Yiyecek nedir, Yiyecek ne demek

  • Yenmeye elverişli olan her şey.
  • Yenebilen

"Yiyecek" ile ilgili cümleler

  • "İnsan barınacak yerler yaptı, yiyeceğini pişirerek yemeye başladı." - N. Hikmet

Fransızca'da Yiyecek ne demek?:

nourriture, aliment

Yiyecek anlamı, tanımı:

Ek tohumun hasını çekme yiyecek yasını : "bir girişimden iyi sonuç almak isteyen, o işin temelini sağlam kurmalıdır" anlamında kullanılan bir söz.

Yenme : Yenmek işi.

Gıda : Besin.

Elverişli : Uygun, müsait. İşe yarayan, ergonomik.

Her : Önüne geldiği ismin benzerlerini "teker teker hepsi, birer birer hepsi, birer birer tamamı" anlamıyla kapsayacak biçimde genelleştiren söz.

Şey : Nesne, madde. Madde, eşya, söz, olay, iş, durum vb.nin yerine kullanılan, belirsiz anlamda bir söz.

Yiyecek akarı : Veziküler dermatit tablosuna neden olan, kurutulmuş meyvelerde ve tahıllarda bulunan Glycyphagus domesticus veya kurutulmuş Hindistan cevizi ve peynirlerde bulunan Tyrophagus castellani veya T. longior türü akarlar.

Yiyecek güvesi : Unu, unlu maddeleri ve benzeri yiyecekleri kurtlandırarak, gelişmesini oralarda tamamlayan küçük kelebek.

Yiyecek içecek donatımı : Yarıştan önce ya da yarış içinde, koşucuların yiyecek içeceklerinin kurallara göre sağlanması ve dağıtılması.

Yiyecek kabarıklığı : Kurdeşen.

 

Yiyecek ile ilgili Cümleler

  • Onların yiyecekleri bitti.
  • Yiyecek alacak hiçbir yer yoktu.
  • Yiyecek almam gerekiyor ama yeterli param yok.
  • Şu anda hiç yiyecek yok.
  • Yiyecek almalıyım.
  • Bize yiyecek bir şey kalmadığından gerçekten korkuyorum.
  • Yiyecek alacağım.
  • Lezzetli görünümlü yiyecek zorunlu olarak iyi tat vermez.
  • Bugün, bir hafta içinde ilk kez, Mustafa katı yiyecek yiyebildi.
  • Onların yiyeceklerini onlar için dondurmuyorum.
  • Yiyecek aldığın için sana teşekkür ederim.
  • Yiyecek almak için hiçbir yer yoktu.
  • Onlar eve geri giderken Mustafa durmalarını ve yiyecek bir şey almalarını önerdi.
  • Yiyecek arıyordum.

Diğer dillerde Yiyecek anlamı nedir?

İngilizce'de Yiyecek ne demek? : n. aliment, chow, eatables, fare, food, forage, grub, keep, nurture, scran, tack, victual, comestibles, provender, tuck, prog

Fransızca'da Yiyecek : aliment [le], vivre [le], provisions, victuailles

Almanca'da Yiyecek : n. Beköstigung, Ernährung, Speisung, Stärkung

Rusça'da Yiyecek : n. пища (F), еда (F), продовольствие (N)