Doru nedir, Doru ne demek

Doru; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.

Yerel Türkçe anlamı:

Doğru.

Doğru, gerçek sahih

Bir at cinsi // besle kırı, bin doruya

Çam, ardıç, katran, köknar fidanı

Doğru.

"Sağa sola bakmadan” anlamına

Birdenbire, ansızın.

Tepe, en yüksek yer, uç

Diğer sözlük anlamları:

[Bakınız: doruk]

Doru isminin anlamı, Doru ne demek:

Erkek ismi olarak; Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara olan at. Doruk.

Osmanlıca Doru ne demek? Doru Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

doru

Doru anlamı, kısaca tanımı:

Yağız doru : Kızıla çalan siyah tüyleri olan (at).

Kestane dorusu : Bu renkte olan (at). Açık kahverengi.

Doruk : Heyecan, sevinç, coşku vb. duygularda ulaşılan en üst nokta. Dağ, ağaç vb. yüksek şeylerin tepesi, en yüksek yeri, zirve, şahika. En üstün başarı düzeyi.

Doruk çizgisi : Yüksek dağlarda, doruk uçlarını birbirine bağlayan ve bitişik iki aklanı ayıran sınır.

Doruk dal : Aşıdan gelişen sürgünün dik uzaması ile oluşan ve ağacın gövdesini meydana getiren dal.

Doruk noktası : Halk oyunlarının kurgusuyla seyircinin beklenti ve heyecan noktalarının en üst düzeye ulaştığı an. Bir gelişmede gelinen en önemli, heyecanlı veya etkili durum.

 

Doruk toplantısı : Devlet katındaki en yetkili kişilerin bir araya gelerek yaptıkları görüşme, zirve toplantısı.

Doruklama : Doruklamak işi. Tepeleme.

Doruklamak : Bir kabı tepeleme doldurmak.

Dorum : Deve yavrusu.

Atın dorusu yiğidin delisi : "atın doru renkli olanı, kişinin ise gözünü budaktan esirgemeyeni makbuldür" anlamında kullanılan bir söz.

Din doruğu : Dağın en yüksek yeri.

Dip doruk : Baştan aşağı, dipten tepeye kadar.

Gövde : Hayvanlarda baş, ayak ve kuyruktan geri kalan bölüm. Ağaç ve bitkilerin dallarının dışında kalan ana bölümü. Bir şeyin asıl bölümü. Kesilmiş hayvanın, sakatatı alındıktan sonraki durumu. Ad ve fiil köklerinden yapım ekleriyle türetilmiş kelime. İnsan bedeninde baş, kol ve bacaklar dışında kalan bölüm.

Kızıl : Aşırı derecede olan. Genellikle küçük yaşlarda görülen, bulaşıcı, yüksek ateşli, kırmızı renkte geniş lekeler döktüren, kuluçka dönemi üç dört gün süren tehlikeli hastalık. Altın. Bu renkte olan. Komünist. Parlak kırmızı renk.

Ayak : Basamak. Vücudun belden aşağı bölümü. Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri. Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut. Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri. Göl ayağı. Altılı ganyanda yer alan her bir koşu. Bacak. Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta. Halk edebiyatında uyak. Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste. Futun küpü alınarak hesaplanan değer.

 

Yele : Balıklarda sırt yüzgeci. At, aslan vb. hayvanların ensesinde veya boynunda bulunan uzun kıllar.

Renkli : Beyaz dışında başka rengi veya renkleri olan. Kendine özgü, ilginç, çarpıcı nitelikleri olan (kimse). Neşeli, canlı, ilgi çekici. Doğadaki renkleri olduğu gibi görüntüye aktarmayı gözeten film.

Yağız : Esmer. Yiğit. Doru.

Doru don : Atlarda bedeni örten kılların rengi açık kahverengi-kırmızı fakat yele, kuyruk ve bacakların alt kısımlarının siyah renkte olması.

Doruca : Erzincan kenti, Oğuz nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri. Erzurum ili, Göksu bucağına bağlı bir bölge.

Dorucak : Kilis ilinde, Musabeyli ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri. Şanlıurfa şehrinde, Birecik ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.

Dorucaşahinci : Bartın kenti, Ulus ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir bölge.

Doruç : Şanlıurfa şehrinde, Harran belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Dorug : Tepe, en yüksek yer, uç

Doruh : Çok sert. Tepe, en yüksek yer, uç Çam, ardıç, katran, köknar fidanı

Doruhluh : Genellikle çam, köknar, ardıç fidanlarından meydana gelen orman, fidanlık.

Doruk çizeği : (coğrafya)

Doruk değeri : Bir sıklık dağılımında en çok yinelenen değer.

Doru ile ilgili Cümleler

  • Doruğa tırmanman zordur.
  • Doruk noktasında, Mustafa Mary'ye tokat attı.
  • Otomobil üretimi doruğa ulaştı.
  • Heyecan doruk noktasına ulaştı.
  • Fiyatlar on üç yılın doruk noktasına çıktı.
  • İşin dorusu iflas kaçınılmaz.

Diğer dillerde Doru anlamı nedir?

İngilizce'de Doru ne demek? : adj. bay, sorrel

n. chestnut

Fransızca'da Doru : bai/e

Almanca'da Doru : adj. rotbraun

Rusça'da Doru : adj. гнедой, саврасый