Spots türkçesi Spots nedir

  • Benek hastalığı.
  • Peşin para ile alınan şeyler.
  • Benekler.
  • Noktalar.
  • Hemen teslim edilen mallar.
  • Sahne ışıkları.

Spots ile ilgili cümleler

English: A leopard cannot change his spots.
Turkish: Bir leopar beneklerini değiştiremez.

English: A leopard can't change his spots.
Turkish: Huylu huyundan vazgeçmez.

English: How can I remove the spots of blood from the shirt?
Turkish: Gömlekten kan lekelerini nasıl çıkarabilirim?

English: He has red spots all over his body.
Turkish: Vücudunun her tarafında kırmızı benekler var.

English: The white spots on Saturn are believed to be powerful storms.
Turkish: Satürn üzerindeki beyaz lekelerin, güçlü fırtınalar olduklarına inanılır.

Spots ingilizcede ne demek, Spots nerede nasıl kullanılır?

Gloucestershire old spots pork : Gloucestershireeski benekli domuzu. Siyah-beyaz benekli, son yıllarda siyah beneklerin azaltılması yönünde seleksiyon uygulanan, ayrıca karakteristik olarak büyük sarkık kulaklara sahip, ingiltere’nin berkeley valley bölgesinden köken alan ancak günümüzde ingiltere’nin bütün bölgelerinde yaygın olarak bulunan, dişileri fazla miktarda yavru ve yüksek süt verimine sahip domuz ırkı.

Knock spots off : Taş çıkartmak.

Knock the spots off : Aşmak. (argo) taş çıkarmak. Alt etmek. Üstün olmak. Geçmek.

 

Save spots on the election list : Adaylar listesinde kendine bir boşluk bulmak. Adaylar listesinde kendine bir yer kapmak.

Can the leopard change its spots : Kırk yıllık yani olur mu kani.

Red spots : Sivilce.

Hotspots : Sürmekte olan siyasi kargaşa veya savaş alanı. Dünya'nın yüzeyinin altında erimiş lav bulunan yer. Işın noktası. Gözde gece kulübü veya eğlence alanı. Popüler noktalar. Işık noktası.

Nightspots : Gece kulübü. Gece klübü.

Temperature spots : Isı noktaları.

Despots : Alikıran başkesen. Tiran. Despot. Acımasız. Zorba. Ceberut.

İngilizce Spots Türkçe anlamı, Spots eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Spots ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Floater : İşsiz. Abonman sigortası. Aylak. Kurucu. Devlet tahvili. Flatör. Sürekli iş değiştiren kimse. Yüzen şey. Hata. Aptallık.

The pinta : Pinta. 1492'de kuzey amerika'nın keşfine yol açan seyahatte christopher columbus'un emir komuta ettiği üç gemiden biri.

The limelights : Spot. İlginin merkezi. En ilgi çekici. İlgi merkezi. Kireç ışığı. Spotlu lamba. Kireç lambası. Sahne ışığı. İlgi odağı.

Footlights : Yer ışıkları. Sahne önündeki ışıklar. Sahnenin önündeki ışıklar. Taban lambaları. Tiyatro mesleği. Sahnenin önünde yerde bulunan ışıtaçlar. bunlar bugünkü tiyatrolardan kaldırılmıştır. Ramp ışıkları. Yer dizi lambaları. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır.

Speckles : Nokta. Çil. Benek.

Speckless : Çilsiz. Beneksiz.

Symptom : Semptom. Arızanın belirlenmesi yardımcı olan belirti. İşaret. Alamet. Bulgu. Belirtiler. Belirti. Sadece hasta tarafından hissedilen herhangi bir hastalık belirtisi veya göstergesi. kullanımı her ne kadar alışılagelmiş olmakla birlikte, veteriner hekimlik için uygun bir terim değildir, bk. klinik belirti. Gösterge.

 

Points : Demiryolu makası. Nokta. Puan. Sayı. İşaretler. Puanlar. Makas. Punto. Makas (demiryolu).

Spotlights : Uzun hüzmeli far.

Spots synonyms : musca volitans, pintas, muscae volitantes, pinta, bank of lights, dots.