Cansız nedir, Cansız ne demek

Cansız; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.

"Cansız" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Nil'in deminden beri avucumun içinde cansız duran eli kımıldadı, parmaklarımı sıkıyor." - R. H. Karay
  • "Bu yıl buğday piyasası biraz cansız."
  • "Cansız bir anlatış."
  • "Cansız bir kuş."

Yerel Türkçe anlamı:

Sıska, zayıf, cılız.

Osmanlıca Cansız ne demek? Cansız Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

camid

Cansız anlamı, tanımı:

Cansız düşmek : Hastalık veya yorgunluk yüzünden bitkin bir duruma gelmek.

Cansız hedef : İnsan ve hayvan dışında ateş etmek için seçilen hedef.

Kansız cansız : Kanı az olan, zayıf, bitkin (kimse).

Cansızlaşma : Cansızlaşmak işi.

Cansızlaşmak : Cansız duruma gelmek.

Cansızlaştırma : Cansızlaştırmak işi.

Cansızlaştırmak : Bir dişin canlı dokusunu yok etmek. Cansız duruma getirmek.

Cansızlık : Hareketsizlik. Cansız olma durumu.

Canlı : Canlı yayın. Canı olan, diri, yaşayan. Hareketli, hayat dolu, dinamik bir biçimde. Yaşayıp yer değiştirebilen yaratık, hayvan. Güçlü, etkili. Dikkat çekici, göz alıcı, parlak (renk), ateş parçası. Hareketli, hayat dolu, dinamik.

 

Camit : Cansız. Donmuş.

Güçsüz : Gücü olmayan, âciz.

Mecalsiz : Güçsüz, kuvvetsiz, dermansız, takatsiz.

Biçim : Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Biçme işi. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Tarz. Herhangi bir şeyin benzeri. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl.

Uyandırma : Uyandırmak işi. Anıları zihinde yeniden canlandırma.

Sönük : Parlaklığı, hızı az veya azalmış olan, etkisiz, zayıf. Sönmüş olan. Göze çarpmayan, dikkat çekmeyen, silik.

Ölmüş : Olgunlaşmış, ergin.

Bir : Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Sadece. Aynı, benzer. Tek. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Eş, aynı, bir boyda. Bu sayı kadar olan. Bir kez. Ancak, yalnız. Sayıların ilki. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Beraber.

İlgi : Dikkati öncelikle belirli bir şey üzerinde toplama eğilimi. Belirli bir olay veya etkinliğe yakınlık duyma, ondan hoşlanma ve ona öncelik tanıma. Kimyasal şartlar eş veya birbirine çok yakın olduğunda ögelerin birbirleriyle birleşmede gösterdiği seçicilik. İki şey arasında bulunan herhangi bir bağlılık, ilişki, alaka, taalluk, aidiyet.

Durgun : Neşesiz, keyifsiz, sessiz. Sakin. Canlı olmayan, sönük, hareketsiz.

Cansız at : Bisiklet.

Cansız ders gereçleri : Öğretimde kullanılan ve canlı varlıklar dışında kalan kitap, harita vb. gereçlerin tümüne verilen ad.

 

Cansız doğa : (Resim) (İtal. natura morta'dan Fr. ya geçmiştir) Meyve ve eşya gibi devimsiz şeylerin resimlerine verilen ad.

Cansızat : Bisiklet.

Cansızca : Cansız bir biçimde, cansızcasına.

Cansızcasına : Cansızca.

Cansızlaşabilme : Cansızlaşabilmek işi.

Cansızlaşabilmek : Cansızlaşma olasılığı bulunmak.

Cansızlaştırılma : Cansızlaştırılmak işi.

Cansızlaştırılmak : Cansız duruma getirilmek.

Cansız ile ilgili Cümleler

  • Ceset cansızdır.
  • Onun arkadaşlarının hepsi vücut yastığıydılar,ve onunkilerinin hepsi oyuncak bebektiler;böylece bir ölüyü canlandırmaya olan düşkünlüklerine yapıştılar.Fakat onların cansız nesne olmamalarından fakat kompleks duyguları olan insanlardan dolayı onların ilişkileri bazen gergindi.
  • Onların cansız olduklarını düşünüyor musun?

Diğer dillerde Cansız anlamı nedir?

İngilizce'de Cansız ne demek? : adj. lifeless, weak, inanimate, colorless, toneless, soulless, bloodless, heartless, listless, sluggish, apathetic, apathetical, dead, dead pan, dying, exanimate, feckless, flagging, lackadaisical, lackluster, lacklustre [Brit.], languid, poky, sapless

Fransızca'da Cansız : inanimé/e, sans vie, débile, atone, exsangue, éteint/e, languissant/e, lâche, mollasse, mou/molle, veule, traînant/e

Almanca'da Cansız : adj. anorganisch, atemlos, ausdruckslos, energielos, leblos, schwunglos, seelenlos, tatenlos, temperamentlos, tot, trocken, unbelebt, unbeseelt, weichlich, wesenlos

Rusça'da Cansız : adj. бездыханный, безжизненный, неживой, неодушевленный, мертвый, дохлый, слабый, вялый, апатичный, застойный, тусклый, мертвенный