Put the boot in türkçesi Put the boot in nedir

Put the boot in ingilizcede ne demek, Put the boot in nerede nasıl kullanılır?

Put : Yatırım yapmak. Fırlatma. Hamle. Koymak. Atış. Sormak. İndirmek. Bırakmak. Yatırma. Atfetmek.

The : Belirli durumlarda isimden önce kullanılır. Belirli veya spesifik bir kimse veya şeyi ifade etmek veya tanımlamak için kullanılan betimleyici (gramer). Belli bir objeyi veya kişiyi veya yeri nitelemek için kullanılır. Belgili tanımlık.

Boot : Ön yükleme. Yolcu taşıyan araçlarda yolcu yükünün konduğu kapalı ya da açık bölüm. Sepetlemek. Çizme. Sepetleme. Oto. Yüklük. Potin. Tekme atmak.

In : İçeri doğru yönelen. De. İçeriye. Da. Mevsimi gelmiş. Tutulan. Dahili. Gelmiş olan. İçinde. Çok moda olan.

Put the blame on : Sorumlu tutmak. Suçu -e yüklemek. Suçu yüklemek. Suçu üstüne atmak. Suçlamak.

Put the finger on : İhbar etmek. Tanımlamak. Ele vermek. -i gammazlamak. -i ele vermek. Suçluyu polise ispiyonlamak. Gammazlamak. -i ihbar etmek. Muhbirlik yapmak. İspiyon etmek.

Put the screws on : Gaspetmek. Koparmak. Tehditle almak. Birine baskı yapmak. Güç kullanmak. Zor kullanmak. Birini bir şeye zorlamak. Birisini sıkıştırmak. Tehdit etmek. (birini) sıkıştırmak.

 

Put the cart before the horse : Tersinden anlamak. Ata et ite ot vermek. Tersine iş görmek. Tersinden yapmak. Yemeğe tatlıdan başlamak. İşi tersinden yapmak.

Put the car in neutral : Arabayı boş vitese almak.

İngilizce Put the boot in Türkçe anlamı, Put the boot in eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Put the boot in ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Birches : Falaka sopası. Huş. Vurmak. Huş ağacı. Sopayla dövmek. Değnekle vurmak. Betula. Dökmek. Kamçılamak.

Assaults : Tartaklamak. Saldırı. Hücum etmek. Taarruz etmek. Tecavüz etmek. Irza geçmek. Saldırmak.

Yerk : Canlandırmak. Ani hareket etmek. Ayakla dövmek. Bir arada bağlamak. Heyecanlandırmak. Ani hareket. Pataklamak. Tekmeyle vurmak. Dayak atmak. Kötü bir şekilde dövmek.

Provoked : Neden olmak. Tahrik etmek. Kızıştırmak. Çıkarmak. Sebep olmak. Kızdırmak. Uyandırmak (merak vb.). Kışkırtmak. Kışkırtılan.

Kick at : Tekme vurmak.

Hill : Yığmak. Başın üst bölümü. Bağılyüksekliği genellikle birkaç yüz metreyi geçmeyen, çok kez tek başına, yamaçları yatık yer biçimine verilen ad. Yığın. Tepe oluşturmak. Dağ kadar yüksek olmayan yer yükseltisi. Tepecik. Bayır. Toprak yığmak.

Cudgeled : Sopa çekmek. Dövmek. Değnek. Savurmak. Matrak. Sopa. Sopa ile dövmek. Sopa atmak. Dayak atmak.

Clubbed : Ortak olmak. Dipçiklemek. Toplamak. Dövmek. Toplanmak. Katılmak. Ortakça yatırmak.

Canes : Dövmek. Hasırla kaplamak.

Assault : Tecavüz etmek. Taarruz etmek. Hücum. Tartaklamak. Hücum etmek. Atak. Tecavüz. Ani saldırı. Irza geçmek.

Put the boot in synonyms : overpower, bear down on, cane, lean upon, get at, birch, attack, hilled, boot, overpowers, provokes, cudgeling, hoof, hilling, bludgeoned, bludgeons, give a kick, cudgel, wallops, bludgeon, hoofing, birched, bludgeoning, cudgelled, walloped, kick, kicking, beat with a stick, wallop, caned.