Yansıtmak nedir, Yansıtmak ne demek

"Yansıtmak" ile ilgili cümleler

  • "Dantele ve pembeye olan düşkünlüğünü ise mintanında yansıttı." - L. Tekin
  • "Çağın tiyatro anlayışını yansıtan yazılar da yayımlanıyordu." - M. And
  • "Ayna ışığı yansıtır. Kubbe, sesi yansıtır."

İngilizce'de Yansıtmak ne demek? Yansıtmak ingilizcesi nedir?:

reflect

Yansıtmak anlamı, tanımı:

Yansıtma : Yansıtmak işi. İletme, duyurma.

Yansı : Bilgisayar veya tepegözle hazırlanan saydamın yansıtılmasıyla perdede ortaya çıkan görüntü. Akis. Işığın parlak bir yere çarpıp geriye doğru yön değiştirerek kaynağını göstermesi, inikâs. Tepke.

Işık : Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç. Aydınlanmak için kullanılan elektrik. Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı. Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb. Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk.

Görüntü : Bir film üzerinde sıralanmış resimlerin gösterici yardımıyla ekrana art arda düşürülmesi sonunda hareketin yeniden kurulmasıyla ortaya çıkan görünüş, görüntülük üzerindeki hareketli resimler bütünü. Herhangi bir nesnenin mercek, ayna vb. araçlarla oluşturulan biçimi, hayal. Manzara. Gerçekte var olmadığı hâlde varmış gibi görünen şey, hayalet. Sayı doğrusu üzerinde bir sayıya karşı gelen nokta. Gölge oyununda Karagözcünün perdeye yansıttığı görsel malzeme.

 

Göndermek : Yetki vererek gitmesini sağlamak. Araştırma, yazışma vb.nde kaynak kişiye veya esere işaret etmek, atıf yapmak. Yolcu etmek. Bir yere doğru yola çıkarmak, yollamak, ulaşmasını, gitmesini sağlamak, irsal etmek. Bir kaynaktan çıkıp gelmek, ulaşmak.

Yansıma : Doğa seslerine benzer seslerle yapılmış olan kelime, taklidî kelime, onomatope: Gürültü, şırıltı, bıngıldak, güm güm, vızıldamak vb. Işık dalgaları yansıtıcı bir yüzeye çarparak yön değiştirme, inikâs. Yansımak işi.

Sağlamak : Öndeki aracın sağından ilerleyerek önüne geçmek. Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak. Elde etmek, sahip olmak. Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek.

Aksettirmek : Haberi, durumu ulaştırmak, yaymak, duyurmak. Işığı yansıtmak. Sesi yankılamak.

Aktarmak : Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak. Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak. Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek. Tür değişikliği yapmak. Toprağı altı üstüne gelecek bir biçimde iyice bellemek. Alıntılamak. Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyurmak ve yaymak. Üretilmiş olan bir enerjiyi, başka organlara iletmek. Bir kitabı başından sonuna kadar okumak. Birinin başka biriyle telefonla konuşmasını sağlamak. Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak. İletmek, bildirmek. Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek.

 

Göstermek : Öğretmek, açıklamak. Yapmasını söylemek, görevlendirmek. Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek. Bir şeyin etkisi altında tutulmak. Belirtmek, anlatmak. Görülmesini sağlamak, görmesine yol açmak. Kanıtla inandırmak. Etmek. Herhangi bir biçimde değerlendirmeye yol açmak. Görünmek, benzemek. Sert bir biçimde karşılık vermek. Güzelliğini ortaya çıkarmak, temsil etmek.

İletmek : Götürmek, ulaştırmak, nakletmek, geçirmek. Elektrik akımı, ısı, gaz vb.ni bir yerden başka bir yere götürmek.

Duyurmak : Sezdirmek. Duymasını sağlamak. İlan etmek.

Diğer dillerde Yansıtmak anlamı nedir?

İngilizce'de Yansıtmak ne demek? : v. echo, externalize, mirror, picture, project, re echo, reflect, return, reverberate

Fransızca'da Yansıtmak : réfléchir, refléter, (

Almanca'da Yansıtmak : v. bespiegeln, widerspiegeln, widerstrahlen

Rusça'da Yansıtmak : v. отражать, изображать, вторить, отразить, изобразить