Turkish: Ali cezai yaptırımla karşılaşıyor.
English: Arson is a criminal act.
Turkish: Kundaklama cezai bir suçtur.
English: Ali wanted to be a criminal defense lawyer.
Turkish: Ali bir suç savunma avukatı olmak istiyordu.
English: Ali was arrested as a suspect in a criminal case.
Turkish: Ali bir cinayet davasında bir şüpheli olarak tutuklandı.
English: A dangerous criminal has escaped from the insane asylum.
Turkish: Tehlikeli bir suçlu, akıl hastanesinden kaçtı.
Criminal abortion : Kriminal abortus. Kriminal düşük.
Criminal action : Ceza kovuşturması. Ceza mahkemesinde talep etme (genellikle devlet veya ulus tarafından). Ceza davası. Cezai takibat.
Criminal assault : Irza tecavüz.
Criminal behaviour : Suçlu davranışı. Suçlu davranış. Bir toplumda ya da toplumsal kümede suç sayılan davranış, bk. suç.
Criminal case : Davacı tarafın bir suçla suçlanan kişiye karşı kullandığı delil ve şahitler. Kamu davası. Ceza davası.
Criminal jurisdiction : Cezai yargı yetkisi. Ceza davaları yargı yetkisi. Yargılama yetkisi.
Criminal discretion : Cezai ehliyet.
Criminal code : Ceza kanunu.
Criminal gang : Suç çetesi.
Criminal contempt : Mahkemeye hakaret. Mahkemeye karşı yapılan saygısızlık. Mahkemeyi tahkir. Mahkemeye saygısızlık. Mahkemeye saygısızlık niteliğinde fiil.
Sözcükler, direkt olarak Criminal ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Picaroon : Dolandırıcı. Hırsız. Korsan. Korsan gemisi.
Peccant : Kusurlu. Günahkar.
Hijacker : Uçak korsanı. Korsan. Haydut. Soyguncu. Hava korsanı. Gaspçı. Uçak kaçıran kimse. Hırsız. Eşkıya. Soyguncu (kamyon veya tren vb'ni durdurarak soyan).
Violator : Kural tanımaz. Tecavüzcü. Saldırgan. Sözünü tutmayan. İhlal eden kimse. Bozan kimse. İhlal eden. Mütecaviz.
Racketeer : Dolandırmak. Haraç almak. Haraççı. Haraç toplamak. Dolandırıcı. Şantaj yapmak. Gangster. Şantajla para almak. Sahtekar. Vurguncu.
Moonshiner : İçki kaçakçısı.
Tough : Abanoz gibi. Baş belası. Sağlam. Çetin. Dayanıklı. Zorlu. Güçlü. Zor. Sert (kösele vb). Suç batağı.
Drug trafficker : Uyuşturucu satıcısı. Uyuşturucu kaçakçısı. Yasadışı uyuşturucu maddeler alıp satan kimse.
Criminally : Kabahatli olarak. Cezai olarak. Müthiş bir şekilde. İllegal olarak. Suç oluşturan bir şekilde. Sabıkalı olarak.
Mobster : Haydut. Gangster.
Criminal synonyms : fugitive from justice, strong armer, suborner, gangster's moll, moon curser, gun moll, mafioso, law offender, blameworthy, avengement, recidivous, criminals, bloody, extortionist, bloodshedding, abominable, highjacker, forfeited, thief, crook, punk, rapist, awesome, dire, moll, probationer, machinator, blameable, transgressive, smuggler, peccable, briber, correction.
Innocent : Günahsız. Saf. Suçsuz. Kabahatsiz. Saftrik. Masum. Temiz kalpli. Hilesiz. Safdil. Azade.
Right : Doğru. Doğrudan doğruya. Sağ. Telafi etmek. Tam. Tam olarak. Haklı. Dosdoğru. Haklı çıkarmak. Çeki düzen vermek.
Criminal kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Guilty of crime or sin. A malefactor. Especially, one who is found guilty by verdict, confession, or proof. A felon. One who has commited a crime.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Criminal kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Criminal ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Criminal anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Criminal ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.