Zıplamak nedir, Zıplamak ne demek

  • Bir yere çarpıp yukarı fırlamak
  • Sevinçten veya oyun yapmak için bulunduğu yerde havaya doğru fırlamak.

"Zıplamak" ile ilgili cümle

  • "Küçük köpek ince sevinç çığlıkları çıkarıyor, zıplıyor, havlıyor, atılıyordu." - S. F. Abasıyanık
  • "İhtiyar profesörün elinde tuttuğu silindir, canlı bir mahluk gibi zıpladı." - F. R. Atay

Yerel Türkçe anlamı:

Saplamak, sokmak.

Sıçramak, atlamak

Zıplamak tanımı, anlamı:

Atlaya zıplaya : İstekle, isteyerek. Atlayarak.

Hoplaya zıplaya : Büyük bir sevinç içinde.

Zıplama : Zıplamak işi.

Çarpı : Birbiriyle çarpılan iki sayı arasına konulan işaret: "a x b" veya "a . b", "a çarpı b" diye okunur. Kaba sıva, çarpma sıva.

Fırlamak : Fiyatı birdenbire yükselmek. Yerinden oynayıp ileriye doğru çıkıntı yapmak. Hızla, birdenbire bulunduğu yerden çıkmak, ayrılmak.

Sevinç : İstenen veya hoşa giden bir şeyin olmasıyla duyulan coşku.

Oyun : Kumar. Seslendirilmek veya sahnede oynanmak için hazırlanmış eser, temsil, piyes. Şaşkınlık uyandırıcı hüner. Teniste, tavlada taraflardan birinin belirli sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç. Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma. Tiyatro veya sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi. Hile, düzen, desise, entrika. Güreşte rakibini yenmek için yapılmış olan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket. Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence. Müzik eşliğinde yapılmış olan hareketlerin bütünü.

 

Yapmak : Gerçekleştirmek. Onarmak, tamir etmek. Düzenli bir duruma getirmek. Dışkı çıkarmak. Evlendirmek. Olmak. Salgılamak, çıkarmak. Edinmek, sahip olmak. Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek. Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek. Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek. Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek. Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak. Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek. Üretmek. Bir durum yaratmak. Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek. Olmasına yol açmak. Yol almak. Davranmak, hareket etmek.

Hava : Keyif, âlem. Durum, ortam, çevre, muhit, atmosfer, ambiyans. Tarz, üslup. Çevreyi kuşatan boşluk. Çekicilik. Gökyüzü. Müzik parçalarında tür. Müzik aletlerinden çıkan ses perdesi. Esinti. Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü. Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı. Canlılar üzerindeki etkisine göre hava yuvarının durumu. Sonuçsuz, anlamsız, boş (durum, davranış, söz). Görünüş, davranış, söz vb. için bir kimsenin durumunu belirten özellik.

Bir : Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Aynı, benzer. Eş, aynı, bir boyda. Bu sayı kadar olan. Bir kez. Ancak, yalnız. Sayıların ilki. Beraber. Sadece. Tek. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek.

 

Yukarı : Yetkili kimse. Üst tarafa, üstteki kata, üste, yükseğe, yukarıya. Benzerleri arasında üstte bulunan. Bir şeyin üst bölümü, fevk, aşağı karşıtı. Aşama, sınıf, makam bakımından ileride olan.

Diğer dillerde Zıplamak anlamı nedir?

İngilizce'de Zıplamak ne demek? : v. bounce, bound, capriole, cavort, gambol, hop, jump, leap, prance, ricochet, skip, dap

Fransızca'da Zıplamak : bondir, rebondir, cabrioler, gambader

Almanca'da Zıplamak : springen, hüpfen

Rusça'da Zıplamak : v. подпрыгивать, скакать, подпрыгнуть