Insolvencies türkçesi Insolvencies nedir

  • Aciz.
  • Aciz hali.
  • Borcunu ödeyememe.
  • Pasifi aktifinden fazla.
  • Tasfiye.
  • Borçları vadesinde ödeyememe durumu.
  • İflas.
  • Ödeme aczi.
  • Ödeme gücünü yitirme.

Insolvencies ingilizcede ne demek, Insolvencies nerede nasıl kullanılır?

Insolvency : Tasfiye. Borcunu ödeyememe. Güçsüzlük belgesi. Borçlunun, üzerinde koğuşturma işlemi yapılan alacağı, ödemeye yeter malı, parası, bulunmadığını göstermek üzere icra örgütünce düzenlenen belge. Gerçekleşmiş, süresi bitmiş, günü gelmiş bir borcu özdeksel durumunun yetersizliği yüzünden alacaklısına verememe. Ödeme aczi. İflas. Batma. Aciz.

Absolute insolvency : Mutlak iflas. Borçlarını ödemek için herhangi bir imkanının bulunmaması durumu.

Insolvent : İflas etmiş. Müflis kimse. Ödeme aczine düşmüş şirket. Batmış. İflas etmiş kimse. Borçlarını ödeyemeyecek durumda olan. Müflis. Borcunu ödeyemeyen. Borçlarını vadesinde ödeme gücüne sahip olmayan.

İngilizce Insolvencies Türkçe anlamı, Insolvencies eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Insolvencies ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Adjustment : İntibak. Halletme. Ayar. Güvence tanıtlama belgesi. Uyarlanma. Tashih. Bireyin, çevresel koşullara ya da değerlere ruhsal bakımdan kendini uydurması süreci. organizmanın, varlığını sürdürebilmesi için gerekli değişmelerle kendini çevre koşullarına göre ayarlaması. Güvence için ödenecek paranın saptamı; gemi, yük ve taşıma ücreti gibi konularda ilgililerin sayışımlarını tanıtlayan işlemli belge. Bireyin çevreyle olan ilişkisinde sorun yaratmayan denge durumu ya da bir bününü oluşturan öğelerin birbirine ya da baskın öğeye uygunluğu. Uydurma.

 

Dissolutions : Bozulma. Eritme dağılma. Zeval. Feshetme. Eritme. Bozma. Dağılma. Ölüm. Fesih. Hallolma.

Inabilities : Gücü olmama. Acizlik. İktidarsızlık. Beceriksizlik. Olanaksızlık. Güçsüzlük. Acziyet. Yeteneksizlik. Yetersizlik.

Liquidatation : Taşınır veya taşınmaz varlıkların satılarak paraya dönüştürülmesi. Bir işletmenin batması veya kapanması durumunda, varlıklarının satılarak alacaklılara dağıtılması. Paraya çevirme.

Elimination : Sayışımlama. Eleme. Birkaç eşitliği birlikte kullanarak bir değişkeni aradan yok etme. Elimine etme. Küme içi karşılaşmalarla, daha üst basamaktaki dönüde yarışamayacak olanları ayırma. Atma. Eliminasyon. Ayırma. Bir kimyasal tepkimede iki tepken arasında ya da bir molekülün ayrı kesimlerinde görece yalın bir molekülün ortamdan giderilmesi.

In carey street : Batak.

Dissolution : Bozma. Fizik, kimya, veterinerlik alanlarında kullanılır. Bir özdeğin, çözgenle karıştırıldıktan sonra, çözgen içine tektürel bir çözelti oluşturacak biçimde dağılması. Feshetme. İptal. Zeval. Bir katının bir sıvı içinde kültürel bir çözeltisini hazırlama. Ayrışma. Dağılma.

Inability : Yapamama. İktidarsızlık. Yetersizlik. Güçsüzlük. Gücü olmama. Beceriksizlik. Yeteneksizlik. Bir kimsenin borçlarını ödeyemeyecek durumda olması. gücü bir işi başarmaya yetmez olanın durumu. Acziyet.

 

Liquidating : Tasfiye eden. Yok etmek. Tasfiye etmek. Kapatmak.

Bankruptcy : Borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğu yargı organlarınca saptanarak duyurulan tecimen batkınlığı. Batkınlık. Mahvolma. Batış. İktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. Batkı. İflas etme. Başarısızlık. Mahkemece borçlunun, borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğunun saptanması.

Insolvencies synonyms : ruin, ruination, impotents, bankrupting, insolvency, helplessness, demobilization, clearances, feckless, cheaps, demobilisation, impuissant, combout, cleanups, failure, chapter xi, ruinations, bankrupted, ineffectual, cheap, incapable, incapacious, clearance, bankrupts, helpless, cheaper, failures, divestment, demobilizations, bankruptcies, chapter eleven, impotent, bankrupt.