Pile türkçesi Pile nedir

  • Yığıl.
  • Yığınla.
  • Küme.
  • Çatmak.
  • Stoklamak.
  • Yığınak yapmak.
  • Kümelenmek.
  • Büyük miktarda para.
  • Stok yapmak.
  • Hav.
  • Ölçekleme yordamında değişik sınarların, ölçek konumlarını belirlemek üzere yargıcılarca içine sokulduğu küme.
  • Direk.
  • Kuru pil.
  • Kazık çakmak.
  • Kazık döşemek.
  • Servet.
  • Tepeleme doldurmak.
  • İstif etmek.
  • Yığın haline getirmek.
  • Tüy.
  • Yığmak.
  • Yığın.
  • İstiflemek.
  • Birikmek.
  • Kazık.

Pile ile ilgili cümleler

English: Ali threw his dirty socks on the pile of clothes in the corner of his room.
Turkish: Ali odasının köşesindeki elbise yığını üzerine kirli çoraplarını attı.

English: Dan discovered a pile of dirty clothes in Tugba's backyard.
Turkish: Dan, Tuğba'nın bahçesinde bir yığın kirli elbise buldu.

English: Ali usually lets dirty dishes pile up for a week, then he washes them.
Turkish: Ali genellikle kirli tabakları bir hafta kadar biriktirir, sonra onları yıkar.

English: If the demolition of buildings gets out of control, the city is faced with the risk of turning into a pile of concrete.
Turkish:

English: Divide the pile of documents equally, and take them one by one to either side of the room.
Turkish: Belgelerin yığınını eşit şekilde böl, ve onları birer birer odanın her iki tarafına koy.

Pile ingilizcede ne demek, Pile nerede nasıl kullanılır?

 

Pile driver : Kazık çekicisi. Kazık sökücüsü. Kazık tokmağı. Çakma makinesi. Kazık çakıcı. Kazık varyosu. Şahmerdan.

Pile foundation : Kazık temel. Kazıklı temel.

Pile in : Doluşmak. Doluşturmak. Tıkıştırmak.

Pile on : Üst üste koymak. Tepeleme doldurmak. Üşüşmek. Yığmak.

Pile up : Biriktirmek. Bindirmek. Birikmek. Karaya oturtmak. Yığmak. Haşat etmek. Karaya oturmak. Kaza yapmak. Kayalara çarpmak. Yığılmak.

Make a pile of money : Çok miktarda para kazanmak. Çok para kazanmak. Büyük miktarda para kazanmak. Servet yapmak.

Cast in site pile : Yerinde dökme kazık.

Coal pile : Kömür yığını.

Atomic pile : Atom pili. Nükleer reaktör. Atom reaktörü.

Bearing pile : Taşıyıcı kazık.

İngilizce Pile Türkçe anlamı, Pile eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Pile ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Backbone : En önemli destek. Metanet. Maneviyat. Omurga. Özül. En büyük destek. Şey. Hayvanların sırt bölgesinde bulunan ve eğe kemikleri ile etraf iskeletini taşıyan omurlardan oluşan sütun. Sağlam karakter.

Flitching : Hatıl. Dilbalığı eti tek parça. Domuz döşü tuzlanmış. Füme jambon.

Heap : Ağzına kadar doldurmak. Öbek. Bir sürü. Çok miktar. Yüklemek. Yağdırmak (hediye veya hakaret).

Come together : Birlikte gelmek. Toplanmak. Ortak noktada buluşmak. Bir araya gelmek. Kavuşmak. Anlaşmaya varmak. Ortak noktaya gelmek. Yeniden birleşmek. Buluşmak.

Mast : Kozalak. Kayın palamudu. Seren. Dikme. Gırgır teknesinde ağ makarasını taşıyan esas ve yardımcı direkler. Bom direği. Meşe palamudu. Bayrak direği. Gemi direği.

 

Effects : Kişisel varlık. Efekt. Etmenler. Mal. Menkul kıymetler. Eşya. Ev eşyası. Nakit toplamı. Etkiler.

Stack : Baca. Kümelemek. Yüklemek. Çatmak (silah). Kolon. Daireler çizerek uçmak. Çatı.

Golds : Altın (simgesi au). Altın sarısı. Yaldız. Sarı. Altından yapılmış. Altın para. Zenginlik. Altın.

Pile synonyms : compost pile, muckheap, muckhill, compost heap, lay in stock, piled, knit, pole, knits, floss, jump at, mass, heaped, agglomerates, plume, drive in a stake, daylight robbery, top dollar, flitches, garnered, pile on, garner, bodying, cumulate, garners, be up against, cord, gold, stowed, bulk, backbones, pluming, arrange.

Pile zıt anlamlı kelimeler, Pile kelime anlamı

Disarrange : Bozmak. Karıştırmak. Düzeni bozmak. Dağıtmak. Dağınıklık. Düzenini bozmak.

Pile ingilizce tanımı, definition of Pile

Pile kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Hence, the fiber of wool, cotton, and the like. To heap up. To lay or throw into a pile or heap. To collect into a mass. A pile of wood. The head of an arrow or spear. As, a pile of stones. Also, the nap when thick or heavy, as of carpeting and velvet. To amass. A hair. As, to pile up wood. A mass of things heaped together. To fill with piles. A large stake, or piece of timber, pointed and driven into the earth, as at the bottom of a river, or in a harbor where the ground is soft, for the support of a building, a pier, or other superstructure, or to form a cofferdam, etc. To drive piles into. To strengthen with piles. To accumulate. Often with up. A heap.