Turkish: O yumuşak kilden ufak bir heykel yaptı.
English: Bricks consist mostly of clay.
Turkish: Tuğlalar çoğunlukla kilden oluşur.
English: Ali worked the clay into a vase.
Turkish: Ali kilden bir vazo çalışması yaptı.
English: He hardened clay by putting it into a fire.
Turkish: O kili ateşe koyarak sertleştirdi.
English: Clay accepted the offer.
Turkish: Clay teklifi kabul etti.
Clay blanket : Kil blanket. Kil örtü.
Clay concrete : Toprak betonu. Kil betonu.
Clay content : Kil içeriği. Kil muhtevası.
Clay core : Kil çekirdek.
Clay court : Toprak kort.
Clay mud : Kil çamuru.
Clay monar : Kil harcı.
Clay grouting : Kil içitimi. Kil enjeksiyonu.
Clay minerals : Kil mineralleri. Killi tortulların bileşimine giren, 0.002 mm. çapında aliminyum silirtuzu hidratları grubu. Kil mineraller.
Clay dam : Kil baraj.
Sözcükler, direkt olarak Clay ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Chyle : Biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır. Bağırsaklardan gelen yağlı akkan. Bağırsakta emilmeye hazır yağsı madde. Sindirim sırasında ince bağırsağın lenf damarlarının içinde görülen ve yağ granülleri kapsayan, beyaz, vizkoz lenf sıvısı. Keylus. Şil. Kilus. Keylüs. Besinlerin sindirimi sırasında bağırsaklara dökülen, süt görünümlü yağ ve lenften oluşan, beyaz bir vücut sıvısı. bulanık, süt benzeri ve sindirim sırasında oluşan sıvıya benzeyen.
Leavens : Mayalama. Maya ihtiva eden hamur. Etki. Mayalandırmak. Mayalamak. Hamur mayası. Mayalı hamur. Bozmak. Etkileme. Kabarma (hamur).
Terrenes : Topraktan. Dünya. Arz. Dünyevi.
Porcelain clay : Kaolen. Porselen toprağı. Porselen kili.
Addison : İllinois eyaletinde yerleşim yeri. Wisconsin eyaletinde yerleşim yeri. Batı virginia eyaletinde yerleşim yeri. Soyisim. Pensilvanya eyaletinde yerleşim yeri. Alabama eyaletinde şehir. Teksas eyaletinde şehir. Maine eyaletinde yerleşim yeri. New york eyaletinde yerleşim yeri.
Spheres : Tabaka. Gökyüzü. Küre. Alan. Yuvar. Katman. Sınıf. Çevre.
Daubs : Kaplamak. Leke. Bulaştırmak. Sürmek. Lekelemek. Beceriksizce boyamak. Kirletmek. Sıvamak. Harç.
Loaming : Verimli toprak. Balçık toprak. Lom. Killi toprak. Samanlı balçık. Kum ve çürümüş bitkisel maddelerden oluşan toprak. Bereketli toprak. Lem.
Abaya : 1986'da etiyopya'da keşfedilen bir göl. Müslüman ülkelerde kadınlar tarafından giyilen uzun siyah elbise. Çarşaf. Müslüman kadınların giydiği tepeden tırnağa kadın bedenini örten genellikle siyah renkli olan tesettür için kullanılan çarşaf.
Clay synonyms : pipeclay, atomic number 14, potter's earth, roofing tile, the great compromiser, terra alba, potter's clay, china stone, kitty litter, henry clay, abargil, figuline, paste, encroaching, drecks, tile, abou hatzira, soil, adobe, abbott, china clay, abegg, earths, mud, terrene, abu, adamson, abderhalden, leaven, brick, calumniation, clayware, kaolin.
Dirty : Pis. Pisletmek. Kirletmek. Edepsiz. Ahlaksız. Muzur. Pislenmek. Lekelemek. Batırmak. Fırtınalı.
Clay kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A soft earth, which is plastic, or may be molded with the hands, consisting of hydrous silicate of aluminium. It is the result of the wearing down and decomposition, in part, of rocks containing aluminous minerals, as granite. Lime, magnesia, oxide of iron, and other ingredients, are often present as impurities. To cover or manure with clay.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Clay kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Clay ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Clay anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Clay ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.