Yüzük nedir, Yüzük ne demek

"Yüzük" ile ilgili cümle

  • "Kalın parmaklarımın her bir boğumuna ayrı bir taştan, ayrı bir büyüklükte yüzükler geçirmişti." - Y. K. Karaosmanoğlu

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

İnce topuklu kadın ayakkabılarının topuğuna geçirilen demir. (*Senirkent -Isparta)

Yüzük hakkında bilgiler

Yüzük, çoğu zaman süs eşyası olarak yararlanılan ya da nişan, evlilik gibi kurumların simgesi olarak parmağa takılan madenî halkadır. Varlıkları tarih öncesi çağlara dayanan yüzüğün ilk örnekleri Tunç Çağı'nda görülür. Bunlar çok kaba biçimde yapılmış çemberlerdir. Ancak Girit ve- Miken uygarlıklarında (MÖ. 1800) ince bir işçilikle süslenmiş yüzükler yapılmaya başlanmıştır. Böylece yüzük değerli bir süs eşyası olarak yavaş yavaş yer edinmeye başlamıştır.

Eski çağlarda yüzük genellikle altından, kimi zamanda o çağlarda çok değerli bir maden olarak kabul edilen demirden yapılırdı. Bu dönemlerde üzerlerinde mühürler bulunan yüzükler çok yaygındı. Bunlar papirüs ya da parşömen üzerine yazılmış belgeleri damgalamak için kullanılırdı. Ayrıca yüzüğün, takan kişiler için egemenlik ve gücü yansıtan simgesel bir önemi vardı.

 

Antik Yunanistan'da ise yüzük bir süs eşyası olmaktan çok sınıf farklarını belirten bir araç hâline gelmiştir. Yunan yüzük işçiliği basit olmasına karşın, Romalıların yaptığı yüzüklerde zengin bir çeşitlilik ve ince bir işçilik göze çarpar. Üzerlerinde çok değerli motifler bulunan ve zevkle işlenmiş olan bu yüzükler çok değerlidir. Yüzüklerin nişan ve evlilik simgesi olarak kullanılması da Romalılar döneminden kalma bir gelenektir. Roma devrinde senatörlerin kullandıkları yüzükler İ.S. birinici yüzyılda özgür kişilerin kullandıkları birer simge olmuştur.

Orta Çağ'a gelindiğindeyse yüzük işçiliği çok büyük değişmeler göstermiş, farklılığa ve kullanılan renklerin uyum içinde olmasına büyük önem verilmiştir. Yüzüklerin üzeri değerli taşlar ile işlenmiş, her taş değişik bir anlam ifâde etmiştir. Mühürlü yüzükler Ortaçağ'da da oldukça yaygınlık ve çeşitlilik kazanmıştır. Gösterişin ve zenginliğin ölçüsü olarak değerlendirilmiştir.

Yüzük ile ilgili Cümleler

  • Erkek arkadaşımı bana bir yüzük alması için ikna ettim.
  • Ali çok değerli bir elmas yüzük çaldı.
  • Yüzük dar.
  • O yerel bir kuyumcudan çaldığı bir yüzükle kız arkadaşına evlenme teklif etti.
  • Ali bir alyans takmıyordu ama Mary onun yüzük parmağında beyaz bir halka fark etti.
  • Ali Mary'ye elmas bir yüzük verdi.
  • O, odasına döndüğünde elmas yüzük gitmişti.
  • Yüzük herhangi bir yerde bulunamadı.
  • Sol elinin üçüncü parmağına bir elmas yüzük taktı.

Yüzük anlamı, kısaca tanımı:

Genel : Bir genelleme sonucunda elde edilen. Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan. Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi. Yetkisi ve sorumluluğu çok olan. Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne).

 

Halka : Çember biçiminde olan. Çember biçiminde dizilmiş topluluk. Çember biçiminde çeşitli nesnelerden yapılmış tutturma aracı. Çeşitli metallerden veya tahtadan yapılmış çember. Bir tür ufak, yağlı ve tuzlu simit. Yerden yüksekliği ayarlanabilen aralıklara asılı iki halatın uçlarına takılan 18 santimetre çapında, 28 milimetre kalınlığında tahta veya deri kaplı iki demir halkadan oluşan asılma araçlarından her biri. Su gibi sıvıların içine katı bir nesnenin düşmesiyle oluşan, gittikçe büyüyerek açılan çembere benzeyen biçim. Değerli metallerden yapılmış olan çember biçimindeki süs eşyası. Uykusuzluk, yorgunluk, üzüntü vb. sebeplerle göz altında beliren koyuluk.

Yüzük takmak : Nişanlanmak.

Yüzüğü geriye çevirmek : Evlenme sözünü geri almak, nişanı bozmak.

Yüzük kaşı : Yüzük üzerinde taş yerleştirmeye yarayan oyuk bölüm.

Yüzük oyunu : Fincanlar altına yüzük saklayarak oynanılan bir oyun, yüzük.

Yüzük parmağı : Orta parmak ve serçe parmak arasındaki parmak, adsız parmak.

Nişan yüzüğü : Evlenecek olan çiftin nişanlandıklarında taktıkları ve düğünden sonra da taşıdıkları halka biçiminde yüzük, nişan halkası, alyans.

Şövalye yüzüğü : Kaşı kalın ve köşeli bir çeşit yüzük.

Yüzükoyun : Yüzüstü.

Metal : Dizgi makinelerinde satırları oluşturmak için eritilen antimon ve kurşun alaşımı. Çok yüksek elektrik ve ısı iletkenliği, kendine özgü parlaklığı olan, oksijenli birleşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren madde. Bu maddeden yapılmış.

Oyun : Güreşte rakibini yenmek için yapılmış olan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket. Kumar. Hile, düzen, desise, entrika. Seslendirilmek veya sahnede oynanmak için hazırlanmış eser, temsil, piyes. Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence. Tiyatro veya sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi. Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma. Teniste, tavlada taraflardan birinin belirli sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç. Şaşkınlık uyandırıcı hüner. Müzik eşliğinde yapılmış olan hareketlerin bütünü.

Zaman : Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı. Bu sürenin belirli bir parçası, vakit. Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit. Belirlenmiş olan an. Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri. Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit. Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram. Dönem, devir. Çağ, mevsim.

Eşya : Türlü amaçlarla kullanılan, insan yapısı, taşınabilir cansız nesneler.

Yarar : Çıkar. Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda, avantaj. Yarayan, elverişli, uygun.

Evlilik : Evli olma durumu.

Kurum : Evlilik, aile, ortaklık, mülkiyet gibi köklü bir yapıyı içeren, genellikle devletle ilişkisi olan yapı veya birlik, müessese. Ocak bacalarında biriken veya çevrede savrulan kalın is. Kendini büyük ve önemli gösterme davranışı, büyüklenme, gösteriş, azamet, tekebbür.

Genellikle : Genel olarak, büyük bir çoğunlukla, çoğu kez, çoğun, çoğunlukla, çoklukla, ekseri, ekseriya, ekseriyetle, umumiyetle.

Yüzük : Yüzük oyunu. Parmağa geçirilen genellikle metal halka.

Yüzük kıkırdak : Soluk borusunun ilk halkasına lig. cricotracheale ile bağlanan, yüzük biçiminde olan en alt gırtlak kıkırdağı, kartilago krikoidea.

Yüzükbaşı : Ankara ilinde, Yenimehmetli bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Yüzükmek : Utanç duyarak uzaklaşmak: Suçüstü yakalanınca yüzüktü de üç gündür eve gelmiyor.

Yüzüksü : (biyoloji)

Yüzüktürmek : Soğutup, ürkütüp uzaklaştırmak.

Yüzükuyın : Yüzükoyun

Yüzükuyu : Yüzü aşağı gelecek biçimde (yatmak, düşmek, vb. için).

Diğer dillerde Yüzük anlamı nedir?

İngilizce'de Yüzük ne demek? : n. hoop, ring

Fransızca'da Yüzük : bague [la], anneau [le]

Almanca'da Yüzük : Ring m

Rusça'da Yüzük : n. кольцо (N), перстень (M)