Coulees türkçesi Coulees nedir

  • Dar ve derin vadi.
  • Geçit.
  • Derin çukur.

Coulees ingilizcede ne demek, Coulees nerede nasıl kullanılır?

Coulee : Derin çukur. Derin sel çukuru. Dar ve derin vadi. Geçit.

Couleur : (fransızca) renk. Gölge. Ton.

Sequential couleur avec memoire : Secam. Televizyon yayınları için üç başlıca standarttan biri (başlıca fransa'da, orta doğu'da ve doğu avrupa'da kullanılan).

Could : Edebilmek. Yapabilmek. -er misin(iz). Kasede kaydetmek. -abilir. Olabilmek. Ebilmek. Uzaklaştırmak (okul). -ar mısın(ız). Kovmak.

Could do with : İse iyi olur.

Could i see the bill : Hesabı görebilir miyim.

Could you alter this : Bunu değiştirebilir misiniz.

Could i leave a message : Mesaj bırakabilir miyim.

Coulomb : Coulomb. Amper saniye. Kulomb. Elektrik yükbirimi. Elektrik yükünün uluslararası standart, birimi (c). 1 c = 3.10(üzeri 9) esyb. Kulon.

Coulisse : Borsadaki gayri resmi faaliyet. Bir şeyin içinden kayması için olan oluk. Kanal. Kulis. Sürme pencerenin hareket ettiği oluk. Borsa dışında alışveriş yeri. Oluk.

İngilizce Coulees Türkçe anlamı, Coulees eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Coulees ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Causeway : Geçit yol. Bataklıktan geçen yol. Set. Cadde. Kazıklı yol (göl veya bataklık üzerinden geçen). Bozuk arazide yapılmış geçit. Alçak veya sulak kesimler yahut sığ sular üzerinden geçen yükseltilmiş yol. Sedde üstü yolu. Dolgu yol.

 

Cavalcade : Süvari alayı resmi geçidi. Atlılar. Süvari geçit töreni. Atlılar alayı. Süvari alayı. Bütün sirk sanatçılarının giysileriyle seyirci önünden geçmeleri.

Colter : Saban kulağı. Sapan bıçağı. Keski demiri. Keski. İowa eyaletinde şehir.

Miss : Evli olmayan bayan. İsabet etmeme. Karavana. Matmazel. Iska geçmek. Kavramamak. Kaçırmak. Bayan (evlenmemiş). Özlemek. Hanım.

Bab : (arapça) kapı. Giriş (daha çok yer adlarının bir parçası olarak kullanılır, örneğin bab el mandeb).

Pothole : Kaya çukuru. Hızlı akan bir çağlayanın,altındaki taş parçalarının bulundukları yerde, burgaç devimiyle bir delici yatağı delerek oluşturduğu derin, dip çeperli oyuk ya da delik. Su veya çakılların açtığı derin çukur. Çukur. Devkazanı. Burgaç deliği. Yol çukuru. Çukur (yol yüzeyinde arabaların yol açtığı).

Access : Methal. Erişim. Yol. Yanaşmak. Bir veri saklama ortamında, veri okuma ya da yazma işlemini gerçekleştirmek üzere, adresi verilen yeri fiziksel olarak bulma. Kullanma hakkı. Kullanma. Giriş. Ulaşma.

Wedge : Yarmak. Sıkıştırmak. Araya sıkıştırılmak. Kama. Tıkmak. Takılmak. Kama ile sıkıştırmak. Sıkışmak. Takoz. Çivi.

Missy : Bayan. Küçük hanım (hizmetçi tarafından). Gençkız.

Alley : Gezi yolu. Dar yol. Genellikle, kent ve kasabalardaki geziliklerin içinde ve yakınında yer alan, insanların özellikle çocukların doğaya yaklaşma özlemlerini, taşıtlarla karşılaşma çekincesi olmaksızın gidermeyi amaçlayan dar yol. Dar sokak. Sokak arası. Misket. Bovlingde topun atıldığı yol. Pasaj. Ağaçlıklı yol. Patika.

Coulees synonyms : moldboard plow, mouldboard plough, fille, aisles, coulee, barranco, young lady, causeways, alleys, alleyways, catwalks, canalis, catwalk, alleyway, areaway, barranca, areaways, aisle, young woman, girl, potholes.