Fairytale türkçesi Fairytale nedir

  • Masal.
  • Diğerlerini kandırmak için yaratılan hayali veya inanılmaz hikaye.
  • Fantastik güçler ve varlıklar içeren öykü (periler, cadılar, vb.).
  • Peri masalı.

Fairytale ile ilgili cümleler

English: Ali doesn't know the difference between a fable and a fairytale.
Turkish: Ali bir fabl ve bir masal arasındaki farkı bilmiyor.

English: It was like a fairytale.
Turkish: O bir peri masalı gibiydi.

Fairytale ingilizcede ne demek, Fairytale nerede nasıl kullanılır?

Fairy floss : Pamuk şekeri. Pamuk şeker. Pamuklu şeker.

Fairy godmother : İyilik perisi. İyilik meleği. Masal perisi.

Fairy light : Küçük süsleme ışıkları.

Fairy lights : Küçük dekoratif ışıklandırmalar. Küçük süsleme ışıkları. (ingiliz ingilizcesi) yılbaşı ışıkları.

Fairy like : Peri gibi.

Fairydom : Periler.

Fairy tale comedy : Peri oyunu biçiminin kapsamına giren, cinler, periler içinde geçen ve çevre olarak bir düş dünyasını ele alan komedya. Peri komedyası.

Fairy scene : Halk efsaneleri ile peri masallarının olağandışı dünyasını, göz kamaştırıcı ve büyüleyici donatımla sağlayan, gerçekliği yansıtmaya yönelik imgesel öğelerle bezenmiş oyun biçimi. Peri oyunu.

Fairy tail : Uydurma. Efsane. Palavra. Peri masalı.

Fairy : Peri gibi. Peri oyunu. Teksas eyaletinde şehir. Halk efsaneleri ile peri masallarının olağandışı dünyasını, göz kamaştırıcı ve büyüleyici donatımla sağlayan, gerçekliği yansıtmaya yönelik imgesel öğelerle bezenmiş oyun biçimi. Peri. Nonoş. Perilere ait. Yalan. İbne. Çocuk.

 

İngilizce Fairytale Türkçe anlamı, Fairytale eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Fairytale ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Fairy tale : Kuyruklu yalan. Önceleri yoksul ve umutsuz bir durumda iken, doğaüstü güçlerin yardımıyla mutluluğa ve iyi günlere erişen genellikle bir genç kız ya da delikanlının çevresinde oluşan olayları kapsayan güldürüsü az masal türü.

Fib : Küçük yalan. Küçük yalan söylemek. Palavra. Atmak. (yalan) atmak. Zararsız yalan. Beyaz yalan. Uydurmak. Küçük ve önemsiz yalan. Uydurma.

Narrative : Rivayet. Anlatı. Hikaye türünden. Hikaye tarzında. Hikaye anlatma. Fıkra. Rivayet birleşik zamanı. Öykülü. Hikaye.

Song and dance : Yaygara. Uzun uzadıya yapılan açıklama veya bahane. Şamata. Gereksiz bir şekilde ve zamanda sergilenen.

Fabling : Hikaye. Fabl. Uydurmasyon. Efsane. Boş laf etmek. Meşhur. Öykü. Yalan.

Fable : Efsane. Hayvan masalı. Uydurmasyon. Kıssa. Söylence. Yalan. Fabl. Öykünce. Boş laf etmek.

Fish story : Balıkçı masalı. Hikaye. Balıkçı hikayesi. Palavra. Kuyruklu yalan.

Tarradiddle : Zararsız yalan. Kaçamaklı söz. Aptal numarası yapma. Uydurma. Zırva. Boş laf. Beyaz yalan. İpe sapa gelmez şey. Saçmalık. Saçma sapan.

Myth : Mitos. Uydurma şey. Tarih öncesi tanrıların yaşamları ve kahramanların serüvenleri yoluyla bir toplumun inançlarını, duygularını, eğilimlerini ve düşünce dizgesini yansıtan olağanüstü öykü. Tarih öncesi tanrıların yaşamlarını ve kahramanların serüvenlerini anlatan ve bir toplumun inançlarını, duygularını, eğilimlerini dolayısıyla yansıtan efsane. Hayali kimse veya şey. Kuşaktan kuşağa sözlü olarak iletilen dinsel ya da doğaüstü nitelikli öykü. 2-dinsel uygulayımların, toplumsal ya da doğal olayların yapıntısal biçimde açıklanması. Tarih, tiyatro, sosyoloji alanlarında kullanılır. Söylen. Evrende daha önce varolduğu sanılan canlı ve cansız, tüm çevresini ilgilendiren olayların kaynak, neden ve özelliklerini, çoğunlukla tanrısal görünümler içinde açıklayan anlatı türü. bk. söylenbilim, doğa söyleni, yaşam söyleni, toplumsal söylen, karşılaştırmalı söylenbilim. krş. söylence, öykünce, öykü, öykülem.

 

Fairy tail : Palavra. Efsane. Uydurma.

Fairytale synonyms : fiction, cock and bull story, taradiddle, reded, folk tale, story, narration, fables, gestes, tale, rede, fictions, geste, fairy story, legend.