Concorde türkçesi Concorde nedir

  • Kuzey carolina'da (abd) bir şehir.
  • Fransa ve ingiltere işbirliğiyle imal edilmiş ve işletilmiş ve transatlantik uçuşlar için kullanılmış olan sesten hızlı bir yolcu uçağının markası (1976-2003 yılları arasında kullanıldı ve günümüzde kullanılmamaktadır).

Concorde ingilizcede ne demek, Concorde nerede nasıl kullanılır?

Concord agreement : Cümlede özne ile yüklemin sayıca uyuşması: siz vak’aları bir saati söker gibi mütalaa ediyorsunuz… dedi (a. h. tanpınar, sahnenin dışındakiler, s. 143). ne ise, ben burada oturacağım, istersen sen bahçeye çık (ö. seyfettin, harem, s. 241). ben kendimi ve nilüfer'i bu adamın merhametinden kurtarmalıyım (p. safa, matmazel noraliyanın koltuğu, s. 83). dinle rüstem, biz seninle hac yoldaşıyız(…) beraber gittik, geldik (t. buğra, yağmur beklerken, s. 219). saray sultanları şehrin biraz dışındaki ferah-bağ'da gezinirlermiş (f. r. atay, gezerek gördüklerim, s. 158) vb. Özne yüklem uygunluğu.

Concord grape : Kırmızı üzüm.

Concord : Dostluk. Armoni. İmtizaç. Bağdaşma. Uygunluk. Birlik. Anlaşma. Barış. Hızlı ve lüks uçak.

Concordance : Anlaşma. Bağlamlı dizin. Konkordans. Uyum. Bilişimsel dilbilimde, bir yapıtta ya da bir yazarın tüm yapıtlarında geçen sözcüklerin abece sırasında ve bağlamlarıyla birlikte, geçtikleri yeri de gösterir biçimde düzenlenmiş listesi, bk. bağlam içinde anahtar-sözcük dizini. Uygunluk. Dizin. Bilişim, gramer, madencilik alanlarında kullanılır. Benzer yaklaşımlar içeren tutum ya da görüş birliği. Tanıklı dizin.

 

Concordance program : Uygunlaştırma programı. Uyuşma programı.

Biblical concordance : Kelimelerin incil'de nerede bulunduklarını da gösteren alfabetik listesi. İncil dizini.

Concordant : Konkordant. Ahenkli. Uyumlu. Uygun.

Concordances : Uyuşma. Ahenk. Dizin. Tanıklı dizin. Bağlamlı dizin. Uyum. Konkordans. Uygunluk.

Concordantly : Uyumlu bir biçimde. Bu bağlamda. Uygun bir biçimde. Uzlaşan. Münasipçe. Buna paralel olarak. Uygun bir şekilde. Uyumlu. Bağdaşan bir şekilde.

Concordant structure : Tortul katmanların, yaşça eskisi en altta olmak üzere birbirleri üzerine koşut ve düzenli sıralanmaları. Uyumlu yapı.

İngilizce Concorde Türkçe anlamı, Concorde eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Concorde ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Induce : Sebep olmak. İndüklemek. Tüme varmak. Kandırıp yaptırmak. -e neden olmak. Sonuç çıkarmak. Teşvik etmek. Kışkırtmak. -e ikna etmek. İkna etmek.

Grant : Onaylamak. İtiraf etmek. Yerine getirmek. Varsaymak. Feragatname. Bir kişinin malını karşılıksız olarak bir başka kişiye vermesi. Tahsisat. Ödenek. Burs.

Derive : Çıkarmak. -den elde etmek. Çıkarsamak. Sağlamak. Türemek. Kaynaklanmak. Elde etmek. Türetmek. Yola çıkmak. Gelmek.

Forgive : Kusuruna bakmamak. Affetmek. Bağışlamak. Silmek. Affeylemek. Bağışlanma. Bahşetmek. Geçirmek. Bağışlama.

 

Hold : (ağırlık) taşımak. Geminin içi, yük konulacak yeri. (elinde) (bir şey) tutmak. Düzenlemek. Muhafaza etmek. Tutmak. İyi çekim. Sahip olmak. Günlük çekimler arasından asıl filmde kullanılmak üzere ayrılmış başarılı çekim. El koymak.

Infer : Çıkarmak. Sonucunu çıkarmak. Görüşüne varmak. Sonuç çıkarmak. Göstermek. Anlamak. Anlamına gelmek. Anlam çıkarmak. Çıkarsamak. Sonucuna varmak.

Generalise : Genel prensip oluşturmak. Genellemek. Sonuç çıkarmak. Genel veya belirsiz açıklamalar yapmak. Bir şeye genel nitelik vermek (ayrıca generalize). Genelleştirilmek. Genelleştirmek. Genelleme yapmak. Yaygınlaştırmak. Bitirmek.

Deduct : Hesaptan indirmek. Azaltmak. Hesaptan düşmek. Düşürmek. İndirmek. Düşmek. Eksiltmek. Tenzil etmek. Çıkarmak.

Feel : Duymak. His. Yoklamak. Duygu. Hissetmek. Gibi gelmek. Anlamak. Temas. Görünmek. Sezinlemek.

Concord : Harmoni. İmtizaç. İttifak. Armoni. Barış. Hızlı ve lüks uçak. Uygunluk. Birlik. Dostluk.

Concorde synonyms : syllogise, cerebrate, extrapolate, find, agree, deduce, think, gather, reason out, concur, syllogize, cogitate, reason, yield, generalize.

Concorde zıt anlamlı kelimeler, Concorde kelime anlamı

Disagree : Aynı fikirde olmamak. Bozuşmak. Çelişmek. Atışmak. Dokunmak. Uymamak. Uyuşmamak. Anlaşamamak. Yaramamak. Sürtüşmek.

Begin : Start vermek. Çığır açmak. Atılmak. Start almak. Başlamak. Önayak olmak. Başlatmak. Meydana gelmek. Vücut bulmak. Doğmak.