Bu sayfada Straight ne demek nedir straight hakkında bilgiler sözleri ingilizce türkçede çevirisi straight resimleri yazıları türkçesi ne demek straight ile ilgili sözler cümleler bulmaca görseller straight hakkında yazı türkçe almanca ingilizcede sözlük anlamı kısaca tanımını ve benzeri diğer konuları inceleyebilirsiniz.
Straight nedir English: After the game, he went straight home to feed his dog. Turkish: Oyundan sonra, o, köpeğini beslemek için doğruca eve gitti. English: Ali ate the stew straight from the pot. Turkish: Ali doğrudan çanaktan...
Straight arch nedir : Düz. Eşcinsel olmayan kimse. Düzgün. Kent. Dosdoğru. Düz çizgi. Düz (çizgi). Doğru. Düz hat. Uyuşturucu kullanmayan kimse. Arch : En yukarıda. Tepeden bakan. Kamburlaşmak. Kavis. Kavis yapmak. Eğmeç. Kemer yapmak. Çapkın...
Straight as a die nedir : Düz (çizgi). Doğru. Eşcinsel olmayan kimse. Dosdoğru. Düz. Doğruca. Uyuşturucu kullanmayan kimse. Düz çizgi. Yarış çizgisi. Kent. As : Sırada. Karşın. Madem. Diği gibi. Rağmen. Halde. Olduğu gibi. Kadar. Olarak. Gibi. [#...
Straight backed nedir : Doğru. Doğruca. Eşcinsel olmayan kimse. Düz (çizgi). Yarış çizgisi. Düz hat. Uyuşturucu kullanmayan kimse. Dosdoğru. Kent. Düz çizgi. Backed : Yardım edilmiş. Astarlanmış. Arka çıkılmış. Kaplı. Astarlı. Arkalıklı. Destek...
Straight bond nedir : Düzlük. Kent. Eşcinsel olmayan kimse. Düz (çizgi). Düzgün. Dosdoğru. Yarış çizgisi. Doğru. Düz çizgi. Düz. Bond : Tahvil. Karşılıklı sevgi. Belirli miktar paranın, belirli bir vade sonunda ödeneceğini gösteren, üzerinde ...
Straight copy nedir : Düz çizgi. Kent. Doğruca. Yarış çizgisi. Düz hat. Dosdoğru. Doğru. Eşcinsel olmayan kimse. Uyuşturucu kullanmayan kimse. Düzlük. Copy : Nüsha. Kopyası çıkarılabilmek. Çoğaltı. Kopya. Kopyasını yapmak. Örnek almak. Kopya ...
Straight face nedir English: He's keeping a straight face. Turkish: O, ciddiyetini koruyor. English: She told the joke with a completely straight face. Turkish: O, tamamen gülmeyen bir suratla fıkra anlattı. English: It was hard for...
Straight filament nedir : Yarış çizgisi. Düzlük. Düz çizgi. Uyuşturucu kullanmayan kimse. Doğruca. Dosdoğru. Doğru. Düzgün. Düz (çizgi). Düz hat. Filament : Elektrik akımının geçmesiyle akkorlaşan, tel biçiminde, tungstenden ya da kömürden iletke...
Straight flute drill nedir : Uyuşturucu kullanmayan kimse. Doğruca. Düzlük. Dosdoğru. Yarış çizgisi. Düz (çizgi). Kent. Düz. Düz çizgi. Eşcinsel olmayan kimse. Flute : Fitil. Yiv. Oluk açmak. Pli. Oluk. Flütçü. Pli yapmak. Flüt. Yiv açmak. Flüt ile ...
Straight ahead nedir English: Go straight ahead until you reach the church. Turkish: Kiliseye varana kadar dümdüz git. English: Go straight ahead. Turkish: Dümdüz gidin. English: Ali sat alone, staring straight ahead. Turkish: A...
Straight angle nedir : Düz çizgi. Düz. Kent. Dosdoğru. Düzlük. Uyuşturucu kullanmayan kimse. Düz hat. Düzgün. Doğruca. Yarış çizgisi. Angle : Oltayla balık avlamak. Kıvırmak. Köşe yapmak. Korniyer. Bucak. Olta ile balık tutmak. Açı vermek. Çar...
Straight arm nedir : Doğruca. Düzgün. Düz. Dosdoğru. Düz hat. Uyuşturucu kullanmayan kimse. Düzlük. Kent. Düz çizgi. Doğru. Arm : Şube kol. Silahlamak. Körfez. Savaşa hazırlamak. Destek olmak. Sağlamak. Askerlik. Biyoloji, jimnastik alanları...
Straight away nedir English: I want to talk to my lawyer straight away. Turkish: Acilen avukatımla görüşmek istiyorum. English: He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away. Turkish: O şimdi öğle yemeğinde dı...
Straight bill of lading nedir : Doğru. Kent. Düzlük. Doğruca. Dosdoğru. Yarış çizgisi. Düz hat. Eşcinsel olmayan kimse. Düzgün. Uyuşturucu kullanmayan kimse. Bill : Afişe etmek. Dimdik. Hesap. Poliçe. Bono. İlan etmek. Gaga. İlan. Keser. Poster. [#Of :...
Straight chassis nedir : Düz hat. Düz (çizgi). Düzgün. Doğru. Dosdoğru. Düz. Düz çizgi. Doğruca. Kent. Eşcinsel olmayan kimse. Chassis : Taşıyıcı çerçeve. Şasi. Çerçeve. Taşıtların tüm örgenlerini taşıyan iskelet. Bir aygıt ya da düzeneği taşıya...
Straight edge nedir : Düz (çizgi). Doğru. Düzlük. Doğruca. Yarış çizgisi. Dosdoğru. Düz hat. Uyuşturucu kullanmayan kimse. Eşcinsel olmayan kimse. Düzgün. Edge : Kıyı. Kenarına bordür yapmak. Keskin kenar. Kenar. Kenardan yavaş yavaş ilerleme...
Straight faced nedir : Eşcinsel olmayan kimse. Kent. Düz (çizgi). Düzgün. Düz. Uyuşturucu kullanmayan kimse. Düz hat. Doğru. Düzlük. Doğruca. Faced : Kaplı. Yüzlü. [#Straight ahead : Dümdüz. Dosdoğru. Tam karşıda. Doğruca. Straight angle : Dik...
Straight flush nedir : Düz (çizgi). Düz çizgi. Düz hat. Kent. Yarış çizgisi. Dosdoğru. Düzlük. Doğruca. Uyuşturucu kullanmayan kimse. Düzgün. Flush : Heyecanlandırmak. Coşturmak. Düzlemek. Hızla akmak. Heyecanlanmak. Temizlemek. Yüzü kızartmak...
Straight forward nedir : Doğru. Dosdoğru. Eşcinsel olmayan kimse. Uyuşturucu kullanmayan kimse. Düz. Düz hat. Kent. Doğruca. Düzgün. Yarış çizgisi. Forward : Sunmak. Yollamak. Akıncı. Yüklemek. Yönlendirmek. Asıl görevi, topu karşı takımın kales...