Dying türkçesi Dying nedir

Dying ile ilgili cümleler

English: Basket weaving is a dying art.
Turkish: Sepet dokuma ölen bir sanattır.

English: Ali has been dying to tell someone about being accepted into Harvard.
Turkish: Ali Harvard'a kabul edildiğini birine söylemek için can atıyordu.

English: Ali is dying to see you.
Turkish: Ali seni görmek için çok sabırsızlanıyor.

English: Ali was dying to meet Mary.
Turkish: Ali Mary ile karşılamak için can atıyordu.

English: Ali is dying to see what's inside this box.
Turkish: Ali bu kutuda ne olduğunu görmeye can atıyor.

Dying ingilizcede ne demek, Dying nerede nasıl kullanılır?

Dying bed : Bir kimsenin üzerinde öldüğü yatak. Ölüm yatağı. Ölüm döşeği.

Dying confession : Ölüm döşeğinde yapılan itiraf.

Dying will : Son dilek. Ölmek üzereyken ifade edilen arzu.

Dying wish : Son arzu.

Be dying for : Çok fazla istemek. İstek duymak. Çok istemek. Bir şey için ölmek. Can atmak.

Was dying : Ölmeye başlıyordu. Sona eriyordu. Bitiyordu. Ölen. Ölüyordu. Ölmekte olan.

Bodying : Ceset. Vücut. Esas. Yoğunluk. Hacim. Cüsse. Gövde. Miktar. Beden. Yığın.

Bloodying : Kan gibi. Kanatmak. Kanla kaplı. Kana susamış. Lanet olası. Kana bulanmış. Kanını akıtmak. Kör olasıca. Kanlı. Zalim.

 

Till his dying day : Son ana kadar. Can verene kadar. Öldüğü güne kadar. Son nefesine kadar. Sonuna kadar.

Bandying : Sağa sola atmak. Tartışmak. Çarpık bacaklı. Eğri. Ağız dalaşı yapmak. Verip veriştirmek. Öte beriye vurmak. Sağa sola atmak (tenis). Lafa laf koymak. Atışmak.

İngilizce Dying Türkçe anlamı, Dying eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Dying ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Deadly : Amansız. Ölümüne. Çok. Öldürücü. Ölümcül. Çok etkili. Müthiş. Sıkıcı.

Grave : Kabir. Makber. Gömmek. Ciddi. Karayer. Ağır. Sıkıcı. Önemli. Oymak. Aksan işareti.

Deadest : Bozuk. Kullanılmayan. Keskin. Donuk. Sönmüş. Dermansız. Ölmüş. Çıkmaz. Acımasız.

Death : Azrail. Canlılarda bütün hayati olayların son bulması. Tükeniş. Fevt. Biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır. Son. Ecel. Bir canlının beyin, solunum ve dolaşım faaliyetlerinin dönüşümsüz olarak durması, tüm organ ve dokularındaki hücrelerin fiziksel ve kimyasal etkinliğini kaybetmesi nedeniyle yaşamın sona ermesi, eksitus, mors.

Anemic : Kansız. Durgun. Anemik. Güçsüz. Beti benzi atmış. Sönük. Mecalsiz. Kansız, soluk, anemiyle belirgin, anemiden etkilenen veya anemiye ait olan. Beti benzi kaçmış. Şevksiz.

Departure : Sapma. Yola çıkma. Kalkış. Kıpırdatma. Değişiklik. Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi. Feragat. İnhiraf. Başlangıç.

Giggled : Kıkırdamak. Fıkırdamak. Kıkır kıkır gülmek.

Capital : Sermaye. Önde gelen. Üretim olaylarına dayanak olan para. Kar. Kusursuz. Önemli. Kapital. Baş. Çıkar.

 

Apathetical : Duygusuz. Soğuk. Hissiz. İlgisiz. Kayıtsız.

Dying synonyms : life time, dyings, titre, bitter end, departing this life, done for, titer, deadliest, giggling, bloodless, demised, passing, titter, be dying, dead, chuckle, lifespan, lifetime, arid, chortling, deadpans, deader, demising, apathetic, deadpanned, terminal, demises, end, ending, passing away, abiotic, abiosis, decease.

Dying zıt anlamlı kelimeler, Dying kelime anlamı

Nascent : Başlangıç. Nasent. Yeni doğmuş. Vücuda gelmiş. Oluşmaya başlayan. Açığa çıkan. Yeni oluşan. Olgunlaşmamış. Doğan. Gelişmeye başlayan.

Middle : Ortadaki. Bel. Ara. Orta yer. Göbek adı. Vasat. Orta. Görünçlüğün ortasında yer alan bölüm; ortaya düşen yerler. Vasati. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır.

Beginning : Menşe. Kaynak. Başlangıç çekidi. Başlangıç noktası. Köken. Milad. Başlama. Esas. İptida. Neşet.

Dying antonyms : birth.

Dying ingilizce tanımı, definition of Dying

Dying kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Passage from life to death. Perishable. The act of expiring. Mortal. As, dying bodies. Destined to death. In the act of dying. Loss of life.