Look up türkçesi Look up nedir

  • Aramak.
  • Gelişmek.
  • Yoklamak.
  • Ziyaret etmek.
  • İyiye gitmek.
  • Üstün görmek.
  • Uğramak.
  • Saygı duymak.
  • Düzelmek.
  • Yukarıya bakmak.
  • Canlanmak.
  • Bakmak.
  • Sözlükte aramak.
  • Müracaat etmek.
  • Arayıp bulmak.

Look up ile ilgili cümleler

English: Do you look up to your parents?
Turkish: Ebeveynlerine saygı duyuyor musun?

English: He does not look up to his parents.
Turkish: Ailesine saygı duymaz.

English: Her friends look up to her.
Turkish: Arkadaşları ona saygı duyar.

English: A lot of people look up to you. Don't let them down.
Turkish: Birçok insan sizi örnek alıyor. Onları hayal kırıklığına uğratmayın.

English: All the students look up to him.
Turkish: Bütün öğrenciler ona saygı duyuyor.

Look up ingilizcede ne demek, Look up nerede nasıl kullanılır?

Look : Bakmak. İyileşmek. Ümit etmek. Görmek. Görünmek (güzel veya hasta vb). Bakış. Görünmek. Görünüş. Aramak. Ummak.

Look up to : Saygı göstermek. Hayranlık beslemek. -e saygı beslemek. -e saygı göstermek. -i örnek almak. -e hayranlık duymak. Saygı duymak. Saygı beslemek. Hürmet etmek.

Look about : Çevresine bakmak. Etrafına bakmak. Bakınmak. Etrafını gözlemek. Sağa sola bakınmak. Sağa sola bakmak.

Look after : Bakmak. İlgilenmek. Kollamak. Bakımını üstlenmek. İle ilgilenmek. Çocuk bakmak. Göz kulak olmak. İdare etmek. Mukayyet olmak. Çekip çevirmek.

 

Look ahead : Geleceği düşünmek. İlerisi için plan yapmak. İleriye bakmak. Önüne bakmak. Geleceğe bakmak.

İngilizce Look up Türkçe anlamı, Look up eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Look up ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Have recourse to : Yardım dilemek. Çare ummak. Başvurmak. Sığınmak.

Forage : Didiklemek. Baskın yapmak. Yağmalamak. Araştırmak. Hayvan yemi. Karıştırarak aramak. Saman, arpa hasılı, taze veya kuru otlar, silo yemleri gibi kaba yemlerle insan gıdası olarak kullanılmayan her türlü konsantre yemlerin genel adı. Toplamak. Yiyecek aramak.

Coming over : Başına gelmek. Üzerine çökmek. Uzaktan gelmek. Olmak. Yön değiştirmek.

Administer to : Doğru yönetmek. Bakımını üstlenmek. Bakımıyla meşgul olmak.

Fell back on : Başvurmak. El atmak. Son çare olarak başvurmak.

Drop in : Kısa bir ziyaret için uğramak. Sahne üstünde bulunan dekor parçalarını gerektiğinde palangalar yoluyla sahneye indirme eylemi. Çat kapı ziyaret etmek. Bırakmak. Dekor indirmek. Damlamak. Düşüşe geçmek. Habersiz uğramak.

Haunts : Sık uğramak. Görünmek. Aklından çıkmamak. Dadanmak. Takılmak. Yakasını bırakmamak.

Assayed : Çözümlemek. Tahlil etmek. Ayar etmek. Değerli maden içermek. Ayarlamak. Ayarını belirlemek. Denemek. Kalkışmak. Analiz etmek.

Amend : İyileşmek. Tadil etmek. Tanzim etmek. Onarmak. Islah etmek. Değişikliğe gitmek. İyileştirmek. Değişmek. Değiştirmek (kanun vb).

Get better : İyileşmek. İlerlemek. İyi olmak. Ayağa kalkmak. Durumu düzeltmek. İflah olmak. Durumu düzelmek. Onmak.

Look up synonyms : arouses, apply to, beat about, branch out, esteem, fish out, fumbles, come round, respect, thrive, get well, attend, dig out, drop in at, brisk, bloom, find, feels, call, appeals, drop by, booms, be on the lookout fo, come over, call on, arouse, haunt, cares for, ameliorated, brew, beat the bushes, fathomed, come under.