In deep water türkçesi In deep water nedir

  • Zorlukta.
  • Başı dertte.
  • Güç durumda.
  • Sıkıntıda veya felakette.
  • Zor durumda.
  • Şaşkınlık içinde.

In deep water ile ilgili cümleler

English: He has been in deep water since he got fired from his job.
Turkish: İşinden kovulduğundan beri onun başı belada.

English: I am in deep water.
Turkish: Zor durumdayım.

In deep water ingilizcede ne demek, In deep water nerede nasıl kullanılır?

In : Tutulan. Olarak. İçine. Da. Çok moda olan. Halinde. İç. De. İktidardaki. İçeriye.

Deep : Derin. Karanlık. Ciddi. İktisadi çevrimdeki daralmanın en alt noktaya ulaşması, diğer bir ifadeyle daralmadan tekrar genişlemeye geçisi yansıtan dönüş aşaması. krş. doruk. Yoğun. Deniz. Karmaşık. Tok (ses). Derinlik.

Water : Sulamak. Sulandırmak. Kedi köpek vb'ne su vermek. Hafifletmek. Suluboya. Sulanmak. H2o; yer yüzeyinin en büyük bölümünü oluşturan, kimyaca çok kalımlı, renksiz, kokusuz, tatsız sıvı. Ağız sulanmak. Su.

In deep waters : Büyük problem içinde. Büyük sorun içinde. Darda. Derin sularda. Zorda. Başı dertte.

Be in deep water : Suya batmak. Güçlük içinde olmak. Büyük problem içinde bulunmak. Gırtlağına kadar batakta olmak. Başı belada olmak. Müşkül olmak. Zor durumda olmak. Büyük sorun yaşamak. Ayvayı yemek. Derin suda olmak.

 

Deep waters : Büyük talihsizlik. Büyük derinlikte olan su. Derin sular. Ciddi sıkıntı.

Get into deep waters : Boyundan büyük işe kalkışmak. Boyunu aşan sularda iş yapmak.

In deep mourning : Büyük üzüntü içinde. Büyük matem içinde (bir kimsenin ölümünden dolayı). Büyük yas içinde.

Ankle deep water : Sadece ayakları kapatacak kadar derin olan su. Bileğine kadar olan su. Sığ su.

Deep water : Ciddi sıkıntı. Büyük derinlikte olan su. Büyük talihsizlik. Derin su.

İngilizce In deep water Türkçe anlamı, In deep water eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak In deep water ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

In a fix : Çocuklu. Güç bir durumda. (eski argo) hamile.

In deep waters : Zorda. Büyük problem içinde. Derin sularda. Büyük sorun içinde. Darda.

In queer street : Sorunlu. Sorun içinde (argo terim). Borç içinde. Problemli.

In a tight spot : Darda. Sıkıntıda.

In a bad fix : Zor bir durumda. Sıkıntıda. Zor bir halde.

In dire straits : Müthiş sıkıntıda. Çıkmazda. Darda.

In the soup : Sıkıntıya düşmüş. Darda veya dara düşmüş. Sıkıntıda veya sıkıntıya düşmüş. Belada.

In a daze : Sersem sepelek. Sersemlemiş. Şaşkınlıkla. Afallamış. Sersemlikle. Şaşkın bir durumda.

At a push : Gerekirse. İhtiyaç halinde. Zaruret halinde. İhtiyaç olursa.

Dead duck : Değersiz. Ölü. Faydasız bir şey. Umutsuz vaka.

In deep water synonyms : in a tight corner, has difficulty, at bay, on the spot, incredulously, in the cactus, embattled, up against a stone wall, up a gum tree, has a hard time, in a cleft stick, in the doghouse, in a pickle, bewilderedly, at sixes and sevens.