Savun nedir, Savun ne demek

Savun; İsim olarak kullanılan bir sözcüktür.

Savun isminin anlamı, Savun ne demek:

“. “Karşı koy, kendini koru, müdafaa et” anlamında kullanılan bir isim. Şölen, ziyafet.”. Savun ismi; Türkçe kökenli olup bir Erkek ismidir.

Savun ile ilgili Cümleler

  • Savunma avukatları merhamet için yalvardılar.
  • Ali kendini savundu.
  • Savunma dinlenir.
  • Savunmasız hissediyorum.
  • Kendini daha fazla savunmaya çalışsan iyi olur.
  • Ben onu savunmuyorum.
  • Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
  • Hakkımı savunabildiğim kadar savunacağım.
  • Savunmasızdım.
  • Bu yerin savunulması zor olacaktır.
  • Savunucu olmayın. Sizi suçlamıyorum.
  • Ali itibarını savunmak zorunda kaldı.
  • Savunma avukatı doğru sorular sormadı.

Savun ile ilgili Atasözü veya Deyim

savunma yapmak : haklı olduğunu ortaya koymaya çalışmak oyunda rakip tarafın hücumlarına karşı koymak.

savunmasını almak : soruşturma sebebiyle suçlanan birisinin düşüncesine başvurmak.

Savun anlamı, tanımı

Savu : Yas, sağu. def’, defi (bk. kaçını)

Çifte savunu : Bir savunma oyuncusunun, boş kalan alanda karşı takım oyuncusunun serbest devinimini önlemesi ve bu alanı savunması.

Göğüs çaprazında savunma : Çapraza giren karşı güreşçiyi çene altından avuçla itip gövde ağırlığını geriye ve aşağıya yükletme.

 

Kendini savunma : Bireyin, çatışmalarını çözemediği zaman saygınlığını korumak için tepkide bulunması ya da kaçamak yollar araması.

Kol çekmede savunma : Kolu çekilmek istenen güreşçinin ayaklarını açıp geriye yaslanarak yaptığı oyun.

Kündede savunma : Kündeye alınan güreşçinin, ileriye fırlamak, bacak arasına bacak uzatmak, topuk ellemek, yere oturmak ya da karşısındakinin kol ve bacaklarını bağlayıp künde yapanı kündeye almak gibi oyunlarla karşı koyması ya da kündeye alana engel olması.

Milli savunma : Ulusal savunma.

Sağ savunucu : Bir takımın iki savunucusundan sağ yönde yer alanı.

Savunabilme : Savunabilmek işi.

Savunabilmek : Savunmaya gücü yetmek.

Savunca : Bir kişiye ya da duruma kusur kondurulmasına karşı o kişiyi ya da durumu savunan yapıt. Bir şeye veya bir kimseye kondurmak istenilen bir kusurdan dolayı onu savunarak yükseltme (SAVUNCALI, Apologétique ou apologique; SAVUNCAR, Apologiste). Savlamak: iddia etmek anlamınadır. Bir şeye ya da bir kimseye kusur kondurulmasma karşı o şeyi ya da kişiyi savunmak. Bir yapıtta savunulan ve sonuca varılıp elde edilen, çoğu kez bir yargı olarak beliren düşün, bir kuramı, bir tutumu, bir görüşü kanıtlamak amacını günden sav. Ör.: Savuncalı roman.

Savuncalı roman : Bir kuramın gerçekliğini kanıtlamak amacıyla yazılan roman.

Savundurma : Savundurmak işi.

Savundurmak : Savunma işini yaptırmak.

Savunma bölgesi : Bir takımın akın bölgesi dışında kalan alanı.

Savunma düzenleşimi : Organizmanın, yeni bir durum karşısında bedensel güvenliğini, ruh ve zihin erincini korumak için seçtiği davranış biçimi.

 

Savunma eylemi : Kılıçoyunu vuruşma ya da yarışmalarında, karşı oyuncunun yaptığı saldırıları etkisiz bırakmak için girişilen koruma eylemi.

Savunma harcamaları : Askeri araç-gereç temini, askeri tesislerin yapımı, bakım, onarımı, sivil savunma gibi ülkenin ulusal güvenIiğini sağlamak amacıyla yapılan her türlü harcama.

Savunma katı : Görevi karşı takımın akıncılarına karşı kaleyi korumak olan oyuncuların kurdukları kat.

Savunma özdekleri : Bir ülkenin savunulması için gerekli olan ve savaş hazırlıklarından önce biriktirilmesi zorunlu olan ekonomik özdekler.

Savunma sanayii destekleme fonu : Türkiye’de savunma sanayine sürekli ve istikrarlı kaynak sağlayarak geliştirmek amacıyla 1985 yılında 3238 sayılı Kanun’la kurulan ve kaynağını tekel ürünleri, akaryakıt ve şans oyunlarına konan vergilerin oluşturduğu bütçe dışı fon.

Savunma söylevi : Bir avukatın mahkemede, bir davâyı savunmak için verdiği söylev. bk. Tüze sözenliği. Yargıç önünde yapılan savunma, bk. söylev.

Savunmacı açık piyasa işlemleri : Merkez Bankasının parasal tabanın cari düzeyini korumak amacıyla yapmış olduğu açık piyasa işlemleri. karşılığı dinamik açık piyasa işlemleri, arındırım.

Savunmacı esneklik : Rakipler, devlet, doğa koşulları, istem ve genel iktisadi düzeyde meydana gelecek değişmelerden kaynaklanacak riskler karşısında işletmelerin söz konusu riskleri ortadan kaldırma yönünde izledikleri iki politikadan biri. Bu tutumda nötrleştirme ve denkleştirme adı verilen güvenlik önlemleri izlenir.

Savunmacı fiyatlandırma : Firmanın mevcut piyasa payını kaybetme olasılığı durumunda piyasa payını korumak veya yeni firmaların piyasaya girişini önlemek amacıyla yapılan fiyatlandırma politikası. karşılığı saldırgan fiyatlandırma.

Savunmalı : Savunmayı esas alarak kurulan (oyun düzeni), defansif.

Savunmalı oyun : Ayaktopunda özel olarak kurulan ve daha çok savunmaya önem veren bir oyun biçimi.

Savunmasız plazmit : T-DNA genlerinin hepsi ya da bir kısmı uzaklaştırılarak bitkilerde kanser yapma özelliğini kaybetmiş Ti plâzmidi.

Savunucu tasarlama : Bir kamu kuruluşunun tasar ve tasarlama önerileri hazırlamasından vazgeçilerek, bir örgütün, bir çıkar kümesinin ya da yerleşme birimleri için tasarlamayı uğraş edinmiş bir kimsenin tasarlar ve tasarlama önerileri hazırlamasını öngören yaklaşım.

Savunulmaz önerme kümesi : Savunulur olmayan, başka bir deyişle hiç bir çözümleyici kümenin altkümesi olmayan önerme kümesi. savunulur önerme kümesi.

Savunulur önerme kümesi : Bilgisel sanısal mantıkta bir çözümleyici kümenin altkümesi olan, başka bir deyişle tutarlı olan önerme kümesi.

Savunum : Saldırı niteliğinde olan bir düşünceyi çürütmek, bozmak için yazılan koşuk ya da düzyazı.

Savunumcu : Savunum yazarı. bk. savunum.

Savunumlu : Dini savunan betik. bk. savunum.

Sol savunucu : Bir takımın iki savunucusundan sol tarafta yer alanı.

Tek kapanda savunma : Kapan takılmak istenen kolun ileri uzatılması ve başın karşı güreşçinin pazısına dayatılmasıyle yapılan savunma.

Ulusal savunma alanında işletme : Bulguların, gerektiğinde ulusal savunma araçlarına uygun olarak işletilmesi ve kimi zaman bu amaçla zoralımı.

Ulusal savunma için zorunlu işletme : Yasalarda gösterilen nedenlerle, bulguların ulusal savunma amacıyla kullanılması.

Yakından savunma : Bir takımın, baskı yönetimini tüm alanda, ya da belli bir bölgede uygulayarak yakın ara ile yaptığı savunma.

Adam adama savunma : Futbol, basketbol, hentbol vb. oyunlarda karşı takımdan tutmakla görevli olduğu oyuncuyu kollamaya, rahat hareket etmesini ve sayı yapmasını engellemeye dayalı savunma biçimi.

Alan savunması : Takım sporlarında rakip takıma kendi yarı alanını kontrol edip birey veya takım olarak hareket alanı bırakmama durumu.

Savunma : Saldırıya karşı koyma, müdafaa. Bir kişiyi, bir düşünceyi doğru, haklı göstermeyi amaçlayan yazı veya konuşma, savunu, müdafaaname. Bir takımın, kalesini korumak için gösterdiği çaba, defans.

Savunma oyuncusu : Kalecinin önünde yer alan, kaleyi savunan oyunculardan her biri, savunucu, bek (II).

Savunmak : Herhangi bir saldırıya karşı koymak, saldırıya karşı korumak, müdafaa etmek. Hareket veya düşünceyi söz ve yazı ile doğru, haklı göstermeye çalışmak. Futbolda bir takım kendi kalesini korumak için oyun süresince çaba göstermek. Yapılan bir suçlamaya veya ithama karşı kendi haklı gösterecek sebepler ileri sürmek. Bir kişiyi desteklemek, ona arka çıkmak.

Savunmalık : Savunmaya yarar, tedafüi.

Savunmasız : Savunma gücü olmayan.

Savunmasızlık : Savunmasız olma durumu.

Savunu : Savunma.

Savunucu : Bir şeyi savunan kimse, müdafi. Savunma oyuncusu.

Savunuculuk : Savunu yapma işi.

Savunulma : Savunulmak işi.

Savunulmak : Savunma işi yapılmak.

Savunuş : Savunma işi.

Sivil savunma : Barışta doğal afetlere karşı, savaşta sıcak çatışma içinde sivil halkı korumaya yönelik önlemler bütünü.

Ulusal savunma : Bir milletin kendine özgü savunma yöntemi, millî savunma, millî müdafaa.

Diğer dillerde Savsaklayıcı soru anlamı nedir?

İngilizce'de Savsaklayıcı soru ne demek ? : omitting question