Pushover türkçesi Pushover nedir

Pushover ile ilgili cümleler

English: You're a pushover.
Turkish: Sen bir çantada kekliksin.

English: Ali is a pushover.
Turkish: Ali bir saftirik.

English: He's a pushover.
Turkish: O, çantada kekliktir.

Pushover ingilizcede ne demek, Pushover nerede nasıl kullanılır?

Pushovers : Enayi. Pısırık. Saftirik. Çocuk işi. Yemlik. Basit iş. Çocuk oyuncağı. Çok kolay iş. Sümsük. Kolay kanan kimse.

Pushout stack : İlk giren ilk çıkar yığıtı.

Push about : Zorluk çıkarmak. Öteye beriye bakmak.

Push along : Kalkmak. Kaçmak. Yaylanmak. Devam etmek. Gitmek.

Push around : Emirler yağdırmak. İtip kakmak. Boyun eğmeye zorlamak. (birisini) sindirmek. Kabadayılık etmek. Şamar oğlanına çevirmek. Gözünü korkutmak.

Push button : Düğme. Basma düğme. Açma düğmesi. Zil düğmesi. Basmalı anahtar. Buton. Çıngı düğmesi. Basmalı düğme. Elektrik düğmesi. Tuş.

Push button switch : Basmalı anahtar. Düğme şalter. Butonlu şalter. Düğme anahtar. Basma düğmeli anahtar.

Push button telephone : Tuşlu telefon. Tuşlu alısün.

Push back : Geri itmek. Geriye itmek. Uçağın yerde çekilmesi. Geri püskürtmek. Uçağın geriye itilmesi.

 

Push down queue : Son giren ilk çıkar kuyruk.

İngilizce Pushover Türkçe anlamı, Pushover eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Pushover ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Punks : Değersiz tip. Çeteci. Acemi. Toy. Saçmalık. Aşağılamak. Çürük tahta. Gangster. Serseri.

Flunky : Dalkavuk. Birinin emirlerine koşan. Uşak. Yağcı. Piyon. Evet efendimci. Hizmetçi.

Spiritless : Cesaretsiz. Ruhsuz. Sönük. Cansız. Keyifsiz. Donuk. Miskin. Korkak.

Feeder : Mama önlüğü. Verici yayaçtaki resim ve ses imlerini, yayınlanmak üzere, bu vericinin dalgalığına ulaştıran kablo. Besleyici hat. Hayvanların gereksinimleri olan yemlerin konduğu ve yem yedikleri, çeşitli malzemeden yapılmış, çeşitli tip ve biçimlerde olabilen kap veya yapılar. Anayolu besleyen yan yol. Yemek veren kimse. Öfkelendirmek. Kesim ağırlığına ulaşıncaya kadar beslenilmek amacıyla satın alınan genç çiftlik hayvanı. Verici dalgalığı ya da almacı, yüksek yinelenimli imle besleyen; verici dalgalığı vericiye ya da alıcı dalgalığı almaca bağlayan kablo. Besleyici.

Pusillanimous : Alçaklık. Korkak. Ödlek. Tabansız. Yüreksiz.

Manger : Yem teknesi. Praesepe. Baş güverte havuzu. Ahırda yemlik. Hayvanların gereksinimleri olan yemlerin konduğu ve yem yedikleri, çeşitli malzemeden yapılmış, çeşitli tip ve biçimlerde olabilen kap veya yapılar.

Mickey mouse : Karışık durum. Miki fare. Basit. Kalitesiz. Stresi gidermek amacıyla alınan uyuşturucu. Miki. Kolay iş. Karmaşık olmayan. Sahte.

Jellyfish : Denizanası. Denizısırganı. Deniz ısırganı. Medüz. Deniz anası. Süt çocuğu. Muhallebi çocuğu.

 

Decoy : Tuzağa düşüren kimse. Av yerine çekmek. Ayartıcı kimse. Tuzak yemi. Tuzağa düşürmek. Tuzak. Tatbikat cephanesi. Hile. Ördek tuzağı. Çığırtkan kuş.

Yes man : Şakşakçı. Evet efendimci. Dalkavuk.

Pushover synonyms : child's play, piece of cake, feedboxes, doddle, gannet, goat, fainthearted, chump, pieing, gudgeons, as easy as pie, breeze, punk, dupes, feedbox, uncouth, picnics, credulous, gobemouche, walkover, cakewalks, shiest, crib, gannets, decoys, easy task, gull, dupe, cratch, cinching, softy, shies, a piece of cake.