Göbe nedir, Göbe ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Yağda ya da saçta pişirilen sulu hamurdan yapılmış yağlı ya da yağsız ekmek.

Göbe ile ilgili Cümleler

  • “Meclisten geçirinceye kadar göbeğim çatlamıştı.”
  • Bak, bir çiçek dövmesi yaptırdım. İşte, göbeğimin üzerinde.
  • Göbek adım yok.
  • O bir göbek dansçısı.
  • Jale göbek dansında çok iyidir.
  • “Şimdi gördüğü kişi, ellisinin üstünde, göbek bağlamış, metal gözlük çerçeveli biriydi.”
  • Kimin göbek adının Mustafa olduğunu tahmin et.
  • Belediye Konağı şehrin göbeğinde.
  • Tom'un kocaman bir göbeği var.
  • “Benim oğlanın göbeği çıkıyormuş da biraz, her sabah koşu yapıyor, dedi.”
  • Benim göbek adım Mustafa değil.
  • Onun göbeği bana Japonya'dan gelen düz ve güzel kartpostalları hatırlatıyor.
  • Göbek adının Mustafa olduğunu düşünüyordum.
  • “Dolmuştan inince bir yandan saatine bakar, bir yandan da göbek atarmış, daha bir saat var, diye.”
  • “Göbeğini eritmek için her sabah sıcakta, tozda koşu yapan delikanlıyı düşünüyorum.”
  • Koala ayılarının neden göbeği yok?
  • “Dillere destan olan oturak âlemlerinde göbeği atan, erkek değil, kadındır.”
  • Tom'un göbek adı nedir?

Göbe ile ilgili Atasözü veya Deyim

göbeği biriyle bağlı (veya beraber kesilmiş) : her zaman birlikte bulunan, birbirinden ayrılmayan kimseler için kullanılan bir söz.

 

göbeği çatlamak : birçok güçlüğü yenmek için çok uğraşmak.

göbeği çıkmak : şişmanlamak.

göbeği düşmek : göbek deliğinin kapanmamasından fıtık oluşmak.

göbeği sokakta kesilmiş : evde durmayıp hep sokaklarda gezen, sürtük.

göbeğini eritmek : zayıflamak.

göbeğini kesmek : çocuğun göbeğiyle etene arasındaki damar örgüsünü kesmek Mecaz anlamı birini çok eskiden beri tanımak, bilmek.

göbek atmak : karnını hareket ettirerek oynamak Mecaz anlamı çok sevinmek.

göbek bağlamak (veya salıvermek) : şişmanlayarak karnı büyümek, göbeklenmek.

göbek çalkamak (veya çalkalamak) : göbeğini sağa sola hareket ettirerek oynamak.

kendi göbeğini kendi kesmek : gereksinim duyduğu yardım, başkalarınca esirgendiğinde işini kendi görmek.

Göbe anlamı, kısaca tanımı

Çadır göbeği : Çadırın tepesinde direğin geçmesine yarayan yuvarlak delikli tahta

Çim göbek : Yarışlığın ortasındaki oval biçimde çim ekili alan. Boyu 500 m. olan yarış yerlerinde, bu çimlik futbol alanı olarak kullanılır.

Dalak göbeği : Dalağın viseral yüzünde damarların girip çıktığı çukurluk, hilus lienis.

Ebelek göbelek etmek : Saçma sapan konuşmak.

Fos göbelek : Yenmeyen mantar.

Geyik göbeği : Dağlarda biten boz renkli, ortası mor bir çeşit çiçek.

Göbe eti : Yeni doğan çocukların göbeği düşünce hayır için kesilen hayvan.

Göbeç : Kısa boylu, şişman, göbekli.

Göbedde : Su basmayan tarla.

Göbede : Hamur tatlısı. (Ahırlıkuyu Haymana Ankara).

Göbedek : Yeni doğan kuzu için çobanın kuzu sahibinden aldığı bahşiş. Ortası boydan boya delik, üzerine iplik sarılan ağaç makara: Göbedeğin deliği kecefeyi tutmaz oldu. Lohusa ziyaretine gidildiğinde ikram edilen yiyecekler.

 

Göbeg : Göbek.

Göbeği beraber : Kardeş. İkiz (kardeş).

Göbeği kudurmak : Soyu bozulmak.

Göbeği yerine gelmek : Yüreği, kalbi sakinleşmek, sükûnet bulmak.

Göbeği yıldız görme : Karakucak ve yağlı güreşte kucağa alınan güreşçinin göbeğinin göğe bakar duruma getirilmesi; bu duruma getirilen güreşçi yenik sayılır.

Göbek anası : Çocuk doğurtan, ebe.

Göbek atardamarı : Anne karnında yavruya kan taşımakla görevli olan, doğumdan sonra son kısmı tıkanan ve lig. teres vesicae hâlinde sidik torbasının yan bandını oluşturan ve atgillerde a. pudenda interna'dan, diğerlerinde a. iliaca interna'dan çıkan atardamar, arterya umbilikalis.

Göbek burmak : Mide sancılanmak.

Göbek burusu : Mide sancısı, karın ağrısı.

Göbek büyüğü : Mezar höyüğü.

Göbek çivisi : Araba çivisi.

Göbek elması : Bir çeşit elma.

Göbek fıtkı : Periton ve deride bir lezyon olmaksızın karın içindeki bağırsak, omentum gibi organların göbek deliğinden geçerek deri altında toplanması, umbilikal fıtık, omfalosel.

Göbek halkası : Fetüste linea alba üzerinde göbek kordonunun geçmesine yarayan ve doğumdan sonra yerinde göbek çukuru oluşan delik, anulus umbilikalis.

Göbek karbonu : Göbeğin bileşimindeki karbon.

Göbek karbonu niceliği : Göbeğin bileşimindeki karbonun niceliği.

Göbek kordonu : Anne karnında anneyle yavrunun irtibatını sağlayan ve bünyesinde a. ve v. umbilicalis, allantois ve Meckel divertikülü'ünü barındıran yapı, göbek bağı, funikulus umbilikalis.

Göbek noktası : Birim teğet yöneyleri üzerindeki düzgen eğriliği durgan olan nokta.

Göbek oyunu : Cinsel birleşme sırasında yapılan bedensel devinimleri belirtme amacını güden, yalnız kadınlarca oynanan halk oyunu türü. bk. oyun. karşılığı benzetimsel büyü.

Göbek sertliği : Metal parçaların göbek bölümlerindeki sertlik değeri.

Göbek yan çemberi : Tekerleğin madensel göbeğini tutan, madenden yapılmış yüzük.

Göbek yavru : Kağnı tekerinin ağaç ekseni.

Göbekhalkası : Kağnı tekerinin ortasındaki demir çember. (Yenikent Aksaray Niğde).

Göbekketesi : Kağnı ve arabalarda göbeği dağılmaktan koruyan demir çember. (Yukarıkaşıkara Yalvaç Isparta).

Göbeklenme : Göbeklenmek işi.

Göbekli domuz : Çift parmaklılar (Artiodactyla) takımının, pekarigiller (Tayassuidae) familyasından, 90 cm kadar uzunlukta, Amerika'da yaşayan bir tür. Pekari. (karşılık: pekari, Dicotyles tajacu) Çift-parmaklılar (Artiodactyla) takımının pekarigiller (Tayassuidae) familyasından bir memeli türü. Uzunluğu 90 cm. Külrengi-kara olup boynunda ak yakası vardır. Amerikada yaşar.

Göbekli kavşak : Taşıt gidiş ve gelişlerinin yalnız bir yönde ve aynı düzeyde, özekteki bir adacığın çevresinde yer aldığı yol kavşağı.

Göbekli kömür : Ekseninden delinmiş ve deliğe, ışık yayını durultmak ya da yeğinliğini artırmak amacıyla, özel bir maddeyle kömür karışımı doldurulmuş kömür.

Göbeklice : Biraz göbekli.

Göbekören : Erzurum ili, Çat belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Sivas kenti, Yazyurdu bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Göbeksiz : Göbeği olmayan.

Göbektaşı : (Mimarlık) Türk hamamlarının sıcaklıklarında, üzerine uzanıp terlemek için yapılmış altından ısıtılan, tabandan yarım metre kadar yükseklikteki set. Araba tekerlerinin göbeğine takılan demir halka. (Eskil Aksaray Niğde).

Göbekten atmak : Herhangi bir işi yapmaya heves etmek.

Göbele : Piç. Uzun müddet sürülmemiş tarla. Hizmetçi.

Göbeleyh : Yenilen bir çeşit mantar.

Göbelle : Yeni doğmuş kuzu. Zekâsı az gelişmiş olan, budala. Çok zayıf ve güçsüz, cılız. Herhangi bir bitkinin göbeğinden çıkan sürgünü ve çiçeği. Tohumluk küçük soğan, arpacık soğanı.

Göbeller : İzmir şehri, Kozak bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

Göbelli : Adana ilinde, Feke ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Göben : Mahalle çocukları. Yırtık, giyilmeyecek durumda olan elbise.

Göbent : Havuttan devenin göğsüne inen ip. Ölüm ya da sevinç nedeniyle verilen ziyafet, toy, şölen.

Göbermek : Gebermek, ölmek.

Göbersik : Kullanılmış küçük sabun.

Göbert : Külde pişmiş elma. Meyvenin kurutulurken yaşlıktan çıkıp da kurumağa yüz tutmuş durumu. Akarsu ya-taklarmdaki derin, derince yerler.

Göbertlen : Orman ya da çalılık kesilerek açılan tarla.

Göbeş : Kısa boylu, şişman, göbekli.

Göbet : Lohusa ziyaretine gidildiğinde ikram edilen yiyecekler. Akarsu yataklarındaki derin, derince yerler. 2.. Burgaç, su çevrisi. Suyu biriktirmek için önüne yapılan set, büğet. Yapma gölcük. Çökük, göçük alan. Orman ya da çalılık kesilerek açılan tarla. Basık, kapalı az ışık alan yer. Kısa boylu, şişman, göbekli.

Göbette : Orman ya da çalılık kesilerek açılan tarla. Taşlık alanlar arasındaki birkaç metre karelik toprak parçası. Su basmayan tarla.

Göbez : Kısa (boy için). Köpek yavrusu.

Gök göbelek : Ham, olmamış şey.

Gün göbeği : Güneş.

Kanatlılarda göbek yangısı : Sarı kese enfeksiyonu.

Koyun göbeği : Bir çeşit mantar.

Tekyönlü kavrama göbeği : Tekyönlü kavramanın, kavrama öğelerini taşıyan orta bölümü.

Üreteç göbeği : Doğru akım üretecinin, dönen, üzeri sargılı orta bölümü.

Yidi göbek : En eskiye dek giden soy sop.

Yönelteç göbeği : Yönelteci yönelteç dingiline bağlayan orta bölüm.

Akciğer göbeği : Akciğerin, iç yan yüzünün hemen arkasında bronş, sinir ve damarların girip çıktığı yer.

Ayva göbekli : Göbeği çukur olan (kimse).

Göbek : İnsan ve memeli hayvanlarda göbek bağının düşmesinden sonra karnın ortasında bulunan çukurluk. Kağnı tekerleğinin ortası, araba tekerleğinin dingil geçen yeri. Bazı sebze ve meyvelerin orta kısmı. Hızı azaltarak trafiği yönetmek amacıyla bir kavşağın girişine yerleştirilen çember veya üçgen biçimindeki ada. Kilitleme sistemlerinde, anahtar dişlerinin tam olarak birbirine oturduğu pirinç yuva. Bahçe, halı, tavan, tepsi vb. süslü şeylerin ortalarındaki biçim. Ön ve arka tekerlerin ortasına oturtulmuş mil üzerinde dönen ve teker tellerinin takılmasına yarayan parça. Değirmen taşının ortası. Dölütte, yumurtanın dölüt dışında kalan bölümlerle ilişkisini sağlayan organların çıktığı yer. Kuşak, nesil, batın. Şehir, ülke vb.nin orta kısmı. Yağ bağlamış şişman karın.

Göbek adı : Yeni doğan çocuğun göbeği kesilirken konulan ad.

Göbek bağı : Yeni doğan çocuğun göbeği kesildikten sonra kan gelmemesi için geri kalan damar örgüsüne bağladıkları bağ. Yakın ilişki. Gebelik döneminde anne ile bebeği arasında beslenmeyi sağlayan bağ, kordon. Bir bitkide yumurtacığı yumurtalığın etenesine bağlayan kordon.

Göbek dansı : Genellikle göbek ve kalça sallamak veya kıvırmakla yapılmış olan dans.

Göbek havası : Sanat değeri olmayan, hafif, eğlenmek amacıyla çalınan veya söylenen oyun havaları. Çok eğlenceli durum.

Göbek odunu : Ağaç gövdesinin diğer bölümlerine göre farklı özellik gösteren iç odun bölümü.

Göbek otu : Yaprakları etli, otsu bir bitki (Umbilicus pendulinus).

Göbek taşı : Hamamlarda, terlemek için üzerine uzanılan ve alttan ısıtılan geniş mermer seki.

Göbeklenmek : Karnı yağlanıp şişmanlamak. Marul, lahana yaprakları büyüyüp sıklaşmak.

Göbekli : Karnı yağlanıp şişmanlamış. Yaprakları büyüyüp sıklaşmış (marul, lahana).

Göbel : Kimsesiz, başıboş çocuk. Sınırları ayırmak için tarla kenarlarında yapılmış olan toprak tepecikler. Yaramaz çocuk.

Göbelek : Rengi siyah beyaz veya bej beyaz olan, kurutulabilen, yenebilen bir tür şapkalı mantar.

Göbelez : Köpek yavrusu.

İç göbek : Çiçeklerin dişi organında yumurtacık ile kabuğu arasındaki bağ.

Yedi göbek : Bir soyun bilinen en büyüğü. Bütün soy sop, yedi cet.

Diğer dillerde Gowerhemoglobini anlamı nedir?

İngilizce'de Gowerhemoglobini ne demek ? : gower hemoglobin