Velarisation türkçesi Velarisation nedir

  • Artdamaksıllaşma.
  • Kalınlaşma.
  • Belirli ünsüzlerin kalınlaştırma etkilerine bağlı olarak veya kelime içinden gelen başka nedenlerle ince ünlülerin kalın sıraya geçmesi olayı:et. tengri > tt. tanrı, yak. tangara; osm. öküz / yak. oğus < öküz, et. inek > yak. ınah "inek" tt. göbek, tkm. göbek; çuv. kvaßa "göbek"; kaşg. kbekir-, tt. geğir- / çuv. kagır-; kaşg. kele- "konuşmak" > çuv. kala-; tt. döğüşmek anadolu ağızları doşmek, gülüşmek > gulüşmek, göz > go´z, kör > ko´r. güçcük > guçcük "küçük", yüksek > yusek vb.
  • Gramer alanında kullanılır.
  • Ünsüz sesi çıkarırken dilin gerisinin yumaşak damağa yaklaşması.

İngilizce Velarisation Türkçe anlamı, Velarisation eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Velarisation ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Degradation : Bozunma. İndirme. İndirgeme. Düşürme. Yitirim. İndirim. Verim kaybı. Rezalet. Alçalma. Tenzil.

Accidence : Tasrif. Morfoloji. Yapım ve çekim sırasında kelime köklerinin farklı biçimlere girmesi şeklindeki kırılma olayı. büküm; arapça, almanca, ingilizce, rusça gibi sami, cermen ve islav dillerine özgü bir olaydır: ar. ketebe «yazdı» kökünün kütibe «yazıldı», yüktebü «yazılır», yüktebune «yazılırlar», litükteb «yazıl!»; katebu «mektuplaştı, yazıştı», katibun «yazan, katip», mektubun «yazılmış şey, mektup» mektebun «mektep okul» şekillerine girmesi; almanca sehen «görmek», sah «gördü», gesehen «görmüş, görülmüş»; ing. to write «yazmak» wrote «yazdı», written «yazmış, yazılmış» gibi. Bükün. Çekim. Sarf usul ve prensipleri. Büküm. Yapıbilim.

 

Actif : Öznesi belli olan, öznesiyle kesin ilişkisi bulunan ve herhangi bir çatı eki almamış olan fiil: o hızlı yürüdü, ben kaçtım. (p. safa. şimşek, s. 23). büyük babam esrarlı şeyleri çok severdi (p. safa, göst. y.). asırlarca birbirlerinin kanlarını emen, gözlerini oyan insanlar, kol kola oynadılar. doğan hürriyet güneşini alkışladılar (ö. seyfettin. harem, eshab-ı kehfimiz, s. 12). tanyeri nerdeyse ağaracaktı. dağlar kül rengi bir aydınlığın içinde kapkara yükseliyordu. (t. buğra, dönemeçte, s. 5). durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır. (t. fikret) vb. karşıtı edilgen fiil’dir. bk. etken çatı. Etken fiil.

Accent intensive : Pekiştirme vurgusu. Söz içinde çoğu zaman vurguyu üzerinde taşıyan hecenin daha şiddetli vurgulanmasıyla, bir maksadın, bir duygunun daha iyi belirtilmesini sağlayan vurgu: yazlığa bu hafta mı taşınıyor sunuz? hayır, gele ıcek hafta; bu sevimsiz olaylar karşısında adamcağız ımahvoldu; bu gayretler yapıldı ama sonuç olarak ıhiçbir şey getirmedi; ıamma da yaptınız, dedi, siz hiç hasta görmediniz mi? vb.

Adams apple : Kalkan kıkırdak. Gırtlağın arka kıkırdak üzerine oturmuş bulunan ve iki kanadı ön tarafta birbiriyle birleşerek katlanmış kalkanı andırır bir çıkıntı meydana getiren kısmı. kalkan kıkırdağın erkeklerde, özellikle zayıf erkeklerde dıştan da belli olan bu çıkıntılı kısmına adem elması denir.

 

Abstract noun : Soyut isim. Varlığı düşünce yoluyla kabul edilen ve söylendiğinde, zihinde belli bir görüntü veya tasavvur uyandırmayan kavramın adı: soy, ün, düz, korku, söz, bilgi, gönül, kötülük, güzellik, doğruluk vb. karşıtı somut ad’dır. Soyut ad. Soyut fikir veya kavram temsil eden isim (örneğin, bağımsızlık, öfke, aşk). Oyut ad.

Accent of group : Kelime vurgusunun yerine iki veya daha çok kelimeden oluşan bir kelime grubunda, yoğunluğu kelime vurgusundan daha güçlü bir vurgunun yer alması: ‘pencere perdesi; ço’cuk arabası; ‘mor menekşe; ‘yarın geleceğim; ‘nasıl bir iş vb. Grup vurgusu.

Active voice : Düz çatı. Aktif ses. Etken çatı. Aktif çatı. Yüklemin belirttiği işin özne tarafından doğrudan doğruya yapıldığını gösteren eksiz fiil çatısı, yalın çatı: ak-, belir-, biç-, eski-, duy-, kurtul-, kısal-, sabahla- vb. fiiller özneleri ve çekimli durumları ile birer etken çatı oluştururlar: arka sokaktaki dere bu yıl hiç kurumadı, hep aktı. hava (özne) karardı ve akşam oldu. kayıkçılar, (özne) kayığı kıyıya çektiler. şiddetli rüzgar (özne) ağacın dallarını kırdı. ömrümüz boyunca emek sarfettiniz. bir aralık böyle uyurken müthiş bir gürültü ile uyandım (özne: ben, h.z. uşaklıgil, kırk yıl ı, s. 41). o (özne) hızlı yürüdü, ben (özne) kaçtım (p. safa, şimşek, s. 23). büyük bakan (özne) esrarlı şeyleri çok severdi (göst.e., s. 23) vb. karşıtı edilgen çatı’dır.

Active verb : Öznesi belli olan, öznesiyle kesin ilişkisi bulunan ve herhangi bir çatı eki almamış olan fiil: o hızlı yürüdü, ben kaçtım. (p. safa. şimşek, s. 23). büyük babam esrarlı şeyleri çok severdi (p. safa, göst. y.). asırlarca birbirlerinin kanlarını emen, gözlerini oyan insanlar, kol kola oynadılar. doğan hürriyet güneşini alkışladılar (ö. seyfettin. harem, eshab-ı kehfimiz, s. 12). tanyeri nerdeyse ağaracaktı. dağlar kül rengi bir aydınlığın içinde kapkara yükseliyordu. (t. buğra, dönemeçte, s. 5). durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır. (t. fikret) vb. karşıtı edilgen fiil’dir. bk. etken çatı. Etken fiil. Etken eylem.

Popularization : Popülerleşme. Popüler hale getirme. Kitleselleşme. Popülerleştirme.

Velarisation synonyms : vulgarization, ablaut, action noun, adjektive, ablative, solarization, adjectival construction, fattening, action verb, thickening, exposure, accentuation, accusative, popularisation, debasement.