Chicken feed türkçesi Chicken feed nedir

Chicken feed ile ilgili cümleler

English: One hundred dollars is just chicken feed.
Turkish: Yüz dolar sadece bozuk para.

Chicken feed ingilizcede ne demek, Chicken feed nerede nasıl kullanılır?

Chicken : Toy. Korkak. Korkak davranmak. Piliç eti. Korkudan çekinmek. Tavuk. Yavru kuş. Civciv. Bulada. Korkak kişi.

Feed : Yiyecek. Doyurmak. Besin. Bilgisayar, kimya, veterinerlik alanlarında kullanılır. Beslenmek. Yiyecek vermek. Beslenmek (hayvan). Yapısında organik ve inorganik besin maddelerini bulunduran, belli oranlarda verildiğinde yetiştirciliği yapılan canlının sağlık, gelişme, üreme, verim gibi özellikleri üzerinde olumlu etki yapan maddeler. balıkları cezbetmek için olta iğnesine takılan veya tuzak ağlar içine konulan, sinek, canlı yem, yem solucanı gibi gerçek veya yapay balık yemleri. Otlatmak. Gereksinimlerini sağlamak.

No chicken feed : Yetmez para. İş görmez para.

Chicken breast : Piliç göğsü. Güvercin göğüsü. Tavuk göğsü.

Chicken breasted : Şişkin göğüslü (kusur).

Chicken broth : Tavuk suyu.

İngilizce Chicken feed Türkçe anlamı, Chicken feed eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Chicken feed ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Coin : Söz türetmek. Değeri, devletin resmi damgası ile garanti edilmiş maden para. Eşyanın değerini ölçmek üzere değişim aracı olarak kullanılmakta olan satağa çıkarılan kağıt ya da madensel değişim aracı. değer ve eder ölçüsü birimi. Para basmak. Basmak. Tarih, ekonomi alanlarında kullanılır. Küçük birimler üzerine basılmış madeni para. Para kazanmak. Maden para.

Shrapnel : Şarapnel parçası. Bomba parçası. Şarapnel.

Being broken down : Düşkünlük.

Drop in the bucket : Çok küçük bir miktar. Okyanusta bir damla. Aşırı derecede küçük miktar.

Methamphetamine : Metamfetamin. Alfa-uyarıcı ilaçlar grubundan amfetamin benzeri ilaç.

Slummy : Pis. Kirli. Gecekondu mahallesi özelliğinde olan. Kenar mahalle veya varoşlarla alakalı. Dökülen. Aşırı derecede kalabalık ve fakirlikten muzdarip. Gecekondu semtine benzeyen.

Decayedness : Çürüklük. Ayrışmış olma. Çürümüşlük. Bozuk olma.

Tide : Akış. Medcezir. Eğilim. Meyil. Gelgit. Yaklaşık her 12 saat 25 dakikada bir deniz ve okyanusların kabarıp çekilmesi. Cereyan. Ay ve güneşin yeryuvarı üzerindeki çekim güçleri nedeniyle deniz yüzünde, özellikle anadenizlerde görülen düzey değişmeleri. Akın.

Chicken feed synonyms : a drop in a bucket, bird food, high tide, decomposes, a drop in the ocean, fractional money, beer money, chalks, high water, birdseed, bits, defecting, small money, meth, deformities, feed stuff, decompose, flood tide, anomaly, loose change, bumpiness, the incoming tide, chalk, coins, defectiveness, flux, a drop in the bucket, canary seed, fractional currency, decompositions, mintage, divisional coin, drop in the ocean.