Accusative türkçesi Accusative nedir
- İsmin -i halindeki.
- Geçişli fiil taşıyan bir cümlede fiilin doğrudan doğruya etkilediği yani fiildeki işlevin etki bakımından üzerine yüklendiği adın içinde bulunduğu durum. türkçede bu durum ya eksiz yahut da yalın veya iyelik ekleriyle genişletilmiş adlardan sonra gelen +(y)ı/+(y)u eki ile karşılanır: iş bulmak, görüş bildirmek, yol sormak, ağaçlar+ı budamak, yaka+yı kurtarmak, okul+u bitirmek, istedik+im+i getirdi; yazdıklarınız+ı okudum, görünüş+ü koruyunuz gibi. ancak, bu ek üçüncü şahıs teklik ve çokluk iyelik eklerinden sonra araya bir zamir nsi alarak +nı/+nu biçimine girer; arkadaşımın yeni ev+i+ni gezdim. artık yuva+sı+nı kurmaya çalışıyor; bildik+leri+ni anlattı, yorulduğ+u+nu görmedim vb.
- Yükleme durumu.
- Gramer alanında kullanılır.
- Akuzatif.
- İsmin -i haline ait.
- İsmin -i halindeki sözcük grubu.
- Belirtme durumu.
- İsmin i hali.
- İsmin -i halindeki sözcük.
- İsmin -i hali.
Accusative ingilizcede ne demek, Accusative nerede nasıl kullanılır?
Accusative case : Belirtme durumu. İsmin i hali. Akuzatif. İsmin -i hali.
The accusative case : Belirtme durumu.
The accusative : Akuzatif. Yükleme durumu. İsmin -i hali.
Accusatively : Suçlayıcı bir şekilde. İtham edici bir şekilde. Bir fiilin nesnesini belirten isim haliyle ilgili (gramer). Kınayarak.
Accusativeness : Suçlama veya kınama eğilim. Suçlayıcı olma durumu.
Accusation : Suçlama. İtham. Dava. Sav belgesi. İddianame. İtham etme.
Vehement accusation : Ateşli bir şekilde yapılan suçlama. Ateşlice suçlama. Coşkunca suçlama. Hararetlice suçlama.
Veiled accusation : İma etme. Üstü kapalı veya dile getirilmemiş itham. Üstü kapalı veya dile getirilmemiş suçlama.
False accusation : Hatalı suç iddaası. Suç tasnii. Yanlış suçlama. Karalama. İftira yazısı.
Accusations : İtham. Suçlamalar. Suçlama.
İngilizce Accusative Türkçe anlamı, Accusative eş anlamlısı
Sözcükler, direkt olarak Accusative ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Action noun : Bir durumu, bir oluş ve kılışı ad olarak anlatan ve fiillerden -mak, -ma, -ış / -uş, -ıcı / -ucu vb. eklerle kurulan ad: oku-mak, oku-ma, oku-y-uş, yaz-mak, yaz-ma, yaz-ış, bak-ıcı, gel-ici, gid-ici vb. örnekler: sükut, onları düşünür; acımak onlara ağlar (a. n. asya, kubbeler: bulutlar, s. 14). bu beklenmeyen bitişiyle çocuk için tabii bir şey olan masal uydurma bu küçük yazıda bütün bir kompozisyon oluyor (a. h. tanpınar, yaşadığım gibi, s. 417). kitaptan korkmak, insan düşüncesinden korkmak, insanı kabul etmemektir (a. h. tanpınar, göst. e., s. 58). pervin kitabını iki avucu arasında asabi bir kavrayışla sıkarak salondan çıktı (p. safa, şimşek, s. 45). bu kuvvet kuruntusunun kendini kuvvetli sanışın sadece o delikanlılık yaşlarına has bir aldanış olduğunu kabul etmek istemiyordu (t. buğra, yalnızlar, s. 46). bütün bu girişlerin, dolandırmaların ne için olduğunu şimdi hepsi de anlamıştı (t. buğra, göst. e., s. 211). Kılış adı.
Accusive : Suçlayan. Suçlayıcı.
Accusatory : Suçlayan. Suçlayıcı.
Accentuation : Belirtme. Ahenk vurgusu. Vurgulu okuma. Vurgulama. Vurgu. Harekeleme. Ahenk durağı ile birbirinden ayrılmış kelime öbeklerinde, çok kez vurgulu hece üzerine düşen ve anlamı güçlendirmek üzere onun şiddetini artıran vurgu: ey türk gençliği/ birinci vazifen/ türk istiklalini/ türk cumhuriyetini/ ilelebet muhafaza/ ve müdafaa etmektir./ mevcudiyetinin/ ve istikbalinin/ yegane temeli/ budur./ bu temel/ senin/ en kıymetli hazinendir. (m.k. atatürk, nutuk, s. 607). || dur yolcu/ bilmeden gelip bastığın || bu toprak/ bir devrin/ battığı yerdir. || eğil de kulak ver/ bu sessiz yığın || bir vatan kalbinin/ attığı yerdir. (n.h. onan, çakıl taşları, ant., s. 921) vb. Önemle belirtme. Oyun düzeninde tasarımın bir öğesi. bir uygulamada çeşitli yöntemlerle kişiler, yığınlar, eşyalar ve simgeler vurgulanır. yönetmenin önemli işlerinden biri seyircinin en çok gözüne çarpması gereken şeyi seçmesidir. vurgu, gövde görünüşleri, değişik alanlar, ilişkiler, karşıtlıklar, yükseltiler vb. ile sağlanır. sahne konuşmasında bir tümceyi, belli bir durum içindeki anlamını doğru vererek söylemek için uygun sözcükleri yoğunlaştırmakta kullanılan ses vurgusu.
Accidence : Çekim. Morfoloji. Yapıbilim. Sarf usul ve prensipleri. Büküm. Yapım ve çekim sırasında kelime köklerinin farklı biçimlere girmesi şeklindeki kırılma olayı. büküm; arapça, almanca, ingilizce, rusça gibi sami, cermen ve islav dillerine özgü bir olaydır: ar. ketebe «yazdı» kökünün kütibe «yazıldı», yüktebü «yazılır», yüktebune «yazılırlar», litükteb «yazıl!»; katebu «mektuplaştı, yazıştı», katibun «yazan, katip», mektubun «yazılmış şey, mektup» mektebun «mektep okul» şekillerine girmesi; almanca sehen «görmek», sah «gördü», gesehen «görmüş, görülmüş»; ing. to write «yazmak» wrote «yazdı», written «yazmış, yazılmış» gibi. Tasrif. Bükün.
Inculpatory : İtham eden. Suçlayan. Suçlu gösteren. Suç isnat eden. Suçlayıcı.
Objective : İnsan bilincinin dışında ve ondan bağımsız olan (şey). Eğitim alanında bir etkinliğe, bir eyleme ya da bir işe başlarken erişilmek istenilen, öğrenim sürecine bütünlük ve anlam kazandıran sonuç. 2-eğitim görevlilerince saptanan ve düzenlenen programlar sonucu öğrenci davranışında gerçekleşmesi istenilen değişme. İsmin-i hali. Hedef. Objektif. Amaçlanan. Bir edim, işlem ya da sürecin kısa ya da uzun dönemde varmak istediği son aşama, ulaşmayı amaçladığı ürün ya da sonuç. Nesne. Irakgörürlerde ışığı toplayan yakınsak mercek dizgesi. Amaç.
Objectives : Amaç. Mercek. Hedef. Amaçlar. Hedefler. Erek. Objektif. Nesne.
Accusative synonyms : inculpative, accusative case, accusatives, active voice, adams apple, the accusative case, the accusative, adjectival construction, objective case, action verb, adjektive, accent intensive, abstract noun, the objective case, ablaut, accent of group, actif, ablative, active verb, accusing.
Accusative zıt anlamlı kelimeler, Accusative kelime anlamı
Exculpatory : Suçsuzluğu kanıtlanmış. Beraat ettiren. Suçsuz çıkartan. Suçlamalardan kurtulan. Beraat eden. Masumiyetini ilan eden. Suçsuzluğu anlaşılmış. Temize çıkartan.
Nominative : Öznel. Nama yazılı. Yalın durum. Yalın hal. Yalın. Adın herhangi bir ek almamış yalın durumu: bal, ev, gönül, işçilik vb. || adın iyelik ve çokluk ekleri ile genişletilmiş biçimleri de yalın durum sayılır: ev-im, ev-iniz, ev-leri, çocuk-lar, çocuk-lar-ımız, kız-lar, kız-larımız gibi. Nominatif. İsmin yalın hali.
Accusative ingilizce tanımı, definition of Accusative
Accusative kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Producing accusations. The accusative case. Accusatory.
Bu kısımda Accusative kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Accusative ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Accusative anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Accusative ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.