Postulation türkçesi Postulation nedir

Postulation ingilizcede ne demek, Postulation nerede nasıl kullanılır?

Postulations : Koyut. Varsayma. Koyutlama.

Expostulation : Dosça tenkit. Uyarma. Dostça uyarı. İtiraz. Sitem. Eleştiri.

Expostulations : Eleştiri. İtiraz. Sitem. Uyarma. Dostça uyarı.

Postulating : Farz etmek. Şart koymak. Farzetmek. Koyutlamak. Varsaymak. Öne sürmek. Talep etmek. Doğru varsaymak. Seçmek (göreve). Postulat olarak kabul etmek.

Expostulating : Uyarma. Sitem etme. Dostça eleştirme. Uyarmak. Öğüt vermek. Sitem etmek. Eleştirmek. Öğüt verme. İtiraz etmek. İkaz etme.

Euclidian postulates : Öklid önkoyutları. Öklid dizgesinde tüm kanıtsavların, çıkarımların türetilme ve kanıtlanmasında kullanılan ve dizgenin temelinde yer alan üç ana önsayıt: 1. iki noktadan ancak bir doğru geçer. 2. iki nokta arasındaki en kısa uzaklık bir doğrudur. 3. bir doğruya dışındaki bir noktadan ancak bir koşut çizgi çizilebilir.

Expostulate with : İkaz etmek. Dostça tenkit etmek. Uyarmak.

Parallel postulate : Paralellik postülatı.

Postulates of probability : Olasılık kuramının tanımsal temelini oluşturan önsayıtlar. buna göre bağdaşmaz sonuçlar veren bir denemede: 1. bir olayın olasılığı artı belirtimli bir sayıdır. 2-tüm olanaklı bağdaşmaz sonuçların olasılıkları toplamı 1(bir)'dir. 3. bağdaşmaz olaylardan birinin ya da ötekinin gerçekleşme olasılığı onların ayrı ayrı olasılıkları toplamına eşittir. Olasılık önkoyutları.

 

Expostulate : İtiraz etmek. Karşı çıkmak. Eleştirmek. Protesto etmek. Sitem etmek. Öğüt vermek. Uyarmak.

İngilizce Postulation Türkçe anlamı, Postulation eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Postulation ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Declaration : Gümrük, ekonomi, veterinerlik, uluslararası ilişkiler alanlarında kullanılır. Ticarete sunulacak yemlerde değer belirlemeye esas olan temel besin maddeleri oranlarının ve/veya iddia edilen özelliklerin yazılı olarak belirtilmesi. Beyan. İhbarname. Beyanname. Tanım. Demeç. Bildiri. Bildirme. Açıklama.

Substance : Öz. Özdek. Servet. Öge, madde, doku, özel nitelikleri olan madde, bir organ veya vücudu oluşturan şey. Güçlülük. Düşünbilimde evreni oluşturduğu ve altöğelere ayrılamayacağı varsayılan temel öğelerden her biri. Özlülük. Sağlamlık. Substans. Asıl mesele.

Message : Bildiri. Mesaj. Tezkere. Bilgisayar, bilişim alanlarında kullanılır. Resmi bildiri. Bir duraktan başka bir durağa bilgi iletmek üzere düzenlenmiş herhangi bir simgeler ya da damgalar birleşimi. Mektup. İleti. İletişim araçlarıyla okur ya da izleyicilere aktarılan olay ya da yorum. Not.

Collection : Biriktirme. Posta kutusunu boşaltma. Bir bilgi erişim dizgesinde, derlenmiş ve kullanıcının araştırmasına sunulmuş belge tutanaklarının tümü. derlem kitaplar, bilimsel ve teknik bildiriler, tezler, teknik notlar gibi türlü yayınlanmış belgeler ya da sözleşmeler, antlaşmalar, yönetmelikler, tüzükler, yasalar, mahkeme kararları, üst mahkemelerin görüş birleştirme kararları vb. belgeleri ya da bunlardan belli bir ana konuyla ilgili olanları kapsayabilir. Toplanmış yardım. Derlem. İane. Tabaka. Toplanma. Tahsil. Derleme.

 

Presumption : İhtimal. Zan. Haddini bilmezlik. Farzetme. Karine. Küstahlık. Haddini aşma. Cüret. Sanı.

Ingathering : Hasat. Devşirme. Mahsul. Hasat toplama. Hasatı toplama.

Postulate : Gerçek olarak kabul etmek. Gerçek olduğunu varsaymak. Tümdengelimci bir dizgede tüm kanıtlamalarda kullanılan, zorunlu ya da apaçık olmamakla birlikte başka türlü düşünülemeyeceği için doğru sayılan ilksav. Önkoyut. Bir tanıtlamada onaylanması gereken ön gerçek.

Content : Olumlu. Bir şeyin içinde bulunan. konuşma ya da yazıda sunulan düşünce, bilgi ve görüşlerin bütünü. bir öğretim programında üzerinde durulması ya da işlenilmesi istenilen etkinlikler, üniteler ve konular. konu. İçerik. Toplumsal olguların kurucu öğelerinin toplamı; bu olgulardaki gelişmelerle biçim değişikliklerinin belirleyici etkeni. Tatmin etmek. Memnun kılmak. Razı. Türetme veya birleştirme yolu ile kurulan bir kelimede, o kelimeyi oluşturan kök, ek gibi ögelerden her birinin yeni kelimeye getirdikleri anlam katkısı: ince/ince+lik, somur-/somur-t-/somur-t-kan; anla-/anla-t-/anla-t-ıl-a+bilmek; ayak+kabı, deve+dikeni hanım+eli vb. yukarıdaki kelimeleri oluşturan ögelerden her biri birer anlam yükü taşımaktadır. Memnun. Yığın iletişiminde kaynaktan alımcıya iletilen bilginin, iletinin taşıdığı duygu ve anlam yükü.

Demand : Talep etmek. İstek. Bilgisayar, hukuk, iktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. İstemek. Zorlamak. Talep. Rağbet. İstem. Gerektirmek. Emretmek.

Postulation synonyms : postulations, predication, application, solicitation, subject matter, presumptions, request, appeal, petition.

Postulation ingilizce tanımı, definition of Postulation

Postulation kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Suit. The act of postulating, or that which is postulated. Cause. Solicitation. Assumption.