Physical possessor türkçesi Physical possessor nedir

  • Elmen.
  • Hukuk alanında kullanılır.

Physical possessor ingilizcede ne demek, Physical possessor nerede nasıl kullanılır?

Physical : Maddesel. Muayene. Fiziki. Fiziksel. Mevcut. Somut. Bedensel. Maddi. Bedeni.

Possessor : Malik. Elinde tutan. Hakim olan. Sahip. Zilyet. Eldeci. İye. Malsahibi. Mal sahibi.

Physical adsorption : Fiziksel soğurma. Fiziksel adsorpsiyon. Görece yoğun evrenin yüzeyinde, yoğunluğu daha az olan evrenin atom, yükün ya da moleküllerinin yöneltme, ucaylanma, dağılım kuvvetleri etkisiyle, kimyasal bileşme olmadan tutunması. Fiziksel yüzerme. Fiziksel tutunma.

Physical analysis : Fiziksel analiz.

Physical analysis of feeds : Tane yemlerin rengi, kokusu, dolgunluğu, kırık ve ezik olup olmadığı ve içinde yabancı madde bulundurması, kaba yemlerin ise bunlara ilave olarak yaprak oranı, aroma, yumuşaklık ve esneklik gibi fiziksel muayenelerle yemin kalitesinin belirlenmesi. Yemlerin fiziksel muayenesi.

Physical anthropology : İnsanın örgensel oluşum ve evrimini, örgensel yapı ile doğal toplumsal çevre arasındaki ilişkileri ve ırklar arasındaki ayrımları inceleyen insanbilim dalı. Kalıtımı, ırkları ve insan kökeninin tarihini inceleyen ve araştıran insanbilimsel dal. Doğal insanbilim. Fiziksel insanbilim. Fiziksel antropoloji.

 

İngilizce Physical possessor Türkçe anlamı, Physical possessor eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Physical possessor ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Acts contra bonos mores : Töreye aykırı işlemler.

Absente : Yitimli. Latince absente reo (davalının hazır olmaması) deyiminin bir parçası.

Act of witness : Tanıklık.

Possesseur : İyesi kendisi olsun olmasın bir malı kullanmakta olan kişi, elde tutan, eldeci.

Administrative districts : İlçe. İdari bölge. Kaza. İdari bölüm.

Allegation : İtham. Sav. Mazeret. Bahane. Özür. İleri sürme. Suçlama. İthamname. İddia.

Abstainer : Oy vermeyen biri. Sakınan kişi. Müstenkif. İçki içmeyen kimse. Çekimser kalan biri. Çekimser. İçki içmeyen biri.

Aggravating circumstances : Cezayı ağırlatıcı nedenler. Cezayı ağırlaştırıcı sebepler. Ağırlaştırıcı nedenler. Cezayı ağırlaştırıcı nedenler. Suçu ağırlaştırıcı sebepler. Ağırlaştırıcı sebep.

A wide saloon : Duyuru tahtası.

Abetment : Suç ortaklığı. Yardakçılık etme. Yardımda bulunma. Cesaretlendirme. (suça) yardımda bolunmak. Tahrik ve teşvik. Kışkırtma. Azmettirme. Suça teşvik.

Physical possessor synonyms : accused, american law of corporation, abduction, annulment, abstention, holder, administer an oath, administration of justice.