Commission türkçesi Commission nedir

  • Aracı ödeneği.
  • Sipariş vermek.
  • Hizmete sokmak.
  • Görev.
  • Yıkmak.
  • Memur etmek.
  • Sipariş.
  • Talimat.
  • Atamak.
  • Atama.
  • Bir ticari işlemin gerçekleştirilmesine aracılık eden kişiye hizmeti karşılığında işlem tutarının belli bir oranında yapılan ödeme.
  • Atama belgesi.
  • Vazife.
  • Mahvetmek.
  • Ismarlamak.
  • Görevlendirme.
  • Görevlendirmek.
  • Aracı karı.
  • Komite.
  • Kurul.
  • Komisyon.
  • Alım ve satım işlemlerinde yanlar arasında aracılık yapan ve bunları düzenleyen kişilerin bu çalışma ve çabaları karşılığında her iki yandan da aldıkları paralar.
  • Görev vermek.
  • İktisat, ekonomi alanlarında kullanılır.
  • Heyet.
  • Terfi.
  • Ismarlama.

Commission ile ilgili cümleler

English: We charge a commission of 3%.
Turkish: %3 komisyon alıyoruz.

English: Ali works on commission.
Turkish: Ali komisyonla çalışır.

English: It wasn't me, commissioner!
Turkish: O ben değildim, komiser!

English: How much is the commission?
Turkish: Komisyon ne kadar?

English: A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife.
Turkish: Arkadaşlarımdan biri iyi-tanınmış bir sanatçıyı onun karısının portresini yapması için görevlendirdi.

Commission ingilizcede ne demek, Commission nerede nasıl kullanılır?

Commission agent : Başkası adına ticaret yapan şahıs. Komisyonla çalışan acente. Komisyoncu. Komisyoncu acenta. Komisyoncu acente. Alım satım aracısı. Komisyonla çalışan temsilci. Acente.

 

Commission business : Komisyon işi. Komisyon işleri.

Commission fee : Komisyon. Bir ticari işlemin gerçekleştirilmesine aracılık eden kişiye hizmeti karşılığında işlem tutarının belli bir oranında yapılan ödeme.

Commission merchant : Başkası adına ticaret yapan komisyoncu. Komisyon için satış yapan kimse. Komisyoncu tüccar. Kendi adına ticari işlem yapan komisyoncu. Komisyoncu.

Commission of bankruptcy : Konkordato.

Commission of conciliation : Uzlaştırma kurulu. Uzlaşma komisyonu. Toplu görüşmeler sırasında herhangi bir uyuşmazlık çıkması durumunda, taraflarla görüşerek uzlaşmaya varılmasını sağlamak amacıyla ilgili alandaki bilgi ve deneyim sahibi tarafsız kişilerden oluşturulan ve kararları bağlayıcı olmayan kurul. türkiye’de uzlaştırma kurulu yüksek hakem kurulu başkanının başkanlığında, üniversitelerarası kurul tarafından çalışma ekonomisi, iş hukuku, idare hukuku ve kamu maliyesi bilim dallarından seçilen birer öğretim üyesi olmak üzere dört üyeden oluşmaktadır.

Commission to take evidence : Tüzel yardım.

Commission of european community : Avrupa topluluğu komisyonu.

Commission of discipline of the ministry : M.e.b. müsteşarlarının başkanlığında teftiş kurulu başkanı, ilgili genel müdürler ve bakanlık hukuk müşavirinden oluşan, öğretmenler ile öğretmen yetiştiren yüksek okul öğrencilerinin disiplin suçlarını inceleyen komisyon. Bakanlık disiplin komisyonu.

Commission plan : Komisyon planı. Görev planı.

İngilizce Commission Türkçe anlamı, Commission eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Commission ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Commissioner : Komisyon üyesi. Komisyonca atanan görevli. Yargıç. Delege. Hükümet temsilcisi. Müdür. Yetkili kişi. Vekil. Şef. Şube müdürü.

Directions : Tarife. Yön. Yönetme. Alıcı adresi. İstikamet. Kullanma talimatı. Yönergeler. Emir. Yönerge.

Employment : İş verme. Çalıştırma. İstihdam. Hizmet. Çalışma. Memuriyet. İş. Meşguliyet. Uğraş. İşlendirme.

Investiture : Üniforma. Resmi elbise. Tayin. Tören.

Colleges : Okul. Dernek. Yüksekokul. Akademi. Enstitü. Kolej. Fakülte. Üniversite.

Promotion : Yükseltme. Tümör promosyonu. Tanıtma. Kurma. Bir öğretim yılı süresince başarı gösteren öğrencinin, yönetmelik gereğince bir üst sınıfa yükselmesi. Tesis. Rütbe. Mevki. Piyonun vezir olması.

Accounter : Belirlemek. Tahsis etmek. Atfetmek.

Pac : Pac. Pasifik okyanusu (güney ve kuzey amerika'nın batısı, avustralya ve asya'nın doğusu arasında yer alan). Pasifik. Partial autocorrelation. Dünya'daki en büyük okyanus.

Customized : Özelleştirilmiş. İsteğe uyarlanmış. İsteğe göre uyarlanmış. Kişiselleştirilmiş. Siparişe göre yapılmış. Özel olarak değiştirilmiş (ayrıca customised).

Standing committee : Kent yönetim kurulu. Daimi komisyon. Daimi kurul. Sürekli komite. Kent başkanının başkanlığında, bir bölümü kent genel kurulunun kendi üyeleri arasından seçilmiş kişilerden, bir bölümü de kent yönetiminin atanmış kimi görevlilerinden, oluşan ve kent genel kurulunun toplanık olmadığı süreylerde onun adına iş gören sürekli kurul. Daimi komite. Daimi encümen.

Commission synonyms : political action committee, ecosoc commission, election commission, economic and social council commission, ethics panel, zoning commission, blue ribbon committee, fairness commission, vestry, blue ribbon commission, planning commission, coterie, praesidium, directive, sending out, directives, creation, kickback, incumbency, jury, activations, committee, presidium, briefed, accredit, assembly, brokage, assign to, steering committee, batter down, advancements, factorage, indents.

Commission ingilizce tanımı, definition of Commission

Commission kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To empower or authorize. To commission an officer. The act of committing, doing, or performing. The act of perpetrating. To give a commission to. As, to commission persons to perform certain acts. To furnish with a commission.