Induce türkçesi Induce nedir

  • Kışkırtmak.
  • Uyarmak.
  • Teşvik etmek.
  • Kandırmak.
  • -e neden olmak.
  • Kandırıp bir şey yaptırmak.
  • Sebep olmak.
  • Neden olmak.
  • İndüklemek.
  • İkna etmek.
  • -e ikna etmek.
  • Kandırıp yaptırmak.
  • Tüme varmak.
  • Sonuç çıkarmak.

Induce ile ilgili cümleler

English: The clerk induced her to buy the dress.
Turkish: Memur elbiseyi alması için onu teşvik etti.

English: Nothing could induce him to change his mind.
Turkish: Hiçbir şey onun fikrini değiştirmek için onu ikna edemez.

English: Moderate exercise in the evening helps induce sleep.
Turkish: Akşamları orta derecede egzersiz uyumaya yardım eder.

Induce ingilizcede ne demek, Induce nerede nasıl kullanılır?

Induced : Endüklenmiş. Tesir edilmiş. Endüklenen. Eyletik. Eyletik tepkime. İndüklenmiş. Uyarılmış. Başlatılmış. Teşvik edilmiş.

Induced abortion : İndüklenmiş düşük. İstemli abortus.

Induced consumption : Yeni yatırımların tüketim halinde ortaya çıkardığı artış. Gelir artışlarının tüketimde yol açtığı artışlar. Harcanabilir gelire bağlı olarak değişen tüketim. İktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. Uyarılmış tüketim.

Induced current : Endüklenen akım. İndüksiyon akımı. İndüklenen akım.

Induced draft : Cebri çekiş. Basınçlı hava akımı. Yapay hava akımı.

 

Induced mutation : Mutagen ilavesi ile yapılan mutasyon. İndüklenmiş mutasyon. Amaçlı mutasyon. Deneysel veya kazayla oluşan dış faktörlerin neden olduğu genetik mutasyon. Biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır.

Induced lactation : Östrojen, progesteron ve kortizol gibi hormonlar kullanılarak laktasyonda olmayan hayvanlarda süt salgısının başlatılması. Laktasyonun uyarılması.

Induced reaction : Endüklenen reaksiyon. İrkilmiş tepkime. Eyletik tepkime. Dolaylı yoldan, bir dış etkenin yardım ya da etkisiyle oluşturulan tepkime.

Induced fit model : İndüklenmiş uyum modeli. Bir enzimin etkin merkezinin, substratla karşılaştığı zaman özel yapısını aldığını ve bundan sonra subtratın etkin merkeze bağlandığını ileri süren teori.

Induced radioactivity : İrkilmiş ışımetkinlik. Öğeciksel parçacıklarla dövülerek oluşturulan yapay ışımetkinlik. Çekirdek tepkimeleri sonucu oluşan radyoaktivite. Dolaylı radyoaktivite. Fizik, nükleer enerji alanlarında kullanılır. Işınımlanma yoluyla oluşan radyoaktiflik. Endüklenen radyoaktivite. İndüklenmiş radyoaktiflik. Suni radyoaktivite. İndüklenmiş radyoaktivite.

İngilizce Induce Türkçe anlamı, Induce eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Induce ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Brings : Kazandırmak. Razı etmek. Getirmek. Vermek (ceza).

Admonished : Azarlanmış. Fırça yemiş. Tembih etmek. İhtar etmek. Azarlamak.

Generalise : Genelleştirmek. Genellemek. Genel prensip oluşturmak. Bir şeye genel nitelik vermek (ayrıca generalize). Genelleştirilmek. Genel olarak uygulanabilir hale getirmek. Genel veya belirsiz açıklamalar yapmak. Genelleme yapmak. Yaygınlaştırmak.

 

Stimulate : Tahrik etmek. Kamçılamak. Güdülemek. Canlandırmak. Tetiklemek. Uyandırmak. Dürtmek.

Generalises : Genelleme yapmak. Genel prensip oluşturmak. Genel veya belirsiz açıklamalar yapmak. Genel olarak uygulanabilir hale getirmek. Genellemek. Bir şeye genel nitelik vermek (ayrıca generalize). Bitirmek. Genelleştirilmek. Yaygınlaştırmak.

Advises : Bilgilendirmek. Nasihat etmek. Akıl vermek. Öğütlemek. Haber vermek. Tavsiye etmek. Bildirmek. Danışmak. Fikir vermek.

Antagonize : Karşı çıkmak. Düşman etmek. Kızdırmak. Aleyhine çevirmek.

Advise : Haber vermek. Akıl vermek. Bildirmek. Danışmak. Tavsiye etmek. Fikir vermek. Öğüt vermek. Bilgilendirmek. Nasihat etmek.

Admonish : Nasihat vermek. Hafiçe azarlamak. İhtar vermek. Nasihat etmek. Kulağını çekmek. Azarlamak. Öğüt vermek. Kulağını bükmek. İhtar etmek.

Arguing : İspatı olmak. İtiraz etmek. Görüşmek. Belli etmek. Göstergesi olmak. İddia etmek. Birbirine aykırı düşünce, görüş ve tutumların karşılıklı savunulması.

Induce synonyms : make, educed, countenancing, alerted, bring, argues, alerting, egging, antagonising, concludes, alerts, begot, antagonised, provokes, trigger, instigate, draw a conclusion, prompt, antagonizing, egg, admonishes, bamboozles, suborn, antagonise, alert to, advise against, admonishing, obligate, countenanced, bring around, assuring, deduces, antagonises.

Induce zıt anlamlı kelimeler, Induce kelime anlamı

Dissuade : Cesaret kırmak. Kandırmak. Çelmek. Caydırmak. Vazgeçirmek. Aklını çelmek. Vazgeçirtmek. Fikrini çelmek.

Induce ingilizce tanımı, definition of Induce

Induce kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To lead in. To introduce.