Arraigning türkçesi Arraigning nedir

  • Suçlamak.
  • Mahkemeye çağırmak (sanığı).
  • Kusur bulmak.
  • Mahkemeye vermek.

Arraigning ingilizcede ne demek, Arraigning nerede nasıl kullanılır?

Arraign : Mahkemeye çağırmak (sanığı). Suçlamak. Mahkemeye vermek. Kusur bulmak.

Arraigned : Kusur bulmak. Suçlamak. Mahkemeye vermek.

Arraigner : Davacı (hukuk terimi). Savcı. İtham eden.

Arraignment : (sanığı) mahkemeye çağırma. Mahkemeye çağırma (sanığı). Davanın sanığa tebliği. Duruşmada sorgulama. Davayı sanığa tebliğ etme. İsticvap. Kabahat yükleme. Sorgulanma. Suçlama.

Arraignments : Suçlama. (sanığı) mahkemeye çağırma. İsticvap. Mahkemeye çağırma (sanığı). Duruşmada sorgulama. Davanın sanığa tebliği. Sorgulanma. Kabahat yükleme.

Arraigns : Mahkemeye vermek. Suçlamak. Mahkemeye çağırmak (sanığı). Kusur bulmak.

Darraign : Savaşa hazırlanmak.

İngilizce Arraigning Türkçe anlamı, Arraigning eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Arraigning ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Sued : Kur yapmak. Ricada bulunmak. Talep etmek. Davacı. Dava açılmış. Dava açmak. İstemek. Rica etmek.

Accuse : Suçlamada bulunmak. Suçlama yöneltmek. Dava etmek. İtham etmek.

Suing : Talep etmek. Dava açmak. İstemek. Kur yapmak. Rica etmek. Ricada bulunmak.

 

Impeaches : Memur aleyhine görevinde yolsuzluk iddiasıyla takibat açmak. Mahkeme önünde suçlandırmak (devlet memurunu). Büyük bir devlet memurunu görevindeki kusurdan dolayı yüce divanda suçlamak. Kusur atfetmek. Şüphelenmek. İtham etmek. Bir suçla itham etmek. Reddetmek.

Composition : Bir müzik yapıtını oluşturan ezgilerin tümü. bütünlenmiş bir müzik yaratısı. Düzenleme. Düşüncelerin seçilmesi, sıraya konması, geliştirilmesi ve yazılı ya da sözlü olarak düzgün bir biçimde anlatılması işi. birtakım öğeleri bir bütün elde etmek amacıyla birleştirme, kaynaştırma işlemi ya da sanatı. öğrencilere anadillerini doğru, etkili ve güzel bir biçimde konuşup yazmayı öğretmek amacıyla orta dereceli ve yüksek okullarda okutulan ders. Batkınlılar ile alacaklıları arasında yapılan sözleşme. Tahrir. Bestecilik. Yazı. Yapıt. Bileşim. Batkı sözleşmesi.

Instrumentation : Kontrol aygıtları yerleştirilmesi. Araçlama. Orkestrasyon. Alet düzeni. Araçlar. Aletlerle iş yapma. Enstrümantasyon. Aygıt kullanma. Aygıtlama. Aletler.

Transcription : Deşifraj. Kopya. Herhangi bir dna iplikçiğinin peş peşe nükleotitlerini kopyalayarak tamamlayıcı rna kopyası yapma olayı. Kopya çıkarma. Kaydetme. Baz çifti teşkili kuralına göre rna polimeraz enzimi ile herhangi bir dna ipliğinin peş peşe nükleotitlerini kopyalayarak tamamlayıcı rna kopyası yapma olayı. Suret. Kayıt. Rna polimeraz enzimi vasıtasıyla kalıp dna'dan rna ipliğinin sentezlenmesi. Biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır.

Censures : [#kınama Kınamak]. Cezalandırmak. Eleştirmek. Azar. Kınama. Tekdir. Tenkit etmek. Sertçe eleştirmek. Tektir etmek.

 

Blames : Ayıplamak. Kınamak. Sorumlu tutmak.

Sues : Rica etmek. Talep etmek. Dava açmak. İstemek. Dava etmek. Yalvarmak. Kur yapmak. Dava etmek (birini veya bir kurumu). Ricada bulunmak.

Arraigning synonyms : censuring, charge, have up, cavilled, carped, indict, carps, arraign, cast reflection on somebody, caviling, blame, cast blame on, indicts, carp, censure, caviled, impeach, censured, accuses, composing, bring an accusation against somebody, impeaching, orchestration, rearrangement, accuse of, cavils, cavilling, bring to trial, indicting, cavil, chidden, bring into court, chide.