Adjudicating türkçesi Adjudicating nedir

  • Hüküm verme.
  • İhale etmek.
  • Hükmüne varmak.
  • Kararına varmak.
  • Hüküm vermek.
  • Hüküm veren.
  • Hakemlik etmek.
  • Yargıcılık yapmak.

Adjudicating ingilizcede ne demek, Adjudicating nerede nasıl kullanılır?

Adjudicatio : Hüküm vermek. Hukuki karar almak. Karara bağlamak. Mahkum etmek. Yargılamak.

Adjudication : Açık eksiltme. Sözlü teklif yöntemiyle gerçekleştirilen eksiltme. krş. kapalı eksiltme. Münakaşa. Eksiltme. Hüküm verme. Hüküm. Mahkemenin hüküm vermesi. Karar verme. Karar.

Adjudication in bankruptcy : İflas kararı.

Adjudication of bankruptcy : İflasın açılması. İflas kararı.

Adjudication of costs : Masraflarla ilgili mahkeme kararı. Avukat masraflarının istihkakı ile ilgili olan mahkeme kararı.

Adjudicative : Hükme dayalı. Bir mahkemenin hüküm kararı veya tespitiyle ilgili.

Adjudicated : İhale etmek. Hükmüne varmak. Hakemlik etmek. Kararına varmak. Yargıcılık yapmak. Hüküm vermek. Hüküm verilmiş. Karar verilmiş. Hükmüne varılmış. Karara bağlanmış.

Adjudicate : Hüküm vermek. İhale etmek. Kararlaştırmak. Kararına varmak. Hükme bağlamak. Hükmüne varmak. Yargıcılık yapmak. Karar vermek. Hakemlik etmek. Halletmek.

Adjudicator : Yargıç. Hakim. Yargıcı. Hakem.

Adjudicatory : Yargısal.

İngilizce Adjudicating Türkçe anlamı, Adjudicating eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Adjudicating ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Contract out : Dışarıya yaptırmak. Katılmayacağını belgelemek.

Referee : Oyunun kurullara göre yönetilmesinden sorumlu olan ve kararlarına uyulması gereken görevli. Uzlaştırıcı. Oyunu yöneten iki hakemden anlaşmazlık halinde kararda yetki üstünlüğü olanı. Tenis, atletizm, futbol, masa tenisi, basketbol, ekonomi, voleybol alanlarında kullanılır. Bir ayaktopu oyununu, alan içinden, oyun kurallarına uygun yönetmekle görevli, özel giysisi olan kişi. (kural dışı davranışlara ödek vermek, oyunun başlangıç ve bitimini bildirmekle görevlidir.). Eksper. Başyargıcı. Oyunu yöneten hakemin bir kararı hakkında kurallara uygunluk yönünden çıkabilecek bir anlaşmazlığı sonuca bağlayacak olan hakem. İki yandan gelen istekle bir sorunu çözümlemek üzere seçilen kişi.

Arbitrate : Anlaşmazlığı çözümlemek. Arabuluculuk yapmak. Hakeme gitmek. Hakeme başvurmak. Hakemlik yapmak (iki taraf arasında). Aracılık yapmak. Hakem olarak karar vermek. Tarafsız birinin kararına bağlayarak halletmek (meseleyi).

Condemning : Ayıplamak. El koymak. Çarptırmak. Mahkum etmek. Suçlamak. Kınamak. Ayıplayan. Kınama. İstimlak etmek.

Arbitrates : Aracılık yapmak. Hakeme gitmek. Anlaşmazlığı çözümlemek. Hakeme başvurmak. Hakem olarak karar vermek. Tarafsız birinin kararına bağlayarak halletmek (meseleyi). Hakemlik yapmak (iki taraf arasında). Arabuluculuk yapmak.

Bring in : Para getirmek. Vermek. Kazandırmak. İşi vermek. Kazanç getirmek. Kazanmak. Tanıtmak. İşe karıştırmak. Sunmak. Karakolda sorgulamaya çekmek.

 

Umping : Hakemlik yapmak. Hakem.

Assessment : Kentlerde ya da kırsal alanlardaki taşınmaz mallara, nesnel ölçütler kullanarak, değer biçme. Belirlenen değer. Biçilen değer. Tahakkuk. Tayin etme (para miktarını). Köy gelirlerinin, köyün zorunlu işlerini ve köydeki aylıklı görevlilerin aylıklarını karşılamaya yetmediği durumlarda, 20 lirayı geçmemek üzere her aileden alınan bir tür yerel vergi. Bellilendirme. Tarh. Düşünce. Değer biçme.

Decree : Hükme bağlamak. Hukuk, ekonomi alanlarında kullanılır. Kararname. Hüküm. Emretmek. Bakanlar kurulunca alınan yetkileme belgesi. Yargı. Yargılamak. İrade.

Awards : Hükmetmek. Karar vermek. Ödüller. Vermek (ödül).

Adjudicating synonyms : adjudicature, decide, judge, umpired, delegated, let, rendition, delegate, delegating, let out, adjudges, adjudications, arbitrating, decides, delegates, adjudicates, judgement, adjudicatio, awarded, award, adjudge, umpire, judgment, adjudicatory, adjudging, judging, refereed, award a contract, adjudged, ump, lets, umpires, renditions.