Osseous labyrint türkçesi Osseous labyrint nedir

  • Biyoloji alanında kullanılır.
  • İç kulakta zar labirentinin çevresinde bulunan ve sıvı ile dolu olan boşluk.
  • Kemik labirenti.

Osseous labyrint ingilizcede ne demek, Osseous labyrint nerede nasıl kullanılır?

Osseous : Echinococcus granulosus larvasının kemikte oluşması kemikte aşınma, taşkın gelişimle belirgin hastalık. Kemik. Kemikli. Kemikle ilgili. Kemiksel. Kemik gibi. İskeleti olan. Kemik hidatit kistleri. Kemiksi.

Osseous fibrous dyplasia : Kemiğin fibröz displazisi. At, köpek ve kedilerde, bir veya daha fazla kemiğin korteksinin incelmesi ve kemik iliğinin kemik parçaları içeren fibröz bağ dokuyla doldurulmasıyla belirgin, kemik gelişim bozukluğu.

Osseous porphyria : Porfirinin metabolizmasında meydana gelen bozukluk nedeniyle, kemiklerin hemoglobin kökenli, kırmızımtırak renkli bir pigment olan porfirinli kırmızımtırak kahverengine veya esmer renge boyanması. Kemik porfirisi.

Osseously : Kemiğe benzer biçimde. Kemiksi bir biçimde. Kemiğe benzer şekilde.

İngilizce Osseous labyrint Türkçe anlamı, Osseous labyrint eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Osseous labyrint ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Abiotic factor : Abiyotik faktör. Canlı varlıkların hayatlarını önemli derecede etkileyen iklim faktörleri, toprağın özellikleri, suyun kimyasal yapısı gibi faktörler. Canlı varlıkların hayatlarını önemli derecede etkileyen, iklim faktörleri, toprağın özellikleri ve suyun kimyasal yapısı gibi faktörler.

 

A cell : Mayalarda eşeyli üreme sırasında alfa hücresiyle beraber zigotu oluşturan hücre. A hücresi.

Labyrinthus osseus : Labirintus osseus. Kemikten iç kulak. zardan iç kulağı barındıran kemiksel kapsül. Vestibulum, yarım daire kanalcıkları ve kokleayı içeren iç kulağın kemikten boşluk sistemini oluşturan yapılar.

A chromosome : A kromozomu. Diploit bir kromozom takımındaki normal kromozomlar, b kromozomunun zıddı ve normalden fazla olan kromozomlar.

Abductor muscle : Uzaklaştırıcı kas. Bir bacak ya da herhangi bir bölgeyi dışa doğru çeken kas. abdüktör kas. Abdüktör kas.

Abramis zone : Abramis zonu. Akarsuların durgun akan bölgeleri. Akarsuların durgun akan ve abramis türlerinin baskın olduğu bölgesi.

A cells : Alfa hücreleri. Pankreasın langerhans adacıklarında glukagon salgılayan, içlerinde özel boyalarla boyanan, fevkalade parlak, alkolde çözünmeyen, kırmızı renkli granüller bulunan, az sayıdaki hücre. a hücreleri. hipofiz bezinin ön lobunda (pars distalis) yer alan, içlerinde asidofil granüller taşıyan, boyayı emen, büyüme hormonunu salgılayan bez hücreleri. asidofil hücreler. 3.mayalarda eşeyli üreme sırasında a hücresiyle beraber zigotu oluşturan hücre. A hücresi.

A protein : Tek iplikli rna fajlarındaki bir protein. Triptofan sentetaz enziminin bir protein alt birimi. laktoz sentetaz enziminin bir parçası. tek iplikli rna fajlarındaki bir protein. olgunlaşma proteini. tütün mozaik virüsünün deneysel olarak meydana getirilen protein kılıfının bir oligomeri. A proteini.

 

Abiotic environment : Organizmanın topografi, jeoloji, iklim, inorganik besin maddeleri gibi biyolojik olmayan faktörlerden oluşan çevresi. Abiyotik ortam. Abiyotik çevre. Organizmanın topografi, jeoloji, iklim ve inorganik besin maddeleri gibi biyolojik olmayan faktörlerden oluşan çevresi. Cansız çevre.

Acacia : Akasya. Mimoza. Salkım ağacı. Arap zamkı. Akasya sakızı. Küstüm otugiller (mimosaceae) familyasından, parçalı yapraklı, sarı çiçekli, çanak ve taç yaprakları 4-5 parçalı, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, ülkemizde doğal olarak yayılış gösteren çalı ya da ağaç formundaki bitkiler.

Osseous labyrint synonyms : aardvark, aardvarks, abacus bodies, aardwolf, abambulacral area, a site, abo blood groups system.