Duva nedir, Duva ne demek
Yerel Türkçe'deki anlamı:
Dua.
Duva ile ilgili Cümleler
- Duvarları boyadınız.
- Duvarları beyaza boyadı.
- Ömrünü dört duvar arasında geçirmiş, çocuklarından başka insan yüzü görmemiş temiz bir ev kadını birdenbire değişemezdi.
- Duvarları boyadın.
- O duvar senin, bu duvar benim, sağdan sola, soldan sağa yalpa vurarak halkın önüne çıkıvermiş.
- Duvarları açık maviye boyamaya karar verdik.
- Ali kutuları duvarın önüne yığdı.
- Duvardaki yazı Tom'un gözüne çarptı.
- Duvar mermilerden delik deşik olmuştu.
- Yumruğunla duvara vurdun, değil mi?
- Artık anlaşabileceğimizi sanmıyorum, diyerek herifin yüzünü duvara yapıştırıyor Mustafa.
- Duvarlar çıplaktı.
- Onda surat mahkeme duvarı, tükürsem yağmur yağıyor sanacak.
- Burak odasının duvarlarını ırkçı sembollerle süsledi.
- Duvarda yazılı mektupları okumaya çalıştık.
- Resmini duvara as.
- Kulakları duvar olan ihtiyarla avaz avaz ilişki kurmaya üşenmişler.
- Duvarı beyaza boyadılar.
Duva hakkında bilgiler
Dua, bir İlah ya da ruhani varlıkla ilişkiyi etkinleştirmeyi amaçlayan çağırma veya eylemdir. Dua, bireysel ya da toplumsal olarak; özel ya da kamusal bir yerde edilebilir. Sadece sözlerden oluşabileceği gibi şarkı şeklinde de olabilir. Ayrıca çeşitli bedensel hareketler de içerebilir. Duanın yakarış, şükran veya ibadet/övgü olarak farklı formları vardır. İbrahimi dinler olarak tanımlanan dört semavi dinin (Musevilik, Hıristiyanlık, İslamiyet ve Bahailik) kendi içlerinde benzeşen ve diğer tektanrılı dinlerden bazı noktalarda farklılaşmış bir dua kavramı ve anlayışı vardır. İncil'in dua ile ilgili iki önemli öğretileri var: İnsan dua ederken Tanrı'ya 'Baba' diye hitap edebilir ve geçerli bir dua'nın Mesih İsa'nın adıyla edilmiş olmalı. İncil'e göre Mesih İsa ölümü ve dirilişi aracılığıyla Tanrı'ya giden kapı (İncil, Yuhanna 10:9) ve tek yol (İncil, Yuhanna 14:6: Yol, gerçek ve yaşam Ben'im. Benim aracılığım olmadan Baba'ya kimse gelemez.) oldu. İsa'nın adı bu anlamda bir anahtar gibi görünüyor: Sırf O'nun sağladığı kurtuluşa güvenerek insan Tanrı'ya samimi bir şekilde yaklaşma hakkını kazanır.
Duva ile ilgili Atasözü veya Deyim
alkol duvarını aşmak : çok sarhoş olmak.
aşık, alemi kör, dört yanını duvar sanır : aşktan gözü kararmış kimse, hoş karşılanmayacak aşırı davranışlarda bulunur anlamında kullanılan bir söz.
dört duvar arasında kalmak : evde, kapalı bir yerde kalmak zorunda olmak.
duvağına doymamak : yeni gelinken ölmek veya kocasından ayrılmak.
duvar çekmek : duvar örmek Mecaz anlamı aradaki ilişkiye son vermek, görüşmemek.
duvar gibi : sağır.
duvar yapmak : baraj yapmak.
düz duvara tırmanmak : çocuk, çok yaramazlık yapmak.
eceli gelen (veya yaklaşan) köpek cami (veya mescit) duvarına (veya avlusuna) siyer (veya işer) : herkesin üzerine titrediği, kutsal saydığı şeyi kötüleyen, bozan kimse mutlaka kötü bir sonuçla karşılaşır anlamında kullanılan bir söz.
eldeki yara, yarasıza duvar deliği : bir kimsenin acı ve sıkıntısı başkasına dert gibi görünmez anlamında kullanılan bir söz.
etten duvar örmek : korumak amacıyla çevresinde kalabalık insan birikmek.
kulağı duvar olmak : sağır olmak.
o duvar senin, bu duvar benim : birinin yalpalayacak kadar sarhoş olduğunu anlatan bir söz.
surat mahkeme duvarı : asık suratlı, kimseye gülmeyen, suskun duran utanması, sıkılması olmayan kimseler için kullanılan bir söz.
yüz surat davul derisi (veya mahkeme duvarı) : utanması olmayanlar için söylenen bir söz.
yüzünü duvara yapıştırmak : ilgiyi kesmek.
Duva anlamı, tanımı
Ara duvar kemiği : Duvar kemiğiyle art kafa kemiğinin squama occipitalisi arasında yer alan üçgen biçimindeki kemik, os interpariyetale
Arka duvar : Sahnenin arka duvarı.
Bölme duvarı : (Mimarlık) Bir yapıda iç bölümleri birbirinden ayıran duvarların her biri içduvar. Birbirine bitişik iki yapının birlikte yararlandıkları ve bitişik yanlarını oluşturan ortak duvar.
Buzul taşı duvarı : Gerilemiş bir buzulun çökelttiği, yan ya da alın buzul taşlarından oluşmuş uzun bir sırt.
Daş daşa değmeyince duvar olur mu : Bütünü oluşturmanın yolu, parçaların yan yana gelmesidir.
Dayanma duvarı : Toprağın çeşitli nedenlerle kayarak ya da çökerek yakın çevresindeki yapılar, insanlar ve taşıtlar için çekinceli sonuçlar doğurmasını önlemek için, önüne konulan taştan yapılmış engel.
Dördüncü duvar : Sahnenin seyirciye açılan yanı. Bu deyimi ilk kez Fransız yönetmen André Antoine ortaya atmıştır. Antoine, sahnenin seyirciye açılan ağzım saydam bir duvar varsayarak oyuncuların seyircileri görmemeleri ve böylece dikkatlerini tamamen kendi oyunlarına toplamaları gerektiğini belirtmiştir. Sahnenin seyirciye çerçeve biçiminde açılan ağzı. Bu terimi, XIX. yüzyılda, ilk kez Andre Antoine ortaya atmıştır. Antpine, sahnenin seyirciye açılan ağzını saydam bir duvar kabul ediyor, oyuncuların seyircileri görmemeleri ve böylece dikkatlerini tüm kendi rollerine toplamaları gerektiğini savunuyordu. İbsen'in ve Gerhart Hauptmann'ın ilk yapıtlarının sahne düzeni için uygun görülmüştür.
Duvaç : Ayı yavrusu.
Duvadak : Kışın su kıyılarında yaşayan, kaz büyüklüğünde bir kuş.
Duvag : Gelin duvağı. Duvak.
Duvagı : Gelin duvağı.
Duvağ : Gelin duvağı. Topraktan yapılmış tencere, çömlek, küp kapağı.
Duvağ açımı : Düğünlerde duvak açımı.
Duvağ etmek : Duvak etmek, duvak yapmak.
Duvağı : Gelin duvağı.
Duvah : Gelin duvağı. Topraktan yapılmış tencere, çömlek, küp kapağı. Eski türkçe tug-ak: Tandırın üzerine kapatılan geniş, kalınca ağaç kapak (Erzincan Merkez). Duvak.
Duvah gurmek : Geline duvak giydirmek.
Duvahlı : Örtülü, duvaklı.
Duvahli : Duvaklı.
Duvak açma günü : Gerdek gecesinin sabahı.
Duvak düğünü : Gerdek gecesinin ertesi günü erkek evinde yapılan eğlence.
Duvak günü : Gerdek gecesinin ertesi günü erkek evinde yapılan eğlence.
Duvakcılık : Tandır üzerine sert ve yassı taştan kapak yapma sanatı.
Duvakçılık : Duvakçının yaptığı iş.
Duvaklıca : Yenilebilen, lezzetli bir çeşit mantar.
Duvan : Tencere. Doğan kuşu. Düğünün ikinci günü. Doğan.
Duvan durmak : Divan durmak.
Duvar çalışması : Duvardan boy uzunluğu oranında uzakta durup duvarı itmekle yapılan çalışma.
Duvar direği : (Mimarlık) Eğrilmeye başlamış bir duvarın yıkılmasını önlemek için kullanılan ağaç direk.
Duvar duyurusu : Oynanacak oyunların tanıtılıp yaygınlaştırılmasında kullanılan, bazen resimli duvar duyurusu.
Duvar düzeni : Savunucu oyuna önem veren bir takımın tüm oyuncularını kale önüne çekerek, karşı takıma sayı yaptırmamak için kurduğu engel. (Bir tür futbol oyunu biçimidir.).
Duvar fesleğeni : Yapışkan otu.
Duvar fesligeni : Parietaria officianalis, urticaceae.
Duvar gayma : Kerpiçle duvar yapma. (Yenikent Aksaray Niğde).
Duvar geckosu : Şerit arakonakçılarından, küçük, esmer sürüngen.
Duvar gekosu : Pullu sürüngenler (Squamata) takımının, gekogiller (Geckonidae) familyasından, 12-18 cm kadar uzunlukta, sırtı kara, Akdeniz memleketlerinde yaşayan bir sürüngen türü. (Tarentola mauritanica) Pullu-sürüngenler (Squamata) takımının gekogiller (Geckonidae) familyasından bir sürüngen türü. Uzunluğu 12-18 cm. Sırtı esmer karadır. Akdeniz memleketlerinde bulunur.
Duvar ışıklığı : Bir duvara tutturulmuş ışıklık.
Duvar ışıtacı : Seyir yerinin duvarlarında bulunan aydınlatma aracı.
Duvar kemiği : Kafa iskeletinin çatısını ve yan kısımlarını oluşturan, sığırda yan ve ense kısmına kaymış olan çift kemik, os pariyetale.
Duvar kertenkelesi : Şerit arakonakçılığı yapabilen bir çeşit kertenkele. Pullu sürüngenler (Squamata) takımının, gerçek kertenkelegiller (Lacertidae) familyasından, 18 cm kadar uzunlukta, Akdeniz Bölgesi memleketlerinde yaşayan bir tür. (Lacerta muralis), Pullu-sürüngenler (Squamata) takımının öz-kertenkelegiller (Lacertidae) familyasından bir sürüngen türü. Uzunluğu 18 cm. Akdeniz bölgesi memleketlerinde iyi bilinir.
Duvar musluk takımı : Soğuk ve sıcak suyu ılıştırıp akıtabilir biçimde alınması için duvara konan su alma yeri.
Duvar ressamı : (Resim) Duvara resim yapan, duvarı süsleyen ressam.
Duvar sarmaşığıgiller : Yaprakları almaşlı, nadiren karşılıklı dizilişli, çanak yaprakları körelmiş, taç yaprakları 5-10 tane olup serbest ya da birleşik, ovaryum alt durumlu, bakka ya da eriksi meyveleri olan, ülkemizde bir cins ve iki türle temsil edilen, tırmanabilen otsu, çalı ya da ağaçsı bitkiler.
Duvar semeri : (Mimarlık) Bir duvarı yağmurdan korumak için üst kısmına verilen iki yöne akıntılı biçim.
Duvar suluboyası : (Resim) (İtal. fresco - taze) Yaş alçı üzerine yapılan suluboya resim.
Duvar tırmaşık kuşu : Kuşlar (Aves) sınıfının, ötücü kuşlar (Passeriformes) takımının, duvar tırmaşık kuşugiller (Tichodromadidae) familyasından, 18 cm kadar uzunlukta, Avrupa ve Asya'da kayalıklarda yaşayan, Türkiye'nin Orta, Güney, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde görülen, sırtı ve karnı kül rengi, kanatları kara, ak ve kırmızı olan bir tür. (Tichodroma muraria) Ötücü-kuşlar (Passeriformes) takımının tırmaşık-kuşugiller (Certhiidae) familyasından bir kuş türü. Uzunluğu 18 cm. Sırtı ve karnı külrengi, kanatları kara, ak ve kırmızıdır. Avrupa ve Asyada kayalıklarda yaşar.
Duvar tırmaşık kuşugiller : Kuşlar (Aves) sınıfının, ötücü kuşlar (Passeriformes) takımından, Türkiye'nin Trakya, Orta ve Batı Karadeniz, Ege ve Akdeniz bölgelerinde görülen, geniş yapraklı ormanlarda, parklarda, çimenlerde, meyve bahçelerinde, nadiren de iğne yapraklı ormanlarda yaşayan türleri olan bir familya. Duvar tırmaşığı (Tichodroma muraria) en iyi bilinen türüdür.
Duvarayağı : (Mimarlık) Yapılarda süs öğesi olmaktan başka görevi olmayan, duvara yapışık, üzerinde yukarıdan aşağı yivler bulunan yarım ayak.
Duvargözü : Raf olarak kullanılmak üzere duvar içine açılmış oyuk. İçine heykel yerleştirilen, üstü küçük yarım kubbeli ya da düz olan duvar oyuğu.
Duvarlı : Duvarı olan.
Duvarlı papilla : Dilin gerisindeki sulcus terminalis'te paralel uzanan 7-12 kadar büyük ve yuvarlak papilla.
Gelin duvağı : Cuma günü gelini görmek için yapılan toplantı.
Göğüs duvarı şişkinliği : Yüksek rakım hastalığı.
Gümrük duvarları : Gümrük vergisinin, yabancı ülkelerden gelen malların yurda akışını kısıtlayıcı ya da önleyici niteliği.
İkincil duvar : Genellikle ölü hücrelerde görülen, selüloz ya da selülozun değişik bileşiklerinden meydana gelen, homojen olmayan şekilde kalınlaşan yapı. Sekonder duvar.
Oluklu duvar : Ses dağılımının düzenlenmesinde kullanılan özel yapılmış duvar.
Parlak duvar resmi : Duvar suluboyasının bir türü. Duvara suluboya ile yapılan resmin cilâ sürülerek parlatıldığı bir teknik; özellikle 1. yüzyılda İtalyanlar kullanmışlardır.
Primer duvar : Gelişmekte olan hücrelerde görülen, hemiselüloz, selüloz, pektin ve protein gibi maddelerin yanında önemli oranda su kapsayan yapı.
Sıcak duvarlı fırın : 1000° Cın altındaki uygulamalar için kullanılan ve duvarlarından ısıtılan bir tür vakum fırını.
Soğuk duvarlı fırın : Duvarlarından ısıtılan ve dıştan su soğutmalı, bir tür vakum fırını.
Yan duvar : Sahnenin soldaki ya da sağdaki yan duvarı.
Ağlama duvarı : Dert, sıkıntı anlatılan kimse veya makam. Kudüs'te bulunan ve Yahudilerce kutsal sayılan, büyük tapınağın ayakta kalan batı duvarı.
Ana duvar : Bir yapının, dört bir yanını çevreleyen kalın dış duvar.
Buz duvarı : Samimi olmamaktan ortaya çıkan, arzu edilmeyen, arada soğukluk yaratan durum.
Duvak : Gelinin başını, bazen de yüzünü örten dantel veya tülden örtü. Küp, tandır, baca vb.nin taş veya topraktan yapılmış kapağı. Yeni doğan bazı bebeklerin doğduğu zaman başlarını çevreleyen zar.
Duvak düşkünü : Evlenmeye çok istekli olan.
Duvakçı : Duvak yapan veya satan kimse.
Duvaklama : Duvaklamak işi.
Duvaklamak : Başını ve yüzünü duvakla örtmek.
Duvaklanma : Duvak örtünme.
Duvaklanmak : Duvak örtünmek. Gelin olmak.
Duvaklı : Başı ve yüzü duvakla örtülü. Doğduğunda başında zar olan (bebek), perdeli.
Duvaksız : Duvağı olmayan.
Duvar : Bir yapının yanlarını dışa karşı koruyan, iç bölümlerini birbirinden ayıran, taş, tuğla vb. gereçlerden yapılmış olan veya örülen dikey düzlem. Sonuç alınamayan yer. Bir toprak parçasını sınırlayan taş, tuğla, kerpiçten yapılmış olan engel. Voleybolda ağ üzerinde karşı takım oyuncusunun vuruşuna karşı koyma. Engel.
Duvar ayağı : Yapılarda süs ögesinin dışında görevi olmayan, duvara yapışık, üzerinde yukarıdan aşağıya yivler bulunan yarım ayak.
Duvar dayağı : Yıkılmaması için duvara eğik olarak konulan destek ağaç.
Duvar dişi : İleride eklenecek duvarın iyice tutunması için duvarın bir yerinde bırakılan tuğla çıkıntıları, ekleme dişi.
Duvar gazetesi : Duvara asılan, çoğunlukla elle, yazı makinesi veya bilgisayar ile yazılan okul veya dernek gazetesi.
Duvar halısı : Duvara asmak üzere dokunmuş, üzerinde genellikle resim işlenmiş olan ince halı.
Duvar ilanı : Sokak ve caddelere bakan duvarlara yapıştırılarak veya asılarak yapılmış olan duyuru. Şehir meydanlarında büyük binaların duvarlarına yansıtılarak yapılmış olan duyuru.
Duvar kağıdı : Duvarları süsleyip güzelleştirmek için yüzeylerine yapıştırılan düz veya desenli kâğıt.
Duvar pası : İki oyuncunun rakip oyuncuya topu kaptırmadan birbirlerine atmaları ve alan kazanmaları.
Duvar resmi : Duvar yüzeyi üzerinde mum boyası, sulu boya, yağlı boya, mozaik, kazıma vb. tekniklerle yapılmış olan resim.
Duvar saati : Duvara asılı saat.
Duvar sarmaşığı : Yaprak dökmeyen, gövde yaprakları saplı, üst yüzü koyu, alt yüzü açık yeşil renkli, sert ve derimsi, küçük çiçekli, meyvesi bezelye tanesi büyüklüğünde etli, sarı veya morumsu siyah renkli bir bitki (Hedera helix).
Duvar takvimi : Duvara asılan, günlük veya aylık durumu ayrı kâğıtlarla gösteren takvim.
Duvar topu : Özel bir odada tek başına veya iki kişiyle oynanan, topu bir raketle duvardaki belirli bölgeye atıp dönüşte çizgilerle belirlenmiş oyun alanına düşürme esasına dayanan bir oyun.
Duvar yazısı : Duvarlara yazılan her türlü yazı. Duvarlara yazılan, genellikle politik içerikli slogan. Duvarlara özel yazı teknikleri kullanılarak yazılan yazı, grafiti.
Duvar yüzlü : Vurdumduymaz.
Duvarcı : Duvar ören nitelikli işçi.
Duvarcı ustası : Duvarcılık yapan ve bu konuda uzmanlaşmış olan kimse. Duvarcı. Masonların bir diğer ismi.
Duvarcılık : Duvarcının yaptığı iş.
Duvarsedefi : Dalak otu.
Hücre duvarı : Sadece bitki hücrelerinde hücre zarının dışında bulunan ve hücreyi dış etkenlerden koruyan cansız yapı, hücre çeperi.
İstinat duvarı : Toprak veya yapının kaymasını önlemek için yapılan, direnç sağlayan duvar.
Kapı duvar : Ses seda çıkmaması durumu. Başvurulduğunda yanıt alınamayan kimse veya yer. Aldırmaz, vurdumduymaz kimse.
Kuru duvar : Taşların arasına harç konulmadan örülen duvar.
Moloz duvar : Moloz taşlarla yapılmış olan duvar.
Oturma duvarı : Oturmalık.
Perde duvar : Yapıda statik ve dinamik yüklere karşı direnç sağlamak üzere kolonların devamı olan duvarlarda duvar yerine konulan, özel beton duvar.
Sağır duvar : Ses geçirmeyen duvar. Gerekli alakayı göstermeyen, ilgisiz, duymazlıktan gelen kimse.
Ses duvarı : Havada ses hızına yakın bir hızla hareket eden bir cismin oluşturduğu aerodinamik olayların tümü.
Telli duvaklı : Duvakla ve telle süslenmiş olan (gelin).
Temel duvarı : Temeli oluşturan duvarlar.
Diğer dillerde Dutçuk anlamı nedir?
İngilizce'de Dutçuk ne demek ? : morula
Bu kısımda Duva nedir? Duva ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Duva tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Duva hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.