarda ve bazı poliket solucanlarda vücudun arka bölgesi. 3.tunikatlarda mide ve bağırsağı kapsayan bölge. abdomen. Şikayet etmek. Ahenk tahtası. Mide.

Aerostat : Tenekten hafif uçak. Havadan hafif hava vasıtaları. İple bağlı hava gemisi veya balon. Zeplin. Ayrostat. Havadan hafif uçak.

Carry too far : Aşırıya kaçmak. Çizgiyi aşmak. İleri götürmek.

Aggrandised : Büyütmek. Güçlendirilmiş (ayrıca aggrandized). Büyütülmüş. Çoğaltmak. Abartılmış. Artırmak. Yüceltmek. Çoğaltılmış.

 

Bloat out : Kabarmak.

Baloon jar : Alt kısmı geniş ve şişkin, üst kısmı ince boyunlu, altı düz veya yuvarlak olan cam laboratuvar malzemesi.

Balloon synonyms : hot air balloon, lighter than air craft, ballooned, plaything, aggrandizing, bloat, gasbag, become tumid, sphere, spinnakers, trial balloon, globed, color, airdropped, empty words, bag, globus, increases, sphericus, globing, orbs, orbed, airdrops, carry to excess, bloat up, mark up, bloating, spinnaker, bellying, aggrandized, orb, meteorological balloon, bulked.

Balloon ingilizce tanımı, definition of Balloon

Balloon kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To take up in, or as if in, a balloon. Especially, one with a car attached for aërial navigation. To go up or voyage in a balloon. A bag made of silk or other light material, and filled with hydrogen gas or heated air, so as to rise and float in the atmosphere.