Havala nedir, Havala ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Sıkıntı: Aman beni havala bastı.

Düğünde son gün yapılan toplantı.

Duvak.

Havale.

Havala ile ilgili Cümleler

  • Garip bir ses duyduğumda uçak havalanmak üzereydi.
  • Havalar daha sıcak oluncaya kadar seyahatimi erteleyeceğim.
  • Uçak tam dokuzda havalandı.
  • Havalanı kapalıdır.
  • Havalanından şehir merkezine hangi demir yolu hattını kullanacağımı bana söyle lütfen.
  • Jet uçağı anında havalanır.
  • O, haberi duyduktan sonra mutluluktan havalara uçtu.
  • Havalar daha sıcak oluncaya kadar İskoçya seyahatimi erteleyeceğim.
  • Çocuk soğuk havalarda eldiven giyer.
  • “Buna pek sevinmişti, oğlum memur oldu diye havalara uçuyordu.”
  • Havalanmak zorundayım.
  • Havalanı otobüsü ne zaman kalkar?
  • Havalanacağım.
  • Benim Japon şiltemi haftada en az iki kez havalandırmaya çalışırım.

Havala ile ilgili Atasözü veya Deyim

havalara uçmak : çok sevinmek.

Havala kısaca anlamı, tanımı

Haval : Yemenileri kalıba çekmek, düzeltmek için kullanılan bir çeşit ağaç araç

Hava : Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı. Keyif, âlem. Müzik parçalarında tür. Durum, ortam, çevre, muhit, atmosfer, ambiyans. Esinti. Müzik aletlerinden çıkan ses perdesi. Canlılar üzerindeki etkisine göre hava yuvarının durumu. Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü. Gökyüzü. Çekicilik. Tarz, üslup. Görünüş, davranış, söz vb. için bir kimsenin durumunu belirten özellik. Sonuçsuz, anlamsız, boş (durum, davranış, söz). Çevreyi kuşatan boşluk.

 

Havala günü : Gelin geldikten sonraki ilk gün, duvak günü.

Havalacı : Bağ, bahçe ve tarlalara gelen suyu yöneten adam.

Havalak : Yukarı doğru, havaya doğru.

Havalamak : Yara cerahatlenmek, şişmek, azmak. [Bakınız: havakmak]. Sıtma hastalığından zayıflamak. Sıcağa dayanamamak.

Havalanabilme : Havalanabilmek işi.

Havalanabilmek : Havalanma imkânı veya olasılığı bulunmak.

Havalandırabilme : Havalandırabilmek işi.

Havalandırabilmek : Havalandırma imkânı veya olasılığı bulunmak.

Havalandırıcı : Kapalı bir yerin sürekli ve doğal olarak havalandırılmasını sağlayan alet veya düzen.

Havalandırılma : Havalandırılmak işi.

Havalandırma deliği : Motor gövdesi ile yağlık arasındaki boşluğu havalandırmaya yarayan delik.

Havalandırma dilimleri : Işıldaklarda ışığı göstermeden havalandırmayı sağlayan korunaklı delikler.

Havalandırma havuzu : Pissuya bol havanın karıştırıldığı havuz.

Havalandırma parenkiması : Geniş ve bol hücreler arası boşluklar içeren, gazları depo edip havalandırmayı sağlayan parenkima dokusu; bazı su bitkilerinin korteksinde bulunan hava depolayan doku. Erenkima.

Havalandırma penceresi : Havalandırmayı sağlamak için, pencerenin üst bölümünde bırakılan boşluğa takılan ve genellikle yatay yönde dönerek açılan küçük pencere.

Havalandırmacı : Havalandırma işini yapan görevli kimse.

Havalandırmalı : Havalandırması olan. Havalandırma cihazı bulunan.

 

Havalandırmalı yunakta nitrürleme : Çalkalanmayı sağlamak amacıyla, yunağa belirli ölçüde basınçlı hava püskürterek yapılan nitrürleme işlemi.

Havalandırılmak : Havalandırma işi yapılmak.

Havalandırma : Kapalı bir yerin havasını değiştirmek amacıyla dışarıdan temiz hava girişini veya çeşitli araçlarla hava akımını sağlama işlemi. Herhangi bir şeyi açık havada bir süre bırakma.

Havalandırmak : Kapalı bir yerin pencere ve kapılarını açarak havalanmasını sağlamak. Havaya kaldırmak.

Havalanma : Havalanmak işi.

Havalanmak : Temiz hava alması sağlanmak, havası değiştirilmek. Beğenilmeyen davranışlarda bulunmak. Yerinde oturamaz duruma gelmek. Bir şey hava akımıyla yer değiştirmek. Kibirli, gururlu, çalımlı davranışlarda bulunmak. Yerden ayrılıp göğe yükselmek.

Mutfak havalandırması : Mutfaklara yerleştirilen havalandırma sistemi.

Diğer dillerde Havaiık anlamı nedir?

İngilizce'de Havaiık ne demek ? : vent