Çekilen nedir, Çekilen ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Grip hastalığı: Çekilene tutuldum. Ortada çekilen var.

Çekilen ile ilgili Cümleler

  • Yarın okulda çekilen resimlerimizi alıyoruz.
  • Ben senin annenim. Sözü dinlenilenim - sorguya çekilen değil.
  • Hayvanların huzur ve sükunet içinde çekilen doğa resimleri gerçekten şaheserdir.
  • Hakim oğlunun yerine olay yerine gidip tuzağa çekilen babasını asacak mı yoksa oğlan ile babasının suçsuz olduğunu anlayacak mı?
  • Uzay sondaları tarafından çekilen resimler, Jüpiter'in etrafındaki ince halkaları gösterdi.
  • Antik yunanlılar Güneşin tanrı Heleius tarafından sürülen dört beyaz at tarafından çekilen bir arabada gökyüzünü boydan boya geçtiğine inanıyorlardı.
  • Kadınlar ile olan, geri çekilenin kazandığı tek savaştır.

Çekilen anlamı, tanımı

Çeki : Tartı. Odun, kireç vb. ağır ve kaba şeyleri tartmakta kullanılan, 225,978 kilogram olan ağırlık ölçü birimi. Kadınların başlarına bağladıkları örtü. Üzüntü, sıkıntı

Çekilenmek : Yazmayla başı sarmak: Yazma çok hoşuma gitti, hemen çekilendim.

İçte çekilen dışta ödenebilen ödek : Yurt içinde düzenlenerek çekilen ve yurt dışında ödenebilmesi olanaklı ödek.

Önden çekilen ödek : Malın yüklenmesinden ve gönderilmesinden daha önce gönderenince düzenlenen ödek.

 

Hastalı : Hastalıklı.

Ortada : Sonucu belli olmayan (karşılaşma). Topluluk içinde, arasında. Görünür yerde, göz önünde.

Hasta : Hastalık, kaza veya yaralanma dolayısıyla fizik veya ruh sağlığı bozulmuş ve tedavi edilmesi gereken kimse, rahatsız. Aşırı düşkün, tutkun. Parasız, züğürt. Zihinsel yetenekleri bozulmuş olan.

Tutu : Borcun ödeneceğine ilişkin borçlunun alacaklıya bir taşınmazı güvence olarak göstermesi, ipotek.

Orta : Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer. İyi ile kötü arasındaki durum. Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde geçer not ile iyi arasındaki derece. Yeniçeri Ocağında tabur. Çankırı iline bağlı ilçelerden biri. Her iki yanında kendi türünden aynı nitelikte nesneler, durumlar bulunan. Ne büyük ne küçük, midi. Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm. Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer. Sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen. İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat. Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş. Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre. Ne uzun ne kısa, midi. Defterde, bir araya getirilmiş belli sayıda yaprakların oluşturduğu bölümlerden her biri. Orantı.

Grip : Yorgunluk, kırıklık, kas ağrıları, ateş vb. belirtileri olan, bulaşıcı, salgın hastalık, paçavra hastalığı, enflüanza.

Var : Mevcut, evrende veya düşüncede yer alan, yok karşıtı. Sahiplik bildiren olumlu ad cümleleri kuran bir söz. Elde bulunan her şey. Varlıklı: Var evi kerem evi yok evi verem evi. Çekil, yıkıl, savul: Var, git gözümün önünden!. Kale. Mevcut, var// var mal: mal mülk// var yoh: bütün mülk. Varlığı, mevcudiyeti. Hepsi, olancası, mevcudu. Olanca, hep. Servet, mal, varlık. Haydi, durma. (Olumlu fiillerle birlikte gelince teşvik pekitmesi oluyor.). Sakın! (Olumsuz fiillerle birlikte gelince sakındırma pekitmesi oluyor.).

 

Diğer dillerde Çekilebilme anlamı nedir?

İngilizce'de Çekilebilme ne demek ? : tensile strength