Brows türkçesi Brows nedir

Brows ile ilgili cümleler

English: Do you want to install this free browser add-on?
Turkish: Bu ücretsiz tarayıcı eklentisini yüklemek ister misiniz?

English: I am playing a browser game.
Turkish: Bilgisayar oyunu oynuyorum.

English: Not all browsers are secure.
Turkish: Tüm tarayıcılar güvenli değil.

English: I use "Yahoo" to browse the internet.
Turkish: İnternette göz gezdirmek için "Yahoo" kullanırım.

English: She wrinkled her brows.
Turkish: O, kaşlarını kırıştırdı.

Brows ingilizcede ne demek, Brows nerede nasıl kullanılır?

Beetle brows : Çatık kaş.

Browse : Gözden geçirmek (kitap). Gözden geçirmek. Atlamak. Kitap karıştırmak. Öylesine bakmak. Otlanmak. Otlamak. (kitap) gözden geçirmek. Göz atmak.

Browse around : Dolaşmak. Gezmek.

Browse cover page : Kapak sayfasına gözat.

Browse for computer : Bilgisayarlara gözat.

Browser : Göz gezdirici. Gözatıcı. Tarayıcı. Göz atıcı. Internet tarayıcısı. İnternette gezen kimse. Listeleyici. World wıde web'de site ve sayfa incelemek için kullanılan programdır (bilgisayar). (internet) metin sunucu. İnceleyici.

Browse for sound files : Ses dosyaları için gözat.

Browse for folder : Klasöre gözat.

Browse master : Gözatma yöneticisi.

 

Browse for printer : Yazıcılara gözat.

İngilizce Brows Türkçe anlamı, Brows eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Brows ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Chromatic : Renközü olan. renksemezin karşıtı. Renksel. Renge ilişkin olayları ya da nesneleri belirleyen (özdek). içinden geçen güneş ışığını tek renkli bileşenlerine ayıran (özdek). Yarım tonlardan oluşan (müzik terimi). Renklere ait. Renkser. Renkle ilgili. Biyoloji, gitar, kimya, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Renklerle ilgili. Parlak renkli ya da boyandığında parlak renk meydana getiren.

Brims : Ağzına kadar dolu olmak. Taşma. Dolmak. Ağzına kadar dolmak. Silme dolu olmak. Siperlik. Ağız (bardak). Şapka siperi. Ağız.

Edging : Sınır. Kenar profili. Kenarlık. Sınırlayıcı. Bordur. Kenar düzeltme. Kenar şeridi. Kenar süsü. Kenar yapma. Kenar düzleme.

Scarping : Şev. Doğal uçurum. Dik yer. Dikine kesmek. Yar. Uçurum. Iskarpa.

Vignette : Kitap süsü. Kısa hikaye. Skeç. Süs çizmek. Vinyet. Nakış. Süslemek. Marka olarak kullanılabilen ve kütüğe yazılabilen biçimler. Bezek.

Foreheads : Kafanın önündeki eğim.

Vignetted : Vinyet. Kitap süsü. Nakış. Edebi bir eserde üzerine bir süreliğine yoğunlaşılan düşünce veya obje hakkında izlenim yaratılacak sahne. Süs çizmek. Süslemek. Kısa hikaye. Bir kişiyi veya durumu hoş bir biçimde betimlemek. Skeç.

Frontal bone : Alın kemiği.

Fringe : Pervaz. Püskül. Perçem. Şerit. Kakül. Kenar takmak. Saçak. Kenarını bastırmak. Saçak takmak.

Slope : Şev. Eğimli olmak. Yokuş. Eğimlenmek. Eğri koymak. Şevlendirmek. Eğimli yer. Meyletmek. Bayır. Bir yörenin denize doğru alçalan eğimli yüzeylerinden her biri.

 

Brows synonyms : crinion, trichion, human face, brownish, chocolate brown, declivity, scarp, boundary, brim, brink, border, brae, frontal, bezel, brow, edge, dark brown, frons, hillsides, forehead, vignettes, flanges, eyebrows, flange, extreme, face, brinks, sinciput, sidehill, lamping, feature, eye brow, fronts.

Brows zıt anlamlı kelimeler, Brows kelime anlamı

Achromatic : Renksiz. Biyoloji, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Renk değişikliği yapmayan, ışığı renklerine ayırmadan kıran, akromatik, akromatoz. Renksemez. Renközü olmayan. (siyah, beyaz ve gri, renksemezdir). renkserin karşıtı. Akromatik. Perdesi değişmeyen. Renksiz; renk meydana getiren en küçük uyartıya duyarsız.

Achromatic color : Şeffaf.