Aramak nedir, Aramak ne demek

  • Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak.
  • Önem verip istemek.
  • Ziyarete, hatır sormaya gitmek.
  • Bir şeyin yokluğunu duyarak geri gelmesini istemek, özlemek.
  • Şart koşmak.
  • Bir kişiyle görüşmek üzere telefon etmek
  • Araştırmak, yoklamak.

"Aramak" ile ilgili cümleler

  • "Ben böyle şeyleri aramam."
  • "Seni çok arıyorum, Ziyacığım." - C. S. Tarancı
  • "Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı." - S. F. Abasıyanık
  • "Ceplerini aramak."
  • "Bir kere düştün mü ne arayan olur ne soran!" - B. Felek
  • "Bir adam, mütemadiyen telefonu açıp kapayarak ısrarla bir yeri arıyor." - E. M. Karakurt

Aramak tanımı, anlamı:

Aramakla bulunmaz : "çok değerli ancak rastlantı ile ele geçer" anlamında kullanılan bir söz.

Arayıp da bulamamak : Beklenmedik iyi bir durumla karşılaşmak.

Arayıp sormak : Birinin ziyaretine giderek ona karşı ilgi göstermek. biri hakkında haber sormak.

Arayıp taramak : Dikkatle aramak, çok aramak.

Arama : Sanığın yakalanması veya suç belgelerinin elde edilmesi için bir kimsenin evinde, iş yerinde, üzerinde veya eşyasında yapılmış olan araştırma işlemi. Aramak işi, taharri.

Açığını aramak : Birinin yaptığı işte hile, yanlış veya usulsüzlük aramak.

Ağız aramak : Öğrenmek istenilen şeyi söyletecek yolda dil kullanmak.

 

Ağzını aramak : Konuşturarak düşüncesini öğrenmeye çalışmak.

Bahane aramak : Bir işi yapmamak için sebep aramak.

Bela aramak : Kavga çıkarmak için fırsat kollamak.

Bir kolayını aramak : Bir şeyi yapmak, çözmek için gerekli kolay ve kestirme yöntemi araştırmak.

Bucak bucak aramak : Her yerde aramak.

Cepten aramak : Bir kimseyi cep telefonundan aramak.

Didik didik aramak : Ayrıntılı bir biçimde aramak.

Girecek delik aramak : Saklanmak istemek.

Hakkını aramak : Hakkı olduğuna inandığı şeyi elde etmeye çalışmak.

Kaçacak delik aramak : Korku ile saklanacak yer aramak.

Kapı aramak : Ev ziyareti yapmak istemek.

Kapı kapı aramak : Her yeri aramak.

Kusur aramak : Yanlışını, eksikliğini, elverişsizliğini aramak.

Macera aramak : Başına geleceklerden habersiz, sonu bilinmeyen, tehlikeli, heyecanlı bir işe girişmek.

Maraza aramak : Çekişmek, olay çıkarmak için bahane aramak.

Mumla aramak : Çok isteyerek ve özlemle aramak.

Öküzün altında buzağı aramak : Olmayacak sebeplerle suç ve suçlu bulma çabasında olmak.

Parmağını aramak : İlgisini, bağlantısını aramak, kurulan düzeni araştırmak.

Sıçan deliği aramak : Saklanacak bir yer aramak.

Tutunacak bir dal aramak : Güvenilecek, dayanılacak bir insana ihtiyaç duymak.

Vesile aramak : Bir fırsatını kollamak.

Yol aramak : Çare bulmaya çalışmak.

Bulma : Bulmak işi.

Çalışmak : Bir şeyi yapmak için gereken çarelere başvurmak, o şeyi gerçekleştirmek için kendini zorlamak, çaba harcamak. Herhangi bir iş üzerinde olmak. Makine veya aletler işe yarar durumda olmak veya işlemekte bulunmak. İşi veya görevi olmak, bulunmak. Bir şeyi öğrenmek veya yapmak için emek vermek. Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak.

 

Araştırmak : Bilimde ve sanatta yöntemli çalışmalar yapmak. Bir gerçeği ortaya çıkarmak için aramalarda bulunmak, sormak, soruşturmak. Birini veya bir şeyi bulmak için bir yeri gözden geçirmek.

Yoklamak : Ara sıra etkisini göstermek. Durum, bilgi, niyet vb.ni belirlemeye veya anlamaya çalışmak. Aramak, araştırmak. Ziyaret veya sağlığını sormak amacıyla birine gitmek. Bakmak, gözden geçirmek, kontrol etmek. Dokunarak incelemek.

Ziyaret : Birini görmeye, biriyle görüşmeye gitme, görüşme. Bir yeri görmeye gitme.

Hatır : Birine karşı duyulan saygı, sevgi. Düşünme, akılda tutma, hafıza, zihin, akıl, yâd. Durum, keyif, hâl. Gönül, kalp.

Sorma : Sormak işi.

Gitmek : Tüketilmek, harcanmak. Bir şey zarar görmüş olmak. Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak. Yok olmak, elden çıkmak. Dayanmak. Makine, işlemek, çalışmak. Götürülmek, gönderilmek. Yeter olmak, yetmek, yetişmek. Yakışmak, yaraşmak. Satılmak. Geçmek. Yapmak. Yürümek, yol almak. Başvurmak, yapmak. Çıkmak, ulaşmak. Değerlendirmek, saymak, karşılamak. Herhangi bir durumda olmak. Bir yerden veya bir işten ayrılmak. Sürmek, devam etmek. Ölmek. Bir yere doğru yönelmek. Bir duruma, bir sonuca ulaşmak, varmak.

Önem : Bir şeyin nitelik veya nicelik bakımından değeri olma durumu, ehemmiyet.

İstemek : Gerek olmak. Evlenmek dileğinde bulunmak. İstek duymak, arzulamak. Bir şeyin kendisine verilmesini veya yapılmasını söylemek, dilemek. Görmek istediğini bildirmek.

Şart koşmak : Önceden bir şarta bağlamak.

Şart : Temel kural belgesi. Olması başka durumların gerçekleşmesini gerektiren şey, koşul.

Koşmak : Bir yere ivedilikle gitmek. Hayvanı çekeceği arabaya, sabana vb.ne bağlamak. Kovalamak, üstüne düşmek, izlemek. Birini, bir işte görevlendirmek. Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek. Bir işle çok ilgilenmek, koşuşturmak. Koşuya çıkmak. Birlikte iş görmesi için bir şeyi başka birinin yanına katmak, arkadaş olarak vermek.

Aramak ile ilgili Cümleler

  • Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.
  • Amcamı aramak için dışarı çıkacağım, o biraz içmiş bu yüzden onu arabayla alıp eve geri getireceğim.
  • Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.
  • Eğer Mustafa Mary'yi aramaktan vazgeçerse, Mary'nin bunu tercih edeceğini Tom'a söylemelisin.
  • Kendimi bildim bileli, bütün günlerimi, haberim olmadan ve nefsime itiraf etmeden, bir insanı aramakla geçirmiş ve bu yüzden bütün diğer insanlardan kaçmıştım.
  • Tom'u aramak ve yarın beni ziyaret etmeye gelebilip gelemeyeceğini anlamak istiyorum.
  • Ali Mary'yi aramak için uğraşmaya devam etti, ama o hiçbir zaman telefonuna cevap vermedi.
  • Ali anahtarlarını aramak için üç saatten fazla harcadı ama onları hâlâ bulamadı.
  • Seni aramak istedim ,ama bunu senin istemediğinin düşününce sonunda seni aramaktan vazgeçtim.
  • Su o kadar bulanıktı ki polis dalgıçlar vücudu dokunarak aramak zorunda kaldı.

Diğer dillerde Aramak anlamı nedir?

İngilizce'de Aramak ne demek? : v. look for, search for, search, seek, try to find, seek for, hunt, comb, search thoroughly, rummage, hunt after, hunt for, hunt out, be on the lookout fo, quest, rout, scout about, scout around, seek after; be spoiling for; miss; look for trouble

Fransızca'da Aramak : chercher, explorer, perquisitionner

Almanca'da Aramak : v. aufsuchen, forschen, nachsuchen, nachtrauern, schürfen, suchen

Rusça'da Aramak : v. искать, разыскивать, звонить, набирать, обыскивать, нащупывать, требовать, лезть, напрашиваться, подыскивать, набрать, обыскать, нащупать, затребовать, востребовать, вытребовать, напроситься, подыскать