Gaze nedir, Gaze ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Acun, evren, âlem.

Gaze ile ilgili Cümleler

  • Gazete okurken gözlük takma alışkanlığı var.
  • “Karagözcünün makamlar arası dolaşması, şarkı ve gazel okuması lazımdı.”
  • Babamın biriktirdiği 30 yıllık gazeteleri keşfettim.
  • Onlar gazeteciye bir röportaj verdiler.
  • Gazetede okuduğun her şeye inanamazsın.
  • Gazetedeki bir duyuru vasıtasıyla kaybolan köpeğimi buldum.
  • O bir gazete satın aldı.
  • Gazetelerimizin geri dönüşümünü sağlamaya başladık.
  • “Sonra makinelerin gemiyi sarsan temposuna uyarak yanık bir gazel tuttururdu.”
  • Gazeteci misin?
  • Senin dilinde yayınlanan gazete var mı?
  • Burak Tuğba'nın ölümünü gazetede öğrendi.
  • Ali bir delikanlı iken gazeteler dağıtarak para kazandı.
  • Gazete okurken gözlük takmayı prensip edinmiştir.
  • Gazeteye evimin satılık olduğunu söyleyen bir reklam koydum.

Gaze ile ilgili Atasözü veya Deyim

düşman düşmana gazel (veya yasin) okumaz : “düşmandan ancak kötülük beklenir” anlamında kullanılan bir söz.

gazel okumak : gazel söylemek Mecaz anlamı oyalamak veya kandırmak üzere boş sözler söylemek.

gazel tutturmak : yüksek sesle şarkı veya türkü söylemek.

hariçten gazel okumak (veya atmak) : bir konuyu iyice bilmeden üzerinde görüş ve düşünce ileri sürmek bir konuşmaya yersiz ve zamansız katılmak.

 

Gaze anlamı, tanımı

Gazebi : Tırpan

Gazebo : Görüş sahası geniş olan balkon.

Gazeçe : Kısa ceket, cepken.

Gazeke : Kısa ceket, cepken. İşlemeli yelek. Yakası açık, kısa etekli, kollu ve kenarları sırma işlemeli kadın giysisi. (Celiktaş Yalvaç Isparta).

Gazekiye : Mintan.

Gazel tavuğu : Çulluk.

Gazel tazısı : İran tazısı.

Gazelimsi : Gazeli andıran, gazele benzeyen, gazel gibi.

Gazella bennetti : [Bakınız: Hint ceylânı]. [Bakınız: Hind ceylânı].

Gazellenme : Gazellenmek işi veya durumu.

Gazeller : Muğla şehri, merkez ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Gazellidere : Balıkesir şehrinde, Dursunbey ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

Gazeluşağı : Hatay şehri, Hassa ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Gazelyakup : Kütahya ilinde, Tavşanlı ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.

Gazep : Çok yaramaz: Gazepliğin sırası değil. Çapkın kişi.

Gazet : Gazete.

Gazete sopası : Gazeteleri katlama yerlerinden kıstırarak tutan, dağılmalarını önleyen ve gazeteliğe yerleştirilmelerini kolaylaştıran uzun tahta kıskaç.

Gazete tiyatrosu : Kısa, etkileyici sahnelerle günlük olayları eleştiren ve toplumsal sorunlara değinen gösteri türü. bk. canlı gazete.

Gazeteci söyleşmesi : Hacivat ile Karagöz arasında geçen, biraz gazetecileri eleştiren yarışmalı konuşma.

Gazevi : Büyük zembil.

Gazeyağı : Taze iken yenen, çay kenarlarında yetişen bir ot. Araba çatalı.

Perde gazeli : Gölge oyununda Karagöz görünmeden önce Hacivat'ın söylediği gazel. Karagöz oyunu başlamadan önce Hacivat'ın söylediği gazel. Karagöz oyunu başlamadan yapılan gösterilerde, Hacivat'ın söylediği gazel.

 

Süreli resmi yapım iyeliği gazetesi : Her ülkenin belirli zamanlarda çıkarması Paris Birliği Anlaşması'nda öngörülen gazete. Türkiye'de bu amaçla yayınlanan üç aylık gazete.

Yaprak gazeli : Yaprak kurusu.

Akşam gazetesi : Baskısı öğleden sonra, özellikle akşama doğru yapılmış olan gazete.

Ayaklı gazete : Olaylardan herkesten önce haberi olup yayan kimse.

Bayram gazetesi : Dinî bayram günlerinde Gazeteciler Cemiyeti tarafından yayımlanan özel gazete.

Duvar gazetesi : Duvara asılan, çoğunlukla elle, yazı makinesi veya bilgisayar ile yazılan okul veya dernek gazetesi.

Fısıltı gazetesi : Toplumu ilgilendiren bir konu ile ilgili dedikodu.

Gazeki : Cepken altına giyilen kolsuz bir tür giysi.

Gazel : Divan edebiyatında 5-10 beyit arasında değişen, ilk beytinin dizeleri birbiriyle, sonraki beyitlerinin ikinci dizeleri birinci beyitle uyaklı, genel olarak lirik konularda yazılan nazım biçimi. Klasik Türk müziğinde belli bir kurala bağlı olmadan bir kişi tarafından sazlardan birinin eşliğinde söylenen, söyleyenin ses gücünü göstermesine de olanak veren müzik eseri. Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı.

Gazel damarı : Şah damarı.

Gazelhan : Gazel okuyan, gazel söyleyen kimse.

Gazelhanlık : Gazelhanın yaptığı iş.

Gazeliyat : Bir şairin divanında bulunan gazeller bölümü.

Gazellenmek : Ağaç yapraklarını dökmek. Yaprak sararıp kurumak.

Gazete : Politika, ekonomi, kültür ve daha başka konularda haber ve bilgi vermek için yorumlu veya yorumsuz, her gün veya belirli zaman aralıklarıyla çıkarılan yayın. Bu yayının yönetildiği, hazırlandığı, basıldığı yer.

Gazeteci : Gazete yayımlayan kimse. Gazete satan kimse. Gazeteye yazı yazmayı, haber toplayıp vermeyi veya gazetenin yazı işlerinde çalışmayı iş edinen kimse.

Gazetecilik : Gazetecinin yaptığı iş.

Gazetelik : Gazete koymaya yarar küçük çatkı. Gazeteye haber olarak yazılacak nitelikte olan.

Pandispanya gazetesi : Uydurulmuş hikâyeler, yalanlar.

Radyo gazetesi : Radyo aracılığıyla yayımlanan haber, yorum ve röportajların tümü.

Diğer dillerde Gazdüzenler meme anlamı nedir?

İngilizce'de Gazdüzenler meme ne demek ? : économiser jet