Yaşla nedir, Yaşla ne demek

Teknik terim anlamı:

Yaş iken.

Yaşla ile ilgili Cümleler

  • Ne kadar yaşlanırsam hayat o kadar zor olur.
  • “Şu mendilini burnuna tutmuş, sevinç yaşları döken hanım herhâlde gelinin anası olacaktı.”
  • Kimse yaşlanmaktan kaçamaz.
  • Bay Jones yaşlandığı zaman, işini oğluna devredecek.
  • Yaşlandığını hisseder ve görür.
  • Tom'un göz yaşları yüzünden akmaya başladı, bebek kızını ilk kez gördüğü zaman.
  • Yaşlandıkça güçsüzleşti.
  • Bu film tüm yaşlar için uygundur.
  • 25 ve 54 yaşları arasındaki erkekler ve kadınlar en stresli yaşamlara sahiptir.
  • Yaşlanıyor olmalıyım.
  • Jale otuz yaşlarının başında çok çekici bir kadın.
  • Yaşlanıyorum ve yoruluyorum.
  • “Gözlerinden yaşlar boşandı birden.”
  • Büyük annem çok yaşlandı.
  • Yaşla bilgelik kazanılır.

Yaşla ile ilgili Atasözü veya Deyim

gözünden (veya gözlerinden) yaş (veya yaşlar) boşanmak : çok ağlamak.

kanlı yaş (veya yaşlar) dökmek : büyük üzüntüyle ağlamak.

sevinç yaşları (veya gözyaşları) dökmek : sevinçten ağlamak.

yaşlara boğulmak : çok ağlamak.

Yaşla tanımı, anlamı

Aşırı yaşlanmış : Aşırı yaşlanmaya uğramış olan

Aşırı yaşlanmış alaşım : Aşırı yaşlanmaya uğramış olan alaşım.

Aşırı yaşlanmış yapı : Aşırı yaşlanma sonucu, iri taneli ve yumuşak olmuş yapı.

 

Doğal yaşlanma : Oda sıcaklığında olan yaşlanma.

Erken hücre yaşlanması : Abiyotrofi.

Gerinim yaşlanması : Akma özelliği gösteren çeliklerin, yoğruk bozunumlarının yarıda kesilmesiyle ve yaşlanma sonucu yeniden, daha yüksek değerle bir akma özelliği göstermesi olayı.

Hızlandırılmış yaşlandırma : Çeliklerin yaşlanma eğilimleri öğrenmek için, 200°C gibi bir sıcaklıkta yapılan yaşlandırma işlemi.

Hücre yaşlanması : Bir hücrenin bölünmeler geçirerek artık bölünemeyeceği hâle gelmesi. Örnek: Normal insan fibroblastları kültür kabında mitozla yaklaşık 50 kez bölünürler, daha fazla bölünemez ve ölürler. Bir hücrenin bölünmeler geçirerek artık bölünmeyecek duruma gelmesi.

İlerleyici yaşlanma : Isıl işlemin uygulanması sırasında, sıcaklığın yavaş yavaş artırılmasıyle gerçekleştirilen yaşlanma.

Nüfus yaşlanması : Doğumların azalması, sağlık koşullarının ve sağlıkbilimsel denetim ve bakımın ileri düzeye ulaşması sonunda ortalama yaşın büyümesi nedeniyle bir ülke ya da bölge nüfusunda yaşlı kişiler oranının artması.

Yapay yaşlanma : Oda sıcaklığı üstündeki sıcaklıklarda gerçekleştirilen, hızlandırılmış yaşlanma.

Yaş yaşlanmak : Yaş yaşamak, yaş sahibi olmak.

Yaşla eşlenik kontrol : Yaşa bağlı olarak deneme gruplarının başarımının değerlendirilmesi amacıyla yapılan deneysel çalışmalarda, kontrol grubuyla aynı yaşta oluşturulan grup.

Yaşlak : Yaşlı, ömürlü, ihtiyar. Gizli.

Yaşlanabilir : Yaşlanma işlemi sonucunda yaşlanma özelliği gösteren.

Yaşlanabilir alaşım : Yaşlanmayla sertleşebilen alaşım.

 

Yaşlanabilir çelik : Yaşlanmayla sertleşebilen çelik.

Yaşlanabilir nikel : Bileşiminde, en az % 90 nikel ve ayrıca alüminyum, titan, mağnezyum ve öteki kimi elementler bulunan ve yaşlanabilen nikel temelli alaşım.

Yaşlanabilme : Yaşlanabilmek işi.

Yaşlanabilmek : Yaşlanma imkânı veya olasılığı bulunmak.

Yaşlandırma : Yaşlandırmak işi. Yaşlanmaya uğratmak ereğiyle yapılan ısıl işlem. Bir kimseyi yaşlı göstermek için yapılan makyaj.

Yaşlandırma fırını : İçinde yaşlandırma işlemi yapılan fırın.

Yaşlandırma sıcaklığı : Yaşlandırma işleminin yapıldığı sıcaklık.

Yaşlandırma süresi : Yaşlandırma işleminin aldığı zaman.

Yaşlandırmak : Yaşlanma işini yaptırmak.

Yaşlanıverme : Yaşlanıvermek durumu.

Yaşlanıvermek : Ansızın veya çabucak yaşlanmak.

Yaşlanma : Yaşlanmak işi. Organizmanın belirli ömrünü tamamlaması. Aşırı doygun bir katı çözeltinin, dengeli duruma geçerken çökelme yaratması olayı. Döllenme ile ölüm arasında yayılan gelişme ve büyüme aşamaları.

Yaşlanma alaşımı : Yaşlanma sonucu sertleşebilen alaşım yaşlanabilir alaşım da denir.

Yaşlanma çeliği : Yaşlanma işlemi uygulandığında sertleşen çelik yaşlanabilir çelik de denir.

Yaşlanma çöküntüsü : Genellikle âdet kesimi döneminde başlayan ve çöküntü, uykusuzluk, kaygı, suçluluk duygusu ve bunalımlarla, sabuklamalar gibi belirtiler gösteren ruh hastalığı.

Yaşlanma pigmenti : Bazı hayvanların dokularında yaşlanmayla biriken, suda çözünmeyen pigment granülleri. Kahverengi, uzun dalga boylu ültraviyole ışığıyla aktifleştirildiğinde sarı yeşil flüoresan özellik gösteren, lipit protein bileşiği. Seroyit pigment, lipofuskin. Otofagositoz yoluyla lizozomlara alınan hücre organellerinin zarlarından köken alan doymamış yağ asitlerinin peroksidasyonu ve polimerizasyonu sonucu lizozomlarda oluşan, yaşlanmayla sayıları artan sarı kahverengi pigment, lipofuskin, yaşlılık pigmenti.

Yaşlanma sertleşmesi : Yaşlanma sonucu, bağdaşık çökeltilerin doğurduğu sertleşme olayı.

Yaşlanma sertleştirmesi : Yaşlanma sertleşmesini gerçekleştirmek için yapılan ısıl işlem.

Yaşlanmak : Yaşı ilerlemek, ihtiyarlamak.

Yaşlanmaz : Yaşlandırma işleminden etkilenmeyen.

Yaşlanmaz alaşım : Yaşlandırma işleminden etkilenmeyen alaşım.

Yaşlanmaz çelik : Yaşlanma olayına uğraması olanaksız olan çelik.

Yaşlaşmak : Yaşlanmak, ihtiyarlamak.

Diğer dillerde Yaşıyan dil anlamı nedir?

Fransızca'da Yaşıyan dil nedir ? : langue vivante