Oxygen türkçesi Oxygen nedir

  • Oksijen.
  • Biyoloji alanında kullanılır.
  • Havada %21 oranında bulunan, solunum için gerekli olan renksiz, kokusuz ve tatsız bir gaz.
  • Oksijen (simgesi o).
  • Havada belli bir oranda bulunan ve gerek bitkilerde gerekse hayvanlarda solunum yolu ile solunum organlarına taşınan ve hücre içi solunumu sonucunda hidrojen atomu ile birleşerek su buharı halinde dışarı atılan gaz.
  • Oksitlenme.

Oxygen ile ilgili cümleler

English: Body temperature rising, pulse rising ... he's in a state of oxygen deficiency.
Turkish: Vücut ısısı yükseliyor, nabız yükseliyor... Onun oksijen eksikliği durumu var.

English: There is almost no oxygen in the room.
Turkish: Odada neredeyse hiç oksijen yok.

English: There's no oxygen on the moon.
Turkish: Ayda oksijen yok.

English: Hydrogen and oxygen combine to form water.
Turkish: Hidrojen ve oksijen birleşerek suyu oluşturur.

English: A water molecule has two hydrogen atoms and one oxygen atom.
Turkish: Bir su molekülünün iki hidrojen atomu ve bir oksijen atomu vardır.

Oxygen ingilizcede ne demek, Oxygen nerede nasıl kullanılır?

Oxygen absorbent : Oksijen tutucu.

Oxygen acceptor : Oksijen alıcı.

Oxygen apparatus : Oksijen teneffüs aygıtı.

Oxygen carrier : Oksijen taşıyıcı.

Oxygen cycle : Oksijen çevrimi.

Oxygen mask : Oksijen maskesi.

 

Oxygen using coefficient : Kullanılmış oksijen miktarının kullanılmaya hazır olan oksijen miktarına oranı. Oksijen kullanım kat sayısı.

Oxygen hemoglobin dissociation curve : Oksijen-hemoglobin ayrışma eğrisi. Oksijenin kısmi basıncıyla hemoglobinin oksijenle doymuşluk derecesi arasındaki ilişkiyi gösteren grafik.

Oxygen tent : Oksijen çadırı.

Oxygen factor : Oksiyen faktörü. Bir canlının yaşamını devam ettirebilmesi için gerekli olan oksiyen miktarı.

İngilizce Oxygen Türkçe anlamı, Oxygen eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Oxygen ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Abambulacral area : Abambulakral bölge. Derisi dikenlilerin tüp ayak taşımayan ve genellikle madreporitin de yer aldığı vücut bölgesi.

Abramis zone : Akarsuların durgun akan ve abramis türlerinin baskın olduğu bölgesi. Akarsuların durgun akan bölgeleri. Abramis zonu.

Abiotic factor : Canlı varlıkların hayatlarını önemli derecede etkileyen, iklim faktörleri, toprağın özellikleri ve suyun kimyasal yapısı gibi faktörler. Canlı varlıkların hayatlarını önemli derecede etkileyen iklim faktörleri, toprağın özellikleri, suyun kimyasal yapısı gibi faktörler. Abiyotik faktör.

A protein : Triptofan sentetaz enziminin bir protein alt birimi. laktoz sentetaz enziminin bir parçası. tek iplikli rna fajlarındaki bir protein. olgunlaşma proteini. tütün mozaik virüsünün deneysel olarak meydana getirilen protein kılıfının bir oligomeri. Tek iplikli rna fajlarındaki bir protein. A proteini.

Chemical element : Fizik, kimya alanlarında kullanılır. Kimyasal öğe. Kimyasal öge. Kimyasal bileşiklerin esas yapı taşları. Bütün özdeciklerin, kimyasal bileşiklerin yapıtaşı olan değişik öğecik türlerinden biri; tek bir öğecik türünden oluşan özdek. Kimyasal element.

 

Element : Birincil parçalardan herhangi biri veya bir şeyin ögeleri. aynı cins atomlardan yapılmış ve daha basit maddelere parçalanamayan basit bir madde. Cevher. Kimyasal yollarla daha yalın özdeklere bozunamayan özdek. bir kümeyi oluşturan nesnelerin her biri. Cüz. Bir bileşiği oluşturan daha yalın kesimlerden her birine yerilen genel ad. Bir dalgalığı oluşturan parçalardan her biri. Ana unsur. Öğe. Element. Bilgisayar, fizik, kimya, sinema, televizyon, sosyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır.

A cells : Alfa hücreleri. A hücresi. Pankreasın langerhans adacıklarında glukagon salgılayan, içlerinde özel boyalarla boyanan, fevkalade parlak, alkolde çözünmeyen, kırmızı renkli granüller bulunan, az sayıdaki hücre. a hücreleri. hipofiz bezinin ön lobunda (pars distalis) yer alan, içlerinde asidofil granüller taşıyan, boyayı emen, büyüme hormonunu salgılayan bez hücreleri. asidofil hücreler. 3.mayalarda eşeyli üreme sırasında a hücresiyle beraber zigotu oluşturan hücre.

Acacia : Arap zamkı. Akasya. Mimoza. Salkım ağacı. Akasya sakızı. Küstüm otugiller (mimosaceae) familyasından, parçalı yapraklı, sarı çiçekli, çanak ve taç yaprakları 4-5 parçalı, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, ülkemizde doğal olarak yayılış gösteren çalı ya da ağaç formundaki bitkiler.

Liquid oxygen : Sıvı oksijen.

Oxygen synonyms : atomic number 8, h2o, oxygens, o, a site, oxidization, oxidation, ozone, a cell, gas, aardvarks, oxidations, water, abductor muscle, lox, aardwolf, aardvark, abacus bodies, a chromosome, oxidisation, air, oxidizations, abo blood groups system, abiotic environment.

Oxygen ingilizce tanımı, definition of Oxygen

Oxygen kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A colorless, tasteless, odorless, gaseous element occurring in the free state in the atmosphere, of which it forms about 23 per cent by weight and about 21 per cent by volume, being slightly heavier than nitrogen. Symbol O. Atomic weight.