Lay it on türkçesi Lay it on nedir

Lay it on ile ilgili cümleler

English: This part of the tune needs some real skill. It took me ages to learn how to play it on the piano.
Turkish: Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.

English: Lay it on the table.
Turkish: Onu masanın üzerine bırak.

Lay it on ingilizcede ne demek, Lay it on nerede nasıl kullanılır?

Lay : Sermek. Saldırmak. Mevki. Durum. Türkü. Kurmak (sofra). Konum. Örmek (tuğla). Kaymak. Koymak.

It : Onu. Bilişim. İlişki. İtalyan. Ona. Ebe (oyunlarda). Cinsel ilişki. O. Ebe (oyunda). Şahsiyet.

On : Hazır. Çakırkeyif. Makbul. Yönünde. De. Devrede. Civarında. Esnasında. Açık.

Lay it on thick : Çok pohpohlamak. Pireyi deve yapmak. Fazla övmek. Pohpohlamak. Göklere çıkarmak. Abartmak. Yalakalık yapmak. Övmek.

Lay it on thickly : Abartmak. Pohpohlamak. Yağ çekmek.

Take it on the chin : Katlanmak. Metanetle karşılamak. Sineye çekmek.

Get it on : Seks yapmak. Cinsel ilişki yaşamak. Cinsel ilişkiye girmek (kaba argo). İi pişirmek. Mercimeği fırına vermek. Cinsel ilişkiye girmek. Aşk yaşamak. Sevişmek. (karşı cinsi) götürmek. Aşk ilişkisi kurmak için çok çaba sarf etmek (birisiyle).

 

Hang it on me again : Söylediğinizi tekrar edin (örn.: duyamadım sizi, bana tekrar söyleyin ). Bir daha söyleyin. (argo) tekrar söyleyin.

Try it on : Sabrını taşırmak. Üstüne üstüne gitmek.

Take it on the road : Yanınızda taşıyın.

İngilizce Lay it on Türkçe anlamı, Lay it on eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Lay it on ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Adorn : Donamak. Ballandırmak. Donatmak. Süslemek. Bezemek. Tezyin etmek. Şişirmek. Güzelleştirmek. Renk katmak.

Adulating : Yaltaklanmak. Dalkavukluk etmek.

Flatter : Olduğundan güzel göstermek. Etek öpmek. Dalkavukluk etmek. Göklere çıkarmak. Normalden iyi göstermek (kendisini vb). Yağ yakmak. Gururunu okşamak. Kompliman yapmak. Yaltaklanmak.

Adulate : Dalkavukluk etmek. Aşırı derecede övmek. Yaltaklanmak.

Balloon : Zam yapmak. Küre. Balon gibi şişmek. Balon. Havadan atmak. Şişmek. Balon gibi olmak. Havadan atmak (top). Şişirmek.

Oil : Yağcılık yapmak. Yağ. Petrol. Uzun zincirli organik asitlerin gliserinle oluşturdukları sıvı ya da katı ester. sürtünmeyi azaltma görevi yapan çeşitli özdeklere verilen ad. Sıvı yağ. Yağlıboya. Zeytinyağı. Küspe. Kimya, madencilik alanlarında kullanılır. Yağlamak.

Butter up : Yağcılık etmek. Yağ yapmak. Yalakalanmak. Yağ çekmek. Dalkavukluk etmek. Çok methetmek. Yalakalık etmek. Yalakalık yapmak. Yağcılık yapmak.

Flattered : Göklere çıkarmak. Yağ yakmak. Olduğundan güzel göstermek. Gururu okşanmış. Övmek. Kompliman yapmak. Gururunu okşamak. Pohpohlanan. Pohpohlanmış.

Aggrandized : Güçlendirilmiş (ayrıca aggrandised). Çoğaltmak. Çoğaltılmış. Abartılmış. Büyütmek. Yüceltmek. Büyütülmüş. Artırmak.

 

Lay it on with a trowel : Methetmek. Fazla övmek. Ballandıra ballandıra anlatmak.

Lay it on synonyms : incenses, incensing, ballooned, incense, carry too far, color, adulated, aggrandizing, lay it on thick, aggrandised, cross the line, balloons, carry things too far, aggrandise, oversell, come it too strong, aggrandize, adulates, lay it on thickly, carry to excess, aggrandizes, flatters.